1∝13

1.1K 102 12
                                    

Ellerime ve ayaklarıma yayılan titremeye hâkim olamıyordum. Berbat hissediyordum ve daha önce de birçok kez berbat hissetmiş olmama rağmen, işler ilk kez bu kadar ileri gidiyordu. Aaron'un bunu nasıl yaptığını hâlâ aklım almıyordu. Evdekilerin uyandığını belli eden sesler aşırı hızda damarlarıma kan ve sinir pompalayan kalbimin gürültüsünden, ancak bana ulaşıyordu.

Aaron kapıyı yumruklarken hızlı adımlarla odada ileri geri gidiyordum. Sanki bu bir şeyler yapmak için beni harekete geçirebilecekti! Sanki bu, Aaron'dan kurtulmam için gereken cesareti damarlarıma aşılayabilecekti! Üstelik çocuklar vardı. Daha çocukları bile görememiştim ki ben kaç gündür! Kendimi kurtaramazken, onları nasıl kurtaracaktım?

"Açmıyor musun?" diye sordu Aaron ona özgü o tehditkâr sesle, fakat sesindeki aceleciliği ve öfkeyi hissedebiliyordum. Belki de onu reddeden bir kız olmamı sindirememişti. Kesinlikle egosuna yapılan bir hakaret niteliği taşıyor olmalıydım. "Peki, bunu sen istedin."

Ortalığı ürkütücü bir sessizlik sararken belki de bunun Aaron'un beni yalnız bırakacağı son saniyeler olduğunu düşünmeden edemiyordum. Neden bu zamana kadar Aaron'un boğazına yapışmamıştım peki? Neden onu uykusunda öldürmüyordum ya da neden ona karşı gerçek bir hamlede bulunmuyordum? Onun, gözümde ilahlaşmasının sebebi neydi? Gerçekten öyle bir adam olması mıydı yoksa sadece yapabileceklerinin bilincinde olarak fazla mı korkuyordum?

Aslında korkularım, Aaron Cole karşısında oldukça yerindeydi. Fakat bu sefer ona fırsat vermeyecektim. Beni yeterince aşağılamıştı ve artık insan da olsa, bir şeylerin cezasını çekmesi gerekiyordu. Belki de artık üstün olduğumu göstermeliydim. Fakat bu, Aaron'un bende görmek istediği karanlıktan başka neye yarardı ki? Ona haklı olduğunu da kanıtlamak istemiyordu bir tarafım. Bir de vicdan azabı vardı üstelik. Belki dünya bu iğrenç adamdan kurtulsa çok daha iyi bir yer olabilirdi ama ellerimde bir de onun kanının olmasını istemiyordum.

Bunun için yaratılmış olsam bile, ellerimde onun kanını görmek istemiyordum.

Ölüm sessizliğini kesen, Sky'ın çığlığı ve Aaron'un, "Kapa çeneni!" diye karşılık vermesi oldu. Sert adım sesleri parkede yankılanırken ne yapmam gerektiğini biliyordum. İstemesem de, bu dünyayı Aaron'dan kurtarmak zorundaydım. Fakat içimde bir yerlerin, Aaron'un acı çekmesini, fazlaca acı çekmesini dilediğini biliyordum ve o lanet sesi susturamıyordum.

Kapının sağ tarafındaki boş alana pusu kurdum ve adım seslerinin durmasını bekledim fakat adım sesleri daha durmadan ortalığı 2 el edilen ateş sesi doldurdu. Kapının kilidi kurşunun getirdiği baskıyla kırılırken ve yere düşen anahtarın sesi parkede yankılanırken, anılarım kaymaya başlamıştı. Steve'e acımadan sıktığım kurşunun sesi, masum olduğu öğrendiğim zamanki vicdan azabıyla kulaklarımda çınlıyordu. Fakat bu sefer, ortada bir susturucu yoktu. Bu sefer ateş eden, Aaron'du.

Kendime gelmem gerekiyordu.

Kapı açılıp havada tuttuğu silahla içeri giren Aaron'u görünce çöktüğüm duvar kenarından hızla atıldım ve beklemediği bir anda Aaron'un elinde tuttuğu silahı parmaklarımla kavradım ve ondan uzaklaştım.

Ona karşı tuttuğum silaha bakan Aaron, gözlerini bana çevirdiği anda kaşlarını kaldırdı, gözlerini devirdi. "Böyle numaraları görev sırasında denemelisin," dedi küçümseyici bir tonda.

"Kapa çeneni," diye karşılık verdim dişlerimin arasından. İstemsiz olarak silahı daha sıkı tutuyordum ve bu, ellerimin kaskatı kesilmesine sebep oluyordu. Onu görmeye de, sesini duymaya da katlanamıyordum ve bu durumda, tek kaskatı kesilen ellerim olmuyordu. Kalbimin de yavaş yavaş buz kesmeye başladığını hissediyordum.

Kusurlu Mekanizmalar (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin