1∝1

5.1K 243 43
                                    

Multimedyadaki çalışmanın güzelliği :3

*Skillet - Monster*

Ilık havanın kasveti içinde eski tahta kapıyı iterek yavaşça içeri geçtim. Buranın kasvetli hali beni bile ürkütüyordu. Ve kapı, her seferinde olduğu gibi yine gıcırdamıştı. Geceleri de rüzgârdan dolayı gıcırdıyordu ve bu da muhtemelen çocukları korkutuyordu ama ne kadar yağladıysam da bu gıcırtıdan kurtulamamıştım. Üstelik buradan da, buranın iğrenç kokusundan da iğreniyordum ve çocukların burada yaşamayı hak etmediğini de biliyordum. Ama yakında, çok yakında daha güzel bir yere sahip olacaklardı.

Çocukları buradan kurtaracaktım.

İçeri girdiğimde ikisi de ranzanın üstünde oturuyor, dışarı bakıyorlardı. Muhtemelen dışarıdaki manzaraya o kadar dalmışlardı ki geldiğimi fark etmemişlerdi bile. Evet, burası güzel bir yer değildi, evin içi -burası daha çok bir bodrum katına benziyordu aslında- rutubet de kokuyordu ama dışarıdaki sahil manzarası çocuklar için daha iyiydi.

Ayrıca burası fark edilmeden gelebildiğim nadir yerlerdendi, az bulunacak türden.

"Hey, çocuklar!" dedim Elwyn ve Ashley'e. "Ben geldim."

İkisi de kollarının altında olan pencere pervazından uzaklaştılar ve bana dönerek gülümsediler ama aslında gerçekten mutlu olmadıklarını görebiliyordum. Hızlı bir şekilde geniş ama içinde çok fazla eşya bulunmayan odada ilerleyerek ranzanın merdivenlerine adım attım ve çocukların yanına çıktım.

"Neyiniz var?" diye sordum ikisinin de çenelerinden tutarak. "Niye üzgün görünüyorsunuz?" Ah, tabii ki de niye üzgün göründüklerini biliyordum. Böyle bir yerde kim yaşasa üzülürdü. Onlar için tam bir hayal kırıklığı olduğumu da biliyordum ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordum.

"Bir şeyimiz yok," dedi Ashley gülümseyerek ama gözlerini kaçırdığını da görebilmiştim. Sahte bir gülümsemeydi ve hayır küçük hanım, bu gülümsemeyi yutmamıştım. "Senin günün nasıl geçti?" diye sordu Ashley bu sefer, Elwyn'se bu duruma göz devirdi.

Elwyn çok akıllı bir çocuktu. Bunu onu ilk gördüğüm andan beri biliyordum, lafını esirgemeyen bir yapısı vardı ve genelde onu hep Ashley idare ederdi. Aslında Ashley beni de idare ediyordu, şu an yaptığı gibi. Üzüldüğünü bana göstermek istemiyordu, bunu anlıyordum ama beni şu durumdan daha çok üzen şeyin kendisi olduğunu, bu olgun tavırları olduğunu bilseydi, ne derdi?

Onu eğlenen bir çocuk gibi görmek istiyordum. Sürekli bu ruh halinde dolanması onun için iyi değildi ve ben onun çocukluğunu yaşamasını istiyordum ama sanırım yaşadığımız dünyada bu çok zordu.

Kendi çocukluğumu yaşayamamıştım. Benim çocukluğum buradan daha küçük bir odada geçmişti ve ben her zaman korkarak büyümüştüm. Bu yüzden aynısını onların yaşamasına izin veremezdim. Onlara daha iyi bir hayat vermek istiyordum ve aslında bugün o güzel hayat için ilk adımı atmıştım.

"Bana söylemek istediğin bir şey mi var Elwyn?" diye sordum düşüncelerimden kurtularak. Dikkatimi tamamen karşımdaki çok zeki, sarışın çocuğa vermiştim.

"Yalan söylüyor," dedi Elwyn, Ashley'e kızgın bir bakış atarak. "Açız, Aaliyah."

Ashley, Elwyn'i susturmak için koluyla dürttü ama Elwyn bunu umursamadı bile. Onun sözünü esirgemeyen, küçük bir şeytan olma huyunu hep sevmiştim, bazen bu beni üzse bile. Üstelik o, görüp görebileceğiniz en tatlı küçük şeytandı.

Kusurlu Mekanizmalar (ASKIDA)Where stories live. Discover now