4.3: Temiz Bir Başlangıç

194 31 31
                                    


Hoseok'la takıldıktan sonra, Seokjin arkadaşlarıyla sık sık konuşmaktan kaçınmıştı çünkü konunun fazla kolay bir şekilde Jungkook'a geleceğini – onların kendisine iyi olup olmadığını ya da konuşmak isteyip istemediğini soracağını biliyordu. Cevap hiçbir zaman değişmiyordu ve Seokjin tekrar tekrar hayır demek istemiyordu.

İş, şaşırtıcı bir şekilde, Seokjin'in bu sessiz, bildirimsiz ızdırabının tek kurtarıcı meleği olarak günde dokuz saat boyunca dikkatini etkili bir şekilde dağıtmıştı. Yeji, hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde bir şeylerin yolunda olmadığını hemen fark etmiş ancak konunun yalnızca etrafında dolanmıştı bu konuyla ilgili konuşmanın Seokjin'in yapmayı isteyeceği en son şey olduğunu anlayarak. Birkaç toplantıyı onun adına kabul etmişti ve sürekli cevabını zaten bildiği soruları sorarak şefini mümkün olduğunca meşgul tutmak adına çaba göstermişti.

O yüzden iki hafta boyunca bu şekilde yaşadı: kendini işe verip Yeji'nin oda arkadaşı ile ilgili anlattıklarını dikkatli bir şekilde dinleyerek, ardından eve gelip kafasından saat farkını hesapladıktan sonra telefonuna bakıp Jungkook'un ona cevap vermesini isteyerek. Ve sorun cevap vermemesi de değildi; gerçekte, günde en az bir kez mesaj atıyordu da ancak bu mesaj Seokjin'in onun ne düşündüğünü anlaması için yeterli değildi.

Mesajlarının çoğu onun zaman diliminde gece yarısında gönderiliyordu, Kusura bakma bugün mesaj atamadım hyung! Çok yoğunum! Umarım günün güzel geçiyordur! ve benzeri şeyler söyleyen hızlı bir mesaj oluyordu genelde atılan.

Seokjin bu mesajı her ne zaman gelirse gelsin minnetle karşılıyordu ancak bağlantının azalması sanki edilmemiş bir veda gibi gelmeye başlıyordu iyiden iyiye. Jungkook onu ilk terk ettiğinde, tüm iletişimini anında kesmişti ve her ne kadar Seokjin ayrılıklarını "Seni özledim" mesajları ve aramaları ile uzatmak ve dağıtmaktansa bu şekilde daha kolay olduğunu varsaysa bile Jungkook'un ne yaptığına dair hiçbir fikrinin olmaması yine de çok zor bir durumdu. Şimdi, beş yıl sonra, Jungkook'un terk edişini onun yakın zamanda New York'a yaptığı dönüşe benzeterek uykusundan olduğuna inanamıyordu.

Günler Seokjin'i korkutan bir şekilde birbirine girmeye başlamıştı artık. Kore'ye geri dönmek ona günlük hayatından nasıl keyif alacağını öğrenmiş ve bütün hafta o iki günün gelmesini dört gözle bekleyerek aradaki diğer günleri acınası bir şekilde geçirmeyi bırakmıştı. Artık hayatı tam anlamıyla onun tarafından yaşanmıyormuş gibi hissettiği garip, arada bir duruma geri dönmek -otopilota alınmış bir cihaza dönüşmek- Seokjin'in sisteminde bir şok etkisi yaratmıştı.

Seokjin ne kadar üzgün hissettiğini anlamaya yetecek kadar kendisinin farkındaydı – ve bunun sadece "Jungkook'u özledim."den çok daha büyük bir şeye dönüştüğünü. Eski sevgilisinden haber alamadığı süre uzadıkça içindeki şeyin bir alev misali büyüyüşünü görebiliyordu. İşin dışında geçirdiği zamanın çoğunu kendine sadece bir hafta içinde Jungkook'a nasıl olur da bu kadar bağlı bir hale gelir, bunu sorarak geçiriyordu.

Ta ki o haftanın son iş günü Yoongi ona, haber vermeden evlerine gittiğinden beri ondan hiç haber alamadığı için endişelenerek mesaj attığında Seokjin yalnızca bir hafa içinde bağlı bir hale gelmediğinin farkına varmıştı.

yoongichi uwu ♡

8:41 p.m.

hyung, en azından bir mesaja tepki falan verebilir misin?

endişelendik

kore'ye yeni döndüğün zamandaki gibi hissettirmeye başladı bu artık.

Son cümleyi tekrar tekrar okudu geri döndüğünden beri, Jungkook'u gömülü tuttuğuyla ilgili çok basit bir gerçeği zorla kabullenene dek.

Jungkook'un hayatından ani ayrılışı onu travmatize etmişti ve şimdi onun geri dönmeyeceğinden korkuyordu. Onu kaybetmekten ve bir daha ondan asla, belki bu defa sonsuza dek haber alamamaktan korkuyordu. Ve dinlenmesi için bir kenara koyduğu tüm bu acıyı şimdi yeniden yaşıyordu.

The City for US | JINKOOK (Çeviri)Where stories live. Discover now