Bölüm 8

347 68 72
                                    

   Merhabalar
             Ben Sare Öztürk...İstanbulda doğup büyümüş 29 yaşında genç bir kadınım.Gerçekten 29 yaşındayım valla ya.Doruk 29 diye bir yaşın olmadığını söylüyor ama var.Ona göre insanlar 30 dememek için 29 diyormuş.Anneme göre de 28im niye soranlara 29 diyormuşum.Kısmetim kapanırmış.Bir seneyle kapanacak kısmetin kapanası vardır bence ellemeyelim kapansın diyorum ama o bu durumu pek hoş karşılamıyor.Terlikle falan işte canım anlayın.

           Terlik Reis...Annem ,Selma hanım emekli sınıf öğretmeni alımlı çalımlı,az biraz balık etli yeşil gözlü beyaz tenli tam bir Giritli hatın.Manitası,Babam Alparslan Bey emekli binbaşı boylu poslu anneme ve bana göre daha esmer Malatyalı yürüyen disiplin kurulu .Kardeşim Doruk babamın kopyası fiziki özelliklere sahip ancak huy ve davranış bakımından tam tersi kaypak ,cıvık ,pislik serserinin teki.İstanbul Teknikte Mimarlık 4.sınıf öğrencisi.Benim gibi aptallık yapmadı gerçekten çok istediği bir bölümü yazdı ve onu bitirmek üzere .Her ne kadar her fırsatta okulu assa da mimar olma fikrinin onu fazlasıyla mutlu ettiğinin farkındayım.Eğitim hayatında beni örnek almış söylediğine göre.Neden ? Çünkü ben tüm öğrenim hayatım boyunca inegin tekiydim.Öyle olunca ilkokulda bursluluk kazanırsın, sonra fen lisesi falan derken.O kapasitede olan bir çocuktan sadece Tıp Fakültesi okuması beklenir değil mi?Ben ne yaptım beklenenden uzaklaşamadım ve tıp yazdım.En büyük hayalin miydi desen değil.Ama ben dahil kimsenin de umrunda değildi hayallerim zaten.O zamanlar test çözmekten hayal kurmaya pek sıra gelmemişti açıkçası.Önce bir tıp kazanayım da sonra kurarım hayaller falan diye düşünüyordum herhalde.Ailemin üzerimdeki akademik baskısını o kadar kuvvetli hissederdim ki başka bir bölüm ihtimalini düşünmezdim sanırım.Her neyse sonunda Çapa Tıp geldi.Madem geldi okuyalım dedim okudum bitti.Uzmanlık için sınava gir dediler.Bir yandan Tus'a hazırlanırken bir yandan da devletin görevlendirdiği bir hastanede acilde pratisyen hekim olarak çalıştım bir süre...Bol nöbetli ağlamalı gülmeli günlerdi .Taa ki bir nöbet gecemde gerçekleşen o olaya kadar.

O gece....Gece yarısından sonra bir aile apar topar annelerini getirdi acile.Kadın sinir krizi geçiriyordu.Titriyor, ne söylediği anlaşılmıyor , ağlamaktan nefes alamıyordu.Tansiyonu ve nabzı yüksek olduğundan sakinleştirici verip bir süre müşahede altında tuttuk.Kadıncağızın çocukları tarafından bilinen bir rahatsızlığı yoktu.Aile içindeki yaşadıkları gerginlik 65 yaşındaki kadının sinirlerini hoplatmıştır dedik ve birkaç saat sonra acilde yanımızda olan çocuklarının da okeyini alarak eve gönderdik.Yğun geçen o gecenin ardından sabah mesai saatimin bitimine doğru acilin önü bir anda curcunaya döndü.Önlüğümü çıkarmış mesai teslimi yapmak üzere olduğum halde yardım etmek üzere diğer doktor arkadaşımla beraber girişe doğru koşmaya başladık ancak var olan kargaşanın bir anda bana yöneldiğini fark ettiğimizden adımlarımız hızla adeta bulunduğumuz yere çakılmışız gibi durdu.Karşımdaki üç dört insan azmanı herifin ellerini kolla sallayarak küfürlerle bana doğru koşmalarıyla güvenlik görevlisi arkadaşlar benim bulunduğum şoku anlayarak aramıza barikat kurdular.O esnada duyduğum cümlelerden -küfürsüz olanlar tabi- annelerinin eve gittikten bir saat sonra kalp krizi geçirdiklerini.Yakınlardaki başka bir hastaneye nakledilmiş ve sabaha karşı vefat etmişti. Bu sığırlar da anneleri morga yeni alınmışken hırslarını almak için biraz önce annelerinin eve gitmesine karar veren doktora saldırmaya gelmişlerdi.Ne büyük evlatlık ama...Tabii ben bunu böyle üzerinden zaman geçtiği için bu kadar soğuk kanlı anlatabiliyorum.O gün ve devamında geçen aylarda kendi kendimi yediğim ölü gibi yaşadığım bir süreç geçirdim.Hastanedeki çıkan olay kamu davasına döndü. Aileden ve komşulardan şahitlerin de olduğu mahkemede çocuklarının miras sebebiyle annelerinin üzerine gittikleri ve yüksek tansiyonu olan kadıncağızın sabaha karşı tekrar edilen tartışmada dayanamayıp kalp krizi geçirdiği anlaşıldı.Bilirkişi raporunda benim ve o gece orada olan sağlık personelinin hatalı bir karar vermediği,prosedürün uygulandığı da yazıyordu.Tüm bunlara rağmen ben yaşadığım o şoku atlatamadım.Her gün biraz daha soğudum mesleğimden hazırlandığım uzmanlık sınavını bıraktım.Birkaç hafta sonra da istifa ettim.

Süreçte ve davada yakından takipte olan ailem her ne kadar beni hep destekliyor olsa da mesleği bırakmamı kaldıramadılar.Özellikle de babam...Hani şu bana 'işe yaramaz'dediği kavgamız varya bir sebebi bu işte.Tek sebebi değil ama..Ben sonrasında arkadaşının yanında soktuğu işten de istifa ettim.Sonra bir de babamın kuzeni var Hasan Amca onun oğlunun asistana ihtiyacı vardı onun yanına iş görüşmesine gittiğim gün restoranda olay çıkarınca...Konu oralara kadar geldi.Ama yine benim suçum yok.Çocuk tam bir yavşakspordu..İş görüşmesine mi gittim beyefendiye flört seçmelerine mi belli değil.Baktı benden ona bir ışık yok bu sefer benim doktorluktan istifa işlerine sarmaya başladı.Orada da ben biraz asabileşmiş olabilirim.Elimdeki içeceği yüzüne dökecek kadar çok değil..Hem sıcak bile değildi.Soda içiyordum sadece ya.Onun gibi gündüz gündüz şaraba abanmamıştım daha.Sodanın lekesi bile olmaz hem..İtalyan marka takım elbisesine zeval gelecek diye ödü kopmuştu zargana kılıklı götün...Pehhh çok da umrumdaydı..

Ah ahh bak anlatırken tekrar yaşadım ne çok çekmişim ben.Ha bir de son çalıştığım şirketle yolları ayırmamız meselesi var..Onu zaten biliyorsunuz anacım...

Annem benim bu dik başlı, atarlı hallerimi dedeme çok benzetirmiş.Ben dedemi hiç görmedim ama anneannemi küçüklükten az biraz hatırlarım..Hep bi dolu dolu bakan yeşil gözlerini özellikle.Bir gün aşırıııııı güzelliğimi aldığım anneannem Sara Hanım ve aykırı kişiliğimizi çok benzettikleri dedem Sırık Adil Bey'den bahsedeyim..Olur mu??

Kontrol edemeden yüklüyorum.İnşallah çok falsosu yoktur.Herkeslere şimdiden teşekkürler ❤️

GİRİTLİ (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang