4.5: Temiz Bir Başlangıç

282 31 94
                                    


Seokjin'in Los Angeles'taki dairesi öyle insanı hayretler içinde bırakacak bir ev değildi. Çekici olan ana özelliği fiyat olarak uygun olması ve klimalı olmasıydı, ancak bunun haricinde, orada yaşamanın biraz sinir bozucu olduğu bile söylenebilirdi. Sadece on beş dairesi olan küçük bir binaydı, ana caddeden sadece bir dönüş uzaktaydı ve bu sebeple hep gürültülüydü, park yeri bulmak imkansızdı ve komşuları çoğunlukla sesli ve kaba çocukları olan ailelerdi. Oradayken ne kadar çok farklı konuda ne kadar fazla şikayet ettiğini hatırlıyordu ancak detayları anılarından silinip gideli uzun zaman olmuştu.

Dairesiyle ilgili şu an hatırladığı her şey artık gerçek evi olan yerin duvarlarından ibaretti. Bütün bir günü her odadaki mobilyaları yeniden düzenlemekle geçirmesine sebep olacak şekilde, annesinin pungsu-jiri (feng shui)'ye dikkat etmesi gerektiğine dair hatırlatmalarından ziyade tatlı bir daireye sahip olma arzusuyla motive olmuştu. Ya da her gece bir mısırcı dairesinin yanından geçerdi ve bazı geceler onu yakaladığında Seokjin eve o kadar çok mısırla geri dönerdi ki, gecenin geri kalanını nefes alamamaktan şikayet ederek geçirirdi. Ya da haftanın birkaç gecesi tüm bitkilerini salonunun ortasında toplar, hepsinin topraklarını kontrol eder, onlarla sessizce konuşur ve onlara iltifatlar ederdi.

Tüm bunlarda Jungkook da onun yanındaydı. Seokjin'in hayalindeki mobilya yerleşiminin gerçeğe dönüşmesindeki ağır işleri yapan oydu. Dışarıdan bakan ve bağırarak mısırcının geldiğini haber veren oydu. Onunla birlikte salonun ortasına oturup bitkileri inceliyordu her ne kadar Seokjin onun tam olarak neye baktığından emin olmasa bile.

İlk dairesinde – ilk evinde – her yerinde Jungkook'un izini taşımayan tek bir anısı bile yoktu. Seokjin eski sevgilisinin New York'a taşınana kadar onunla birlikte yaşadığını düşününce bunun çok doğal olduğunu varsayıyordu. Koşarak Kore'ye dönmeden önce orada geçirdiği üç ay tek başına geçirdiği tek zamandı.

Jungkook'un şu an yerleştiği binaya bakarken Seokjin'in biraz tuhaf hissetmesinin sebebi muhtemelen buydu. Bu yer LA'de yaşadığından ancak bu kadar zıt olabilirdi, ve elbette, dünyalar kadar farklı olmasını bekliyordu, tamamen başka bir şehirde ve ülkede olduklarını düşününce. Ancak bu Seokjin'in, Jungkook'un seçtiği bu dairenin kendi için istediği hayata daha yakın olup olmadığını merak etmesini durdurmamıştı – Seokjin'in yarım dünya uzakta ikisi için de kurduğu hayatın gerçekte sadece kendi ihtiyaçları, istekleri ve hayalleri için kurulu olup olmadığını.

Jungkook'un binası kocamandı, Seokjin ya da Yoongi'yle Taehyung'unki kadar büyük olmasa da, sessiz caddeye hükmediyor gibiydi. Apartmanın zemin katı farklı bir girişe sahipti ve bir restoranla markete açılıyordu, eski erkek arkadaşının sürekli olarak faydalanacağını bildiği bir özellik. Seokjin dışarıda dururken binaya girip çıkan birkaç insanın hepsi gençti, LA'deki mahallelerine kıyasla en belirgin farklardan biri.

Hafta içi gecesiydi ve her ne kadar burası Itaewon'un görece daha sessiz bir kesimi olsa da iyi sayıda -genç, yirmili yaşlarında- insanlar vardı etrafta gezinen, gece onları nereye götürürse oraya giden insanlar. Seul sıcak ve nemli bir yazın en zirvesindeydi, ve güneş bu noktada neredeyse tamamen batmış olsa da hava hala ılıktı. Seokjin alnında oluşmaya başlayan terin sebebinin bu mu yoksa hissettiği gerginlik mi olup olmadığını bilmiyordu.

En sonunda Jungkook'un ziline basacak cesareti topladığında, beş dakikadan biraz fazla geç kalmıştı. Ona kapıyı açan her kimse mikrofondan konuşma zahmetine girmemiş, sadece gürültülü ve bangır bangır titreyen otomatiğe basmakla yetinmişti. Asansöre bindi, içinde gitgide büyüyen gerginliğe rağmen bacaklarını zorla çalıştırarak.

"Neden sürekli beni gerecek şeyler yapmayı önerip duruyorum?" diye mırıldandı kendi kendine asansörde altıncı katın düğmesine basarken.

Asansör kapıları açıldığında, müziğin üzerine konuşan tanıdık sesleri halihazırda duyabiliyordu. Asansörden dışarı adımladı ve asansörden çok uzak olmayan, bazı boş kolilerin önüne atıldığı sonuna kadar açık bir kapı gördü.

The City for US | JINKOOK (Çeviri)Where stories live. Discover now