🌜22. 'Nur yüzlüm' ~3~🌛

198 15 43
                                    

"Angelina."

Sessizliği bozan onun ismimi çağırması olmuştu. İsmimi çekmesiyle düştüğüm boşluktan bana el uzatmış gibi çekmişti. Hiçbir şeyden anlamamış gibi "Ha ?" Dedim.

"Cevabın ne ?"

Diye sordu. Bilemiyordum, evet mi diyeyim, hayır mı diyeyim... Bilmiyorum !

"Bilmiyorum..."

"Kalbinden ne geçiyor ? Bak ama gerçek hislerinle söyle, beyninin yönlendirdiği tarafı seçme, kalbinle düşünmeyi dene."

"Kalbimle düşünmeyi mi ?"

"Evet, en azından bunu deneye bilirsin... Değil mi ?"

"Tamam."

Gerçek hislerimle düşünmeyi deneyeceğim, hayatımda belki de asla denemediğim gerçek hislerimi düşüneceğim.

Her ne kadar kalbimle düşünmeyi denesem de sanki beynim beni kendi tarafına çekiyordu. Biri 'kabul et' derken, diğeri onun tamamen aksini söylüyordu.

Ben şimdi neyi seçeceğim ki ? Eğer, 'evet' dersem cidden onu iyileştirme ihtimalim var mı ki ? Peki 'hayır' dersem ne olacak ? Eğer ona ilgi göstermesem, benden sevgi almazsa cidden hastalığı daha da kötü gide bilir mi ?

Yoksa bunların hepsi sadece bir oyundan, yalandan mı ibaret ?

İşte beni zorlayan şey de bu, birine güvenemiyorum. Sanki güvenince beni aldatacakmış gibi hiss ediyorum. Ama şöyle bir gerçekte var ki, onun söyledikleri yalandan ibaret olmaya da bilir. Gerçekleri söylemişte ola bilir.

'Kararımı aldım' bakışlarımı önümdeki gözleri kızarmış bedene kaldırdım. Bakışlarımı üzerinde hiss edecek ki o da bakışlarını bana kaldırdı.

Bir tarafım 'Karşındaki beden doğru söylüyor, ona inan. Bir hayatı kurtara bilirsin, şu an bir hayat senin ellerinde. İpini bırakma.' diyordu.

Kırmızı ve parlayan gözler, kurumuş dudaklar, güven verici bakışlar... Bunlar da sanki bir tarafının söylediği sözlerin kanıtıymış gibi önümde seriliyordu.

"Tamam, kabul ediyorum. Yani cevabım evet."

Söylerken bakışlarımı yere kaydırıyordum. Karşımdaki bedenin sanki mutlu olduğunu hiss ediyordum. Bana sarılan kollarla aniden titredim.

"Çok teşekkür ederim ! Çok çok çok teşekkür ederim ! Cidden, Hyunjinin hayatı senin ellerindeydi, ve sen kabul ettin ! Tanrıya şükürler olsun ! Belki de artık Hyunjinin hastalığı iyiye doğru gide bilecek !"

Hepsini mutlu bakışlar ve dudaklarla söylüyordu. Gözlerinin yeniden dolduğunu gördüm. Benim için de böyle yaş döken biri vardı, Ryunjin...

"Peki, Hyunjin şu an nerede ?"

Diye sormaya başladım. Ellerinin tersiyle yüzünü ve gözlerini sildi, ardından konuşmaya atladı.

"Hastalığı olduğunu dedim ya, her hafta sonları doktorunun yanına muayeneye gidiyor."

"Eğer doktorun yanına gidiyorsa, neden onun iyileşmesinde benim de rolüm olmalı ki ?"

"Ah Angelina, cidden balık hafızalı olmandan şüphe duyuyorum. Az önce dedim ya, bunu bize doktor söylemişti. Doktor her defa onu muayene ediyor, hastalığına bakıyor ve iyileştirmek için tedbirler görüyor. Ama biliyor musun, iyileşmesinde en büyük rolü oynayan sen olacaksın, doktorda aynı böyle dedi."

"Dur bir dakika, doktorun bile mi benden haberi var ?!"

Diye telaşlı biçimde ona sormuştum. Telaşlandığımı görecek ki gülmeye başladı.

"Yani seni sevdiğinden haberi var, burada tuttuğundan falan haberi yok. Hem olsa ne olacak ki ?"

Son sözlerine omuz silktim.

"Hiçbir şey olmayacakta, biraz garip geldi..."

Çekingen bakışlarımı yine odada gezdirmeye başladım. Aklıma gelen her soruyu ona sormaya çalışacaktım.

"Peki, sen bunları bana anlatmakta kendini zorunlu mu hiss ettin ?"

"Evet, senin Hyunjinden nefret edeceğini adım gibi biliyordum. Doğru, Hyunjin senin hakkında çok konuştu, ama senin onu sevmesi falan hakkında konuşmamıştı. Hyunjin yaptıklarını normal bir şey olarak sanıyor, bunu da hastalıktan dolayı olacağını düşünüyorum, ki zaten öyle. Ama ben normal biriyim değil mi ? Normal düşüncelere sahip, normal fikirler üreten biriyim. En azından kendimi senin yerine koymayı denedim, senin bu yaşadıkların da hiç doğru bir şey değil. O yüzden korkacağını, onu sevmeyeceğini, sevmek ne nefret edeceğini düşüne biliyordum."

Söyledikleri hepsi mantıklı ve haklıydı. Cidden Hyunjinin çocukluğunun bu kadar ağır ola bileceğini bilmiyordum. Benim çocukluğumdan bile ağır. Ailesi ona kendisini öldürttürecek kadar vahşi davranmış...

"Hyunjin senin hakkında neler söyledi bilmek ister misin ?"

Mutlu ses tonuyla söylediği bu sözüne karşı kafamı 'onaylarcasına' sallamıştım. Biri seviyorsa en azından bizim hakkımızda hangi düşüncelere sahip bilelim değil mi ?

"Benimle her konuştuğunda illa senden bahs ederdi, başlangıçı da illa böyle olurdu 'nur yüzlüm' diye başlardı."

Söylemesine karşı hafifçe kıkırdamıştım. Hiç kimseden 'nur yüzlüm' kelimelerini duymamıştım. Birinden duysam muhtemelen çok garip hiss ederdim.

" 'O çok güzel, bakışları beni cennete yolluyor, yüzündeki benlerini ellerimle tutmak istiyorum'... Ve bir sürü sözler..."

"Benim hakkımda böyle şeyler söylemesi-"

"Garip geldi senin için değil mi ?"

Kafamı 'evet' anlamında salladım. Cidden garip gelmişti, üstelik bir erkek tarafından duymaksa olayın en garip kısmı geliyordu bana.

Yine aklıma gelen soruyla ona döndüm ve aniden sormaya başladım.

"Tamam da, küçükken onun hayatında nasıl izler bıraktım ki şu anda beni bu kadar çok seviyor ?"

"Tamam da, küçükken onun hayatında nasıl izler bıraktım ki şu anda beni bu kadar çok seviyor ?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bakma öyle yaaağh

Beynim yandı bir dakika

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Beynim yandı bir dakika

×Peşimdeki Psikopat× Hwang Hyunjin§Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin