Top Gun

117 23 41
                                    


Kabz on askerini de bu tarafa geçirmiş fakat her geçen asker Kabz'da derin yaralar açmıştı. Son askeri de güçlükle insan vücuduyla birleştirince tezgahın etrafındaki şiddetli alevler küçülüvermiş ve Kabz, kanlar içinde kıpkırmızı olmuş ayin tezgahına yığılıvermişti. Dev gibi cüssesi yüzlerce kırbaç yemiş gibiydi. Saçı, sakalı, kanlar içinde çırılçıplak yatıyordu.

Tartaba, tezgahın karşındaki saf karanlık duvara yanaşıp ''Kabz'ı getirin!'' diye emretti.

İki darbak tezgaha atlayıverip kanlar içinde zor nefes alan Kabz'ın koluna girdi. Kabz acıyla inleyince tekrar yere bırakmak zorunda kaldılar. Bunun üzerine Tartaba'' Getirin çabuk, ona bir şey olmaz.'' Diye haykırdı.

Dokundukları her yeri bıçakla yarılmış gibiydi. İncitmemeye çalışmak mümkün değildi.

Tartaba, derin fısıltılarla karanlığa seslenirken Baltazar da iki eliyle duvardaki karanlık perdeyi aralamış, Kabz'ın gelmesini bekliyordu. Kabz'ı sürükleyerek getiren darbaklar Baltazar'ın açtığı perdeden içeri doğru Kabz'ı bırakınca perde kapanıverdi.

Kabz, görevini tamamlamış ve karanlık taraftaki yerine geri dönmüştü.

Tartaba, yavaş yavaş yürüyerek dünyaya daha yeni geçen on asker iblisin karşısına geçti. Hepsi çıplak bir şekilde ayakta durmuş kraliçelerine bakıyordu.

'' Dünya artık sizin malınız, onu yok edene kadar, parçalayana kadar boş durmayacaksınız. Kızıl diyarda yaşadığımız zaferleri burada taçlandıracağız.'' Deyince gözlerinde turuncu alev taşıyan kadınlı erkekli on iblis, hep beraber tıslamaya başladı.

Bu sırada mağara girişinin elli metre arkasına kadar gelen Josef,Kazuo ve Dorlas saldırmak için fırsat bekliyorlardı.

Dorlas kısık sesle ''Patron sence sağ çıkabilir miyiz buradan?'' diye sordu.

Josef:''Önemli olan oraya girmek, sağ çıkmak bizim bileceğimiz iş değil.'' Dedi.

Vay arkadaş,'' dedi Dorlas ardından Kazuo'ya dönüp '' Kazuo senden bir ricam var, Mikail'in verdiği şu bıçakla beynimi şuracıkta çıkarıver hem işime yaramıyor zaten.'' dedi ardından''Ulan savaşma- seviş olayını biliyordum ama düşünme- savaş fikrine çıldırıyorum. Onu da sağ olsun patron icat etti.'' Dedi kinayeli bir tonda.

Elimden gelse beynini çıkarıp tokatlamak isterdim.'' Dedi Kazuo ardından '' Sadece söyleneni yapsana, neden zırlayıp duruyorsun.''

Dorlas, hiç alaka yokken birden ''Ahh Karina ahhh'' dedi ardından'' Umarım sen düşünceye önem veren birisindir, yoksa biterim ben. Tanrı'm lütfen sen Karina' ma akıl fikir ver, burada ümit yok.'' Diye yakarışta bulundu.

He zaten Karina tamamdı, sana aşıktı, senin için yanıyordu. Sadece akıllı olması kalmıştı değil mi?'' diye sordu Kazuo.

Dorlas:''Buradan sağ çıkarsak Karina'yı bulur muyuz, ne dersin kardeşim?'' dedi.

Bu kaçıncı söz verişim olacak... Söz, söz ulan Bay Dorlas, söz.'' Dedi Kazuo bıkkınlıkla.

Josef el işareti yaparak kendisini takip etmelerini istedi Kazuo kılıcını sıkıca kavrayıp açtı.Dorlas '' Haydi, bitirelim şu işi.'' Deyip elindeki kasaturayı sıkıca kavradı.

Kendilerine doğru koşarak gelenleri gören iki nöbetçi darbak silahlarıyla ateş açmaya başladı. Josef ve Dorlas mermilerden korunmak için Kazuo'nun oluşturduğu saydam kalkanın arkasına geçerek ilerlemeye devam ettiler

Bu sırada mağarada dışarıdaki silah seslerini duyan Baltazar,Tartaba'ya dönerek:'' Buradalar.'' Dedi

tartaba iki adımla kanlar içindeki tezgaha çıkıp :'' Babamız için, Kızılkanat için, kızıl diyar için...Gidin ve onları öldürün, kızıl diyarın azabını onlara tattırın, gerekiyorsa ölün ama onları da öldürün.'' Demesiyle içerdeki elli kişi hep bir ağızdan '' kızıl kanat.'' Diye haykırdı.içerdeki darbaklar mağaranın dışına doğru yönelirken üç yoldaş kapıdaki nöbetçileri küle çevirmişti. Onlar da mağaradan içeri doğru giderken kendilerine doğru gelen darbaklarla karşı karşıya gelmişlerdi.

Beyaz karanlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin