2.1: Öyle Şanslıyız Ki

415 47 54
                                    


Nobody said it was easy

It's such a shame for us to part

Nobody said it was easy

No one ever said it would be this hard

Oh, take me back to the start

Seokjin ve Hoseok giriş salonuna döndüğünde, eski erkek arkadaşı oradan çoktan ayrılmış, Hoseok'un onu çektiği sorgu Jungkook'a muhtemelen damatlara selam vermesi, onları kutlaması ve oradan ayrılmasına yetecek kadar zamandan fazlasını vermişti.

Ee Kore'de işi neymiş?

Ne zamana kadar burada?

Ona hala aşık mısın nesin?

Asma katta bu sorulara mümkün olduğunca uzunca bir süre nasıl cevabı yapıştırdığından emin değildi ancak hem onun ve hem Hoseok'un çakır keyif olmasının yardımcı olduğunu biliyordu. Ama şu an bile o ve arkadaşları Taehyung'un ailesinin şoförüyle birlikte kiraladığı lüks SUV'ye doluşurken Seokjin hala Jungkook'la birlikte geçirdiği o birkaç dakikadan sonra en yakın arkadaşlarının sorduğu bu sorulardan birine bile nasıl cevap vereceğine dair hiçbir fikrinin olmaması sebebiyle endişeleniyordu.

Otele olan yolculuk Seokjin'in umduğu kadar sessiz değildi. Seojoon'un erken uyuma konusunda sorumluluk sahibi olması ve onların malikaneden ayrılışından çok daha önce servisle dönmesiyle birlikte Seokjin daha huzurlu bir dönüş yolculuğu konusunda gerçekten çok iyimser davranmıştı. Onun yerine, on dakikalık sürüş Yoongi ve Taehyung'un onun eski sevgilisi ile çığlık atmasıyla çok canlı geçmişti.

Seokjin daha zar zor üçüncü sırada Hoseok'un yanındaki yerine yerleşip emniyet kemerini takmıştı ki Yoongi ve Taehyung oturdukları yerde arkasına dönerek gözlerini ona dikmiş, sarhoş yüzlerinde kocaman bir gülümseme oluşmuştu araba malikaneden yavaşça ayrılırken.

Onlar konuşmaya başlamadan önce homurdanacak vakti bile olmamıştı.

"Jungkook bize üst katta barda konuştuğunuzu söyledi!" Yoongi kıkırdadı, uzanıp Seokjin'in dizini tuttu ve şiddetli bir şekilde salladı üst bacağına heyecanlı bir şekilde birkaç defa vurmadan önce. "O pislik gerçekten bizim kendi düğünümüzün hafta sonunda gelip önce sana selam verdi."

"Ne kadar iyi göründüğü hakkında konuşacak mıyız?" Taehyung adeta mırladı, kaşlarını alnına düşen kıvırcık saçlarının gerisinden imalı bir şekilde indirip kaldırıyordu Seokjin'e.

"Nasıl göründüğünü unut, Seokjin hyunga nasıl baktığı hakkında konuşacak mıyız asıl?" Yoongi dedi resmen bağırarak. "Sanki sen siktiğimin yıldızlarının gökyüzünde olmasının sebebiymiş gibi!"

"Yani," Taehyung dudaklarını yaladı tam bir geveleme moduna geçmeden önce, "her zaman iyi görünüyordu ama bu gece ışıldıyordu. Ve sadece ben mi böyle düşünüyorum-"

"Seokjin hyunga sanki mutluluğu icat eden kişi oymuş gibi baktı!"

"-yoksa daha mı irileşmiş? Hani gerçekten iri?"

"Ah, tabii ki irileşmiş ve o dövmeler?"

"Kesinlike hyunga sanki dünya üzerinde kalan son çift Gucci terlikleriymiş gibi bakıyordu-"

İki damat hiç durmadan birbirlerinin sözünü bölüp birbirlerini desteklemeye devam ederken Seokjin Hoseok'a doğru baktı. Hoseok da ona döndü, gözlerinin içi eğlence ile ışıldıyordu ve muhtemelen sebebi alkoldü ancak Seokjin kıkırdamaya başladı, yalnızca arkadaşlarıyla birlikte olmanın mutluluğu ve Jungkook'la birlikte iki taraf da bir çöküş yaşamadan aynı odada bulunabileceği gerçeğinin farkındalığı onu baştan aşağı sarmalarken. Hoseok da ona katılmış, daha şiddetli gülerken bir elini ağzını kapatmak için kaldırdı.

The City for US | JINKOOK (Çeviri)Where stories live. Discover now