Yulia'nın uçağı havalanmış, son çizgide gözden kaybolmuştu fakat Josef hala yerinden kıpırdamadan gökyüzüne bakmaya devam ediyordu.AŞK, yine sıfırdan başlayacaktı, yaratılışından sonra kendisini tükenme noktasına getiren HASRETLE...
Bu duyguyla sahibini yakıp kavurmalı Josef'in duygu dünyasına özlemin kederini en derinden hissettirmeliydi. Josef, her ne kadar bu duyguya tüm insanlardan daha çok alışık olsa da ruhunun her zerresi hasretle yanmaya başlamıştı.
Arkasında yan yana duran Dorlas ve Kazuo durumu hayretle izliyorlardı. Bir müddet sonra Dorlas, Kazuo'ya dönerek ''Noluyor yine?'' diye sordu.
Kazuo düşünceli ve panikle dudaklarını ısırarak'' Eyvahlar olsun! Bu, hastanedeki hallerine benziyor .'' Dedi.
Hayır!'' dedi Dorlas ''Buna müsaade edemeyiz, hem de şu noktada.''
Yine transa geçti, baksana.'' Dedi Kazuo ''En iyisi eve götürelim, kendine gelmeden harekete geçemeyiz. Hem sen de dinlenmiyoruz sıkıntısından kurtulursun.''
Dorlas:'' Ne dinlenmesi? Saçmalama... Patronun dediklerini hatırlasana biz bekledikçe onlar daha da güçlenecek. Yo yo yo bu şekilde olmaz bekle sen burada.'' Deyip Josef'in yanına gitti. Arkasından omzunu tutup sert bir şekilde çevirip yüzüne sert bir tokat yapıştırdı ikinci tokatı yapıştıracakken Josef elini tuttu ve bağırarak '' ne yapıyorsun sen gerizekalı.'' Diye sinirlendi.
Dorlas bu tepkiyle karşılacağını ummadığı için şaşırarak '' Patron sen iyisin, vallahi de iyisin...'' diyerek sevinmişti.
Ne saçmalıyorsun.'' Dedi Josef kaşlarını çatarak '' Artık sıkmaya başladı senin bu saçma sapan tavırların.''
Kazuo :'' Patron, Dorlas'ın bir suçu yok, biz yine şe şey oldun sandık.'' Dedi kekeleyerek
Ne olmuşum.'' Diye sordu ve ardından cevap beklemeden '' Hemen uçak ayarlayıp tekrar Roma'ya gideceğiz.'' Dedi.
Ne Roma'sı!!!'' diye ikisi aynı anda tepki verdi Dorlas hemen söze atlayıp '' patron, patron... ''diye önce bağırıp sonra omuzlarından tutarak silkeledi '' İşte bu oldu patron. Biz dağa gitmek için yola çıktık şimdi sen Roma'ya gidelim diyorsun. Kendine gel yalvarırım.'' Diyerek ellerini çekti.
Josef kafasını eğip iki parmağıyla şakaklarını tutarak:'' Evet unuttum galiba neyse hazırlıklar tamamsa gidelim ama ardından Roma'ya gideceğiz.'' Dedi titreyen masmavi gözleriyle.
Kazuo, nolur tutma beni iki tokat daha atayım.'' Dedi Dorlas '' Patron her şey hazır, bak rica ediyorum kendine gel, lütfen. Bak görevimiz var, Cebrail bizi izliyor lütfen'' Dedi. Kazuo da Dorlas'ı onaylayarak kafasını salladı.
Josef, görev ve Cebrail kelimelerini duyunca hislerini güçlükle bastırarak kararlı bakışını yüzüne yerleştirdi ve '' Hala ne bekliyorsunuz, haydi yola çıkalım.'' Dedi.
Josef kapıya doğru yürümeye başlarken ikisi de derin bir nefes bıraktı.
Kazuo:'' şifreyi buldun galiba.'' Dedi Dorlas'a
Ne şifresi, ne diyorsun?'' dedi Dorlas
Kazuo:''Görev ve Cebrail kelimelerini duyduktan sonra kendine geldi fark etmedin mi? diye sordu arabaya doğru yürürlerken.
Evet, evet, haklısın aynen öyle oldu.'' Dedi Dorlas ''Bunu sürekli belli dozlarda vermemiz gerekiyor.'' Dedi ve ardından'' Ulan patron ne değişik bir adamsın, gerçi adam da değilsin, meleksin ama anlamadık gitti.''
Kazuo ''Birkaç silah takviyesi yapmamız lazım ama ruhsatsız silah almamız mümkün değil, hele de tanıdığımız yoksa... Ne yapacağız?'' diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz karanlık
FantasyHer şey karanlığın içinde AŞK'ın bir ışıltı halinde ortaya çıkmasıyla başladı. Her şey AŞK ile başladı, o yüce ışıltıyla... Onun için âlemler yaratıldı, onun için kâinat yaratıldı, onun için insanlar yaratıldı ve Josef, Cebrail'in emriyle melekler ş...