1∝15

1.4K 100 11
                                    

#Daughter - Run#

Elleri pantolonun düğmesine gitti ve beni umursamadan çıkarmaya başladı. "Ne yapıyorsun?" dedim telaşla. Elleri pantolonun belinde durdu ve pantolonu tekrar yukarıya kaldırdı. Cora şu anı görse kesinlikle yanlış anlardı. Hayır, ondan korkmuyordum fakat muhatap olmak da istemiyordum.

"Duşa gireceğim," dedi Aaron kaşlarını kaldırarak. "Sen de mi gelmek istiyordun yoksa? Sormadığıma mı alındın?" Aslında alaylı ruh haline göre oldukça ciddi görünüyordu ve sanırım, bunun beni ancak bu şekilde korkutabileceğini de biliyordu. "Şu an Cora'ya benzediğini düşünürsek, bunda bir sakınca da olmazdı aslında."

Suratımı buruşturdum. Cora gibi görünmekten nefret ediyordum. "Ben sadece sorumun cevabını istiyorum," dedim kısık gözlerle her hareketini incelerken. Eğer soyunmaya devam ederse odadan koşarak çıkacaktım -ki zaten bunu benden kurtulmak için yaptığını da biliyordum ve su götürmez bir gerçeklikle söyleyebilirdim ki, işe yarıyordu.

"Beni dinlemeyeceğini biliyorum, Aaliyah." diye cevapladı odanın içinde dolanmaya başlayarak. Çekmecelerden kâğıtlar çıkarıyor, kimlikleri bir yerlere koyuyor, sürekli hareket ediyordu. Ve bütün bu süreçte benim gözlerim sadece yapılı vücudunda ve göğsünün üzerindeki küçük dövmesinde gezinmişti. "Ne şimdi, ne de oraya gittiğimizde. İkimize de bir iyilik yap ve gelme. Seni bağlamak istemiyorum. Ve bir kere bağladıktan sonra başka bir şey yapmayacağıma söz de veremiyorum. Şansını zorlamasan iyi edersin."

Ne yaptığımın farkında değildim büyük ihtimalle fakat Aaron'un bu halleri o kadar sinirimi bozuyor ve sanki sevdiğim biriymiş gibi gösterdiği bu tavır beni o kadar hayal kırıklığına uğratıyordu ki, kendime sahip çıkamadım. "Böyle bir şeyi gerçekten yapar mısın?" diye sordum damağımda iğrenç bir tat katran gibi birikirken. Kaşlarım çatılmıştı ve kemiklerimde hayal kırıklığının acı sızısı vardı.

Aaron duraksadı ve birkaç saniye yüzümü inceledi. Yüzüm bu düşünceden dolayı sararmış gibi geliyordu bana. Ellerimin avuç kısmını arkamdaki duvara yaslamıştım ve köşeye sıkışmış gibi bir pozisyonda duruyordum. Sonunda içime işleyen o bakışlarını perdelemişti. Parmaklarını bir süre dudaklarında gezdirmeyi bıraktı ve derin bir nefes alarak, "Evet," diye cevapladı kısaca.

"Ama..." diye mırıldandım. Düşünce yapısını anlayamıyordum. Birine severken neden ona ihanet ederdiniz ki? "Nasıl?" Sesimde dehşet vardı. Bana böyle bir şeyi yapacak olmasından çok, böyle bir karakterinin olması dehşete düşürüyordu beni. "Cora'yı sevdiğini biliyorum. Sevgi, sadakat gerektiren bir şey değil midir?"

Aramızdaki iki adımı yavaşa kapadı ve yanıma geldi. Bu sefer gerçekten köşeye sıkışmış gibi duruyordum. Eli, şimdiye kadar hiç göstermediği bir naziklikle yanağımı ve çenemi kavramıştı. Nefesi dudaklarıma çarparken titrek bir nefes boşalttı ciğerlerinden. Dağılmış saçlarını, kalın biçimli kaşlarını ve dolgun dudaklarını inceledim. Aynı anda onun da benim yüzümü incelediğini fark edebilecek kadar aklım çalışıyordu. İşin güzel yanı şuydu ki, tüm o güzelliğine rağmen Aaron Cole'a karşı bir şey hissetmiyordum. Aramızda olan 5-6 santimi kapamak için de milim kıpırdamamıştım, daha doğrusu o ara kapanmasın diye kıpırdamamıştım. İstesem Cora'yı umursamadan onu öpebilirdim, nasıl olsa o önemsemiyordu. Fakat bir katili öpmek istemiyordum. O aslında iğrendiğim bir adamdı. Ve beni öpecekse de bunu kesinlikle Cora'ya benzemediğim bir zaman yapmasını tercih ederdim.

Hareket etmediğimi görünce kaşları çatıldı Aaron'un. Belki de gözlerimdeki tiksinen ve acıyan ifadeyi görmüştü bilmiyorum ama, geri çekildi. "Bir çocuğa açıklama yapmayacağım," dedi kendi kendine konuşuyormuş gibi mırıldanan bir sesle. "Odana git, Aaliyah."

Kusurlu Mekanizmalar (ASKIDA)Where stories live. Discover now