KAZA

200 95 19
                                    


Yulia ve tartaba locada oturuyor baltazar ve üç darbak locanın atrafında hazır olda bekliyorlardı. Kulüpteki kadın erkek herkesin gözü bu locadaydı.tartaba ve yulia'nın zerafeti bir yana baltazar ve adamlarının karizmatik duruşları kulüpteki diğer insanlardan çok farklı bir üst seviye oluşturuyordu.

yuvarlak beyaz koltuğun bir tarafında Yulia diğer tarafında tartaba oturuyordu.ortalarındaki masada şamdan ve içecekler bulunuyordu.tartaba kısacık mini eteğiyle bacak bacak üstüne atmış hacimli, dalgalı kızıl saçlarını bu gece düz ve ipeksi bir hale getirmişti.dolgun göğüslerinin ortasına kadar uzanan altın zincirin ucunda kızıl kanat motifi bulunuyordu.

Tartaba yulia'ya dönüp:'' Anlat bakalım küçük hanım Josef'i kendine nasıl aşık ettin.''

Yulia:''o bana aşık değil, onun bir görevi var ve sadece görevine aşık.''

Tartaba:''biz de öyle biliyorduk taki senin hastanede elini tutup ağladığını görene kadar.'' Demesiyle Yulia bunun yaşanmış olmasına şaşırmakla birlikte o an ayık olmamanın üzüntüsünü hissetmişti.josef'e karşı içinde bir his, bir sevgi vardı fakat bu kesinlikle aşk değildi ya da henüz değildi.fakat Josef kendini nasıl kaptırmıştı bu kadar kısa sürede o denli sert kararlı bir adam benim için nasıl gözyaşı dökmüştü diye düşünürken tartaba tekrar:''tabi hiçbir şeyden haberin yokur şimdi senin. Bu da gizemli bay Josef'in her zamanki tavırlarından.''

Yulia:''neyden haberdar olmam lazım, anlamıyorum sizi.''

Tartaba:''Josef'in aşık olduğunu duyunca inanamadım ta ki seni görünceye kadar. Melekler şehrinde bıraktığı karısına çok benziyorsun küçük hanım.ama sadece benzerlik Josef'i ikna etmeye yetmemiştir, neler yaşadınız anlat bakalım?

Yulia sinirlenerek:''bir şey yaşamadık! Ayrıca söylediklerinden bir şey anlamıyorum melekler şehri karısı ...''

Tartaba:'' Ha sen hala Josef'i veya bizleri insan sanıyorsun.'' Dedi ve kahkaha attı.

Tartaba, her ne kadar birazdan düşmanlarıyla karşılaşacak olsa da umursamaz tavırlarından ve eğlenmekten geri duramazdı.oturduğu masadan kahkaha atarak kalkıp pistin kenarındaki iki farklı tarafa eğilen palmiye agacının ortasında kurulu yuvarlak bara doğru yürüdü.yürümeye başlamasıyla önündeki kalabalık kızıl denizin ayrılması gibi tartabaya yol açıyordu.topuklu ayakkabılarıyla nazende yürüyüşü bütün bakışları üstüne çekmişti.pistte oynayan kadınlardan birisi tartabayı seyreden sevgilisini kendisine çevirmiş fakat adam tekrar bakmak için kafasını çevirince tokadı yemişti.tartaba gözüne birini kestirmişti ve genelde barmenlerle flörtleşmeye bayılıyordu.

Yulia tartaba kalktıktan sonra locanın dışında ayakta duran baltazar'a döndü ve kimsiniz siz nesiniz diye bağırdı.

Baltazar boynunu hafif sağa çıtlatırmış gibi yapıp yulia'nı oturduğu yerin arkasına geldi.

Onun anlayacağı şekilde :''biz şeytanız!''dedi ve derken gözlerinin içi alev rengine dönüştü.

Yulia korkuyla geri çekilmişti ve kaçacak da herhangi bir yeri yoktu. Nasıl bir belanın içinde olduğunu anlayamıyordu. Bunlar gerçek olabilir miydi. Ölmekten bile bu kadar korkmamıştı. Annesi ve kardeşi tehlikede olmasa kafayı sıyırabilirdi.aklında şimdi bir sürü soru işaretiyle birlikte hüzün korku sevgi kaygı birbirine girmişti.

Kazuo şehir merkezinin kıyısında gökdelenlerin azalıp 50 katlı binaların bulunduğu ışıl ışıl geniş caddede aracı sürüyordu. Josef'e dönüp:''patron gelmek üzereyiz.''dedi

Dorlas her ne kadar Josef'in plansızca iş yapmasına alışsa da aklı bir türlü plansızlığa yatmıyordu ve Josef'e bu konuda elinde olmadan sinir oluyordu yine dayanamayıp :''Patron,bizden yapmamızı istediğin bir şey var mı, yoksa yine pata küte dalıyor muyuz?''

Beyaz karanlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin