1∝12

1.3K 99 12
                                    

*Three Days Grace - Get Out Alive*

Birkaç bölümdür uzun bölümlere alışmıştık fakat daha fazla bekletmek istemediğimden kısa bir bölüm olarak yayınladım bu sefer. Belki bölümün devamını Part 2 başlığı altında paylaşabilirim. Keyifli okumalar!

*

"Raporlarda hiçbir şey yok," dedi Nathan keyifli keyifli. "Yangın alarmını da tatbikat olarak göstermişler. Durun, okuyorum: "Personelin çıkışlara sorunsuz ulaşıp ulaşamayacaklarını test ettik. Sistemlerimiz gayet güvenli bir şekilde çalışıyor."

Kahkaha attı Nathan. "Korumalar kapının önünde ölü bulundu, hâlâ tatbikat diye halkı kandırmaya çalışıyorlar. Şirketin içindeki kargaşadan, işe yaramadığını söyleyebilirim." Bir anda ciddileşti. "Özellikle Isaac, adam kafayı yemiş gibi odasında dolanıyor abi. Ne yapacağız?"

"Isaac'e bir mesaj bırakalım o zaman," diyerek, Nathan'a döndü Aaron. Bir süre düşündü. Beni şaşırtan ve kaşlarımı çatmama sebep olan, Aaron'un bunu düşünüyor olmasıydı. Benim tanımaya başladığım Aaron -artık tanımaya başladığım diyordum çünkü Aaron Cole hakkında bilmediğim tonlarca şey olduğundan emindim, işlerini çok öncesinden düşünür, planlardı. "Buranın adresini ver."

"Abi, emin misin?" diye sordu Nathan emin olamayan bir sesle. Anlayamadığım, eğer bir mesaj bırakacaksak bunu neden daha önce yapmadığımızdı. "Buraya tüm Amerikan İstihbaratını yığmasın sonra?"

"Yığamaz," dedi dudağının sağ kenarıyla serseri bir gülüşle. "Bu kendisini de ele vermesi olur. Ne diyecek? 'Uyandığımda başımda iki kişi vardı ve şimdi bu insanlar bana ulaşmaya çalışıyor.' mu? Canını biraz olsun düşünüyorsa ve bu makineler sandığımız kadar akıllıysa, hafızasında kalanlar bunu yapmasına engel olacaktır. Ayrıca insansız uçaklar hâlâ bir seçenek, gerekirse onları kullanırız. Çevre de, dronlar tarafından gözetleniyor zaten."

"Öyle olsun," diyerek omzunu silkti ve laptopun tuşları arasına gömüldü Nathan.

Ayaklarım sızlıyordu ama Aaron karşısında bunu belli etmem, zayıf damgasını anında yememe sebep olurdu. "Madem mesaj bırakacaktık, neden orada yapmadık?" diye sordum.

"Her şeyi açıklamam gerekiyor sana, değil mi?" diye sordu Aaron gözlerini üstümden çekmeden. Sesindeki bıkmış tını dişlerimi birbirine bastırmama, çenemdeki kasların kasılmasına sebep oluyordu. Planların hey ayrıntısını benimle paylaşmaması yüzünden sonradan bunları sormam, benim suçum değildi. En azından bu kadar kaba olmayabilirdi.

Küçümseyen tavrıyla derin bir nefes aldı. "Eğer işimiz acil olmasaydı, adam ayıldığı anda orada onunla konuşabilecektik. 2 gün önce cama takılan kurşunu henüz unutmadın değil mi? Güvenliği arttırmışlardı hani!" Dalga geçer gibi anlatması cidden onu boğmak istememe sebep oluyordu. Fakat beni durduran neydi, onu da bilmiyordum. Sanırım, her sinirinizi bozan insanı öylece öldüremiyordunuz. "Gir ve çık yapmak zorunda kaldık o yüzden. Bana kalsa hiç gitmeyecektim ya, neyse. Hem böylesi çok daha iyi oldu. Ona güvenip güvenemeyeceğimizi, kendimiz göreceğiz."

"Hepimizin hayatının tahminlere bağlı olduğunu söyleme lütfen?" dedim inanamıyormuş gibi. Aaron'un her zaman bir yedek planı olduğunu sanırdım. Şimdi ise bu, yeterince düşünülmemiş gibi geliyordu. Evin güvenli olduğundan, kendimden daha çok emindim ama bir tarafım Aaron'dan daha fazlasını bekliyordu. Aaron, 'en azındanlar ile yetinen bir adam değildi ki...

"Sence, işini tahminlere bırakacak biri gibi mi duruyorum?" dedi Aaron dirseklerini, dizlerine dayayarak. Kaşları çatılı bir şekilde bana bakarken bu düşüncem yüzünden kendime kızmaya başlamıştım bile. Aaron Cole, hafife alınacak bir adam mıydı? Öyleyse, neden bu işin içinde yıllardır olmasına rağmen sürekli planlarında bir aksaklık çıkıyordu?

Kusurlu Mekanizmalar (ASKIDA)Where stories live. Discover now