3.1: Gerçekliğin Açılımı

327 36 76
                                    


Tetikleyici Uyarısı: Bölüm genel olarak biraz anksiyete etkisinde geçiyor, eğer rahatsız ediyorsa ### ile başlayan ve biten kısmı atlamanızı tavsiye ediyorum. Olay akışında kaçırdığınız bir şey olmayacaktır.

Seokjin, itiraf etmek istediğinden daha sık, o gün gerçekten geldiğinde karnının üstüne yuvarlanıp yüzünü yastığa gömerek çığlık atmaktan başka şansının kalmadığı planlara evet derken buluyordu kendini. Geçmişe özlemle, dansla, kahkahayla, yemekle ve içmekle dolu bir geceden sonra -ve tüm bunları sadece üç saatlik uykuyla yapmıştı- bangır bangır çalan alarmının sesine uyanmış ve hala Yoongi ile Taehyung'un ayarladığı düğün sonrası kahvaltısına davetli olduğunu hatırlamış ve bu onu tam da bu türden bir pişmanlıkla doldurmuştu.

Hoseok, tabii ki, çoktan uyanmıştı Seokjin kendinde bulduğu son enerjiyi başında suya ve daha fazla uykuya yalvaran keskin ağrıyı görmezden gelerek yastığına bağırmak için kullandığında.

"Katılıyorum," diye mırıldanmakla yetindi Hoseok Seokjin bağırmayı bitirdiğinde. Başını en yakın arkadaşına çevirdi kendi yatağının ucunda oturan, bacaklarını aralamış ve dirseklerini dizlerine yerleştirmişti bileğine bir saat takarken.

Siyah dar kotunun, gri kapüşonlu hırkasının ve mükemmel bir şekilde yana ayrılmış saçının içinde ona bakarken Seokjin Hoseok'un muhtemelen bütün geceyi anormal fiziksel aktivite ile dolu bir şekilde geçirdiğini tahmin edemezdi; dans pistine sanki Yoongi ve Taehyung'un kendi tarafından parayla tutulmuş gibi sahip olurcasına tüm gece dans etmek, Yoongi'nin sarhoş ergen enerjisi ile baş etmeye çalışmak için koşuşturmak ve Taehyung'un en yakın arkadaşını becermek gibi mesela.

Seokjin sızlandı ve daha az önce yüzünü gömüp çığlık attığı aynı yastığı alarak çaresizce yüzüne bastırdı. "Buna evet dediğimize inanamıyorum. Neden bir düğünden sonra kalkıp bruncha gidebileceğimizi düşündük ki? Bizden nefret ediyorum."

"Yani, sonuçta evet dedik," Hoseok iç geçirdi, saatini takma işini bitirmiş ve yastığı Seokjin'in yüzünden çekip almak için ayağa kalkmıştı. "o yüzden kalk da hazırlan. On dakika sonra onlarla barda buluşmamız gerek."

"On?" diye tekrar etti Seokjin o an mümkün olan en sızlanır ses tonu ile. "Sağdıçlarından biri son kırk sekiz saatte yaklaşık altı uyuduysa onun bruncha gelememesini anlamazlar mı?"

Hoseok dilini çıkarıp sonra da gülümsedi ve Seokjin'in valizine döndü. "Kıyafetlerini çıkarıyorum. Kalk yüzünü yıka yoksa beş dakika sonra buraya kafana su dökmek için döneceğim."

Seokjin Hoseok'un tamamen ciddi olmadığını bilseydi şansını denerdi. Sonsuzluk gibi gelen bir süre boyunca bütün uzuvlarını tek tek yataktan sürükleyerek çıkarıp onların doğru düzgün çalışması için onlara yalvardı bu brunchı kazasız belasız atlatabilmek ve Seul'daki evine tek parça halinde dönüp bu noktada sadece azalan değil tamamen biten sosyal bataryasını tekrar şarj edebilmek için

Hazırlanmak için ne kadar çok gönülsüzce zaman harcarsa Seokjin'in modu o kadar düşüyor ve başındaki ağrı alnında o kadar sert zonklayıp karışıma mide bulantısının da eklenmesine neden olarak en sonunda kusursuz bir akşamdan kalma hali yaratıyordu. Sosyalleşmek ve kendini korkunç hissederken bir insan olarak sunmak zorunda olmak onu o kadar yoğun bir korkuyla dolduruyordu ki, bu etkinliğe katılma konusundaki isteksizliği mantıklı bir yorgunluktan dolu dolu bir anksiyeteye dönüşüyordu ve en sonunda arkadaşlarına hali hazırda sert çıkacak noktaya gelene kadar onlarla bu konuda iletişim kurmakta pek başarılı olmadığı bir şeydi.

O yüzden Hoseok koluna girip onu odadan dışarı yönlendirdiğinde kolunu içinden geldiği gibi sertçe kendine çekmekten geri durdu ve nasıl doğru düzgün nefes alınması gerektiğini hatırlamaya çalıştı. Sadece bir ya da iki saat, dedi kendine, sonra ev.

The City for US | JINKOOK (Çeviri)Where stories live. Discover now