1∝5

1.9K 160 13
                                    

BANKS - Beggin For Thread

Lambanın ışığının gözlerimi acıttığı hissedebiliyordum. Bir an kendime gelir gibi oldum ve neler olduğunu hatırlayınca aniden kalkıverdim, o sırada ağzımdan ufak bir de çığlık kaçmıştı. Koltukta ani bir şekilde oturur pozisyona gelirken artık kafamın üstünde beni sandalyeye bağlayan bir şey yoktu, ayaklarım da serbest kalmıştı.

"Sakin ol," dedi Nathan yan tarafta bilgisayarla uğraşırken. Önündeki bilgisayarın ekranında beynimin içinde olan görüntüleri görebiliyordum, mavi kodlar, onlar şimdi ekrandaydı. Peki ya çocuklarla ilgili olan anılarım? Onları gördüğünü biliyordum.

Koltuktan kalkarak Nathan'ın kolunu tuttum. Bakışlarından ne düşündüğünü anlayabiliyordum, o da muhtemelen benim endişeli bakışlarımdan ne düşündüğümü anlayabiliyordu. "Aaron'a söyleyemezsin." dedim. Söyleyemezdi.

"Ben..." Duraksadı Nathan, düşünüyordu, fakat yine de çoktan kararını vermiş gibiydi. "Üzgünüm, ona söylemeliyim." dedi kolunu benden kurtararak. Söylememeliydi, Aaron'un çocuklardan haberi olamazdı, olmamalıydı. Eğer bilirse bunu bana karşı kullanırdı, Aaron'u tanıyordum.

"Hayır, hayır, değilsin." dedim hızlı ve ikna edici bir şekilde. "Bu bizim sırrımız olabilir." Nathan'a yalvarır gibi bakıyordum, "Lütfen, Nathan."

"Lütfen!" diye bağırdım cevap vermeyince. "Aaron'un bundan haberi olmamalı anlamıyor musun? O... O bunu bana karşı kullanır. Onları bu işe sokamam, lütfen." Onlar daha çok küçükler ve kesinlikle bu tehlikenin içinde olmayı hak etmiyorlar.

Elimde yalvarmaktan ve Nathan'ın bana acımasını istemekten başka bir şansım yoktu. Ama hayır, aslında vardı. "Tamam," dedim ama diyeceğim şeyden ben bile emin değildim. "Sırrımı koruman karşılığında istediğin bir şeyi yaparım. Anlaştık mı?" Lütfen kabul etsin, lütfen, lütfen.

Son zamanlarda bunu çok kullanıyordum, biliyordum ama devletin içinde olmamın dışında onlara sunabileceğim başka hiçbir şey yoktu. Bir gün, bu imkânım da kalmadığında ya da artık bana ihtiyaçları olmadığında beni yok edeceklerdi, bunu biliyordum ama biraz daha dayanmak zorundaydım.

Bu yıkımımı kendi ellerimle imzalamak ve kendimi bile bile ateşin içine attığım anlamına gelse bile. Bu işin sonunu görmeliydim.

Kendi kendime güldüm. Sanki bir süre sonra bu işin sonu gelecekmiş gibi düşünmüştüm. Bu iş ancak benim ölümümle bitebilirdi, ancak o şekilde kurtulurdum, hem devletten hem de beni teslim etmek isteyen çıkarcılardan.

"Senden isteyebileceğim bir şey var mı, bilmiyorum." dedi Nathan düşünürken. Gerçekten şu an onunla bir anlaşma yapıyordum ama başka bir seçeneğim de yoktu. Aaron'un bunu öğrenmesine izin veremezdim. En başından beri bunun için uğraşıyordum zaten ve şimdi bunun tehlikeye girmesine göz yumamazdım. Çocukları hiçbir şey yapmadan ve öylece kabullenerek tehlikeye atamazdım.

"Bir ilaç var," dedi adını bir kâğıda yazarak. "Onu alabilir misin?"

"Bir ilaç mı?" diye sordum anlamayarak. Bir ilaçla ne işi olabilirdi ki? Yoksa hasta mıydı? "Hasta falan mısın?"

Durgun bir şekilde beni yanıtladı. "Hayır." O kadar düşünceli bir biçimde söylemişti ki bunu, dediği hayır neredeyse, 'Keşke hasta olan ben olsaydım.' anlamına geliyordu.

Kâğıdı elime tutuşturdu. "Sen sadece ilacı almaya bak. Revir odasında vardır, ağrı kesicilerin orada."

"Niye bir ağrı kesiciye ihtiyacın var?" diye sordum şüpheyle. "Hem, neden basit bir ilacı benim almamı istiyorsun?" Neden Aaron'dan ya da başka birinden istemiyorsun, demek daha doğru olurdu.

Kusurlu Mekanizmalar (ASKIDA)Onde histórias criam vida. Descubra agora