Bölüm 11

288 62 43
                                    

1930/Cunda

        Yılların birikmişi var üzerimde ...Sanki yaşım altmış olmuş..Son yedi yılda başıma gelenleri ben değil de başkası yaşamış gibi.Oturmuşuz sahilde o anlatmış ben dinlemişim ancak konuşmadan teselli etmeye çalışmışım gibi...Sonra o kalkmış gitmiş ben anlattığı her şeyi zihnimden o an silmişim gibi...Allah korusun olur da rüyalarıma girer diye korkarmışım gibi..Oysa hepsi benimdi ve hiçbiri rüya değildi...

            Yaşadığım onca acı onca hayal kırıklığından sonra daha ne olabilir ne kadar üzülebilirim derken bugünün hayatımın en zor günü olacağını tahmin edemedim .Yaşa ki göresin derler ya hani..Yaşadım gördüm...Kör olmayı diledim...

            Bundan yaklaşık yedi yıl önce biz hala mutlu sayılabilecek bir aile iken...Benim gözlerimin ışığı henüz sönmemiş ve kalbim nişanlımın aşkı ile atarken...Kendi vatanımızda doğduğumuz topraklarda...Ben ve Bekir ailelerimizin onayıyla nişanlanmış ancak evlilik hazırlıklarımıza bile henüz başlayamamışken topraklarımız yine karışmaya başladı.Bu sefer yıllardır süren savaşın sonucu olarak oturulan masadan mübadele kararının çıktığını öğrendik...Herkes bilmediğinin cahili derler ya hani biz Giritliler de o zamanlar mübadelenin ne olduğunuz bilemedik...Cahildik...Öğrettiler...

              Yaz sonu kulağımıza çalınan bu haberler sonbaharda iyice ayyuka çıkıp iyiden iyiye huzurumuzu kaçırmaya başladı.Babamın bu durumla alakalı planları bambaşkayken nişanlım Bekir her zamanki gibi daha sakin ancak temkinliydi...Babamın planlarını ona anlattığım kağıt eline geçtiğinde yazdığı cevaba bakılırsa baya öfkelenmişti yine de babamı benden daha iyi tanıyor olacakki bana göre çok daha az şaşırmıştı olanlara.Sonrasında buluşabildiğimiz nadir anlarda söylediği her şey de doğru çıktı.Babam planladığı gibi bizleri de alıp Avrupaya kaçamadı.Ancak eniştem ve ablamın çocuklarını alıp gitmesine müsaade etti.Zaten etmeseydi de eniştem babamı dinleyecek gibi görünmüyordu.Telaşlıydı, korkuyordu...Konak yaklaşık iki ay sonra anlaştığı fiyatın çok çok altına eski komşumuz olan Rum bir aileye satıldı.

              Aralık ayında mübadeleyle alakalı her şey daha da netleşip isimlerimiz listeler halinde devlet dairelerine asıldı.Artık şehirde kadın erkek çoluk çocuk herkesin dilinde bu göç vardı.Günler sonra babamın eve getirdiği izin belgeleriyle ne zaman hangi gemiyle yola çıkacağımız da netleşmiş oldu.

               Göçten birkaç gün önce babamın 'hadi son hazırlıklarınızı tamamlayın birkaç güne geliyormuş gemi' diyerek yanımıza alabildiğimiz eşyalarımızla bindirildiğimiz sandallarla açıkta bekleyen büyük gemiye bindirildik.Hava soğuk ,gemi kalabalık kalın muşambalarla kapatılmış bir alandayız gündüz hafif loş gece zifiri karanlık...Bir yanımda ailem diğer yanımda Bekir ve annesi Fatma Ana..Güvertenin ucuna doğru Bekir'in arkadaşlarım dediği delikanlılar..Komşularımız...Tanıdık tanımadık bir dünya insan...

              Karanlık çökünce Bekir'in elini hissediyorum elimin üzerinde .Avucumun içine alıyor yumruk yaptığım ellerimi.Akan göz yaşlarımı siliyor annemle babamın görmez tarafından...Olsun diyor üzülme ,bizi zaten rahat bırakmazdı yunan bundan sonra.Mağlubiyetinin acısını bizden çıkarırdı..Artık yeni vatanımız Anadolu...Kendi din kardeşlerimiz soydaşlarımızla yaşayacağız daha güzeli var mı?Hem gittiğimiz yerlerde bize topraklar bazılarımıza dükkanlar vereceklermiş.Evimiz de olacak.Vardır bir hayır üzülme gülüm...diye diye teselli etti beni yol boyu...Sonra bir hastalık patladı gemide...Özellikle yaşlılar ile çocuklar öksürük krizleriyle bir bir kapıldılar o salgına..Bünyesi güçsüz olanlardan vefat edenler oldu...Bazı aileler gizlediler ölülerini denizin ortasında tek sonun suyun dibi olduklarını bildiklerinden ...Ne yapsınlar kim ister sevdiğini sulara bırakmayı...Başka çare yok dedi görevliler bir süre sonra hepimize bulaşırmış bu hastalık feryatlar içinde kopardılar ailelerinden ölüleri sonrası sadece suya düşme ssesi...Öyle zamanlarda daha çok korktum yaşayacaklarımdan...Ya bize de olursa diye geceleri gözüme uyku girmez oldu...Güzel şeyler de yaşanmadı mı? Yaşandı tabii..Hamile kadınlardan biri gemide doğurdu.Hemen tecrübeli kadınlar çevrelediler etrafını bir zaman sonra sesi duyuldu bebeğin..O gece tüm güverte Girit türküleriyle şenlendi...Hüzün içimizi yaksa da neşe bizi tamamen terketmedi..Ne kadar sürdü bilmiyorum bu yolculuk ancak soğuk havaya inat güneşli bir sabahta yanaştı gemi bir şehrin limanına.İzmirmiş adı...Bizim Hanya'yı andırır.Ama çok daha güzeli...Uzaktan öyle görünür en azından...Mustafa Kemal Paşa kurtardı bu şehri askerleriyle dedi Bekir...Benim hayran hayran güverteden seyrettiğimi görünce.Buradan dökmüş denize düşmanı...Nasıl kaçacağını bilememiş yunan..Atmış kendini denize.KeşkeGirit'i de kurtarsaydın paşam dedim içimden ..Ah Keşke...

                Gemi limana yanaştıktan sonra babamın ardından elimizde kağıtlar ve eşyalarla limanda memurların olduğu alana geçtik.Ortalık mahşer yeri gibi kalabalık..Türkçemiz buradaki insanlar kadar güzel ve anlaşılır değil..İçimi bir korku sardı uzun saatler bekledik sıramızı evraklarını halledenler önlerinde görevlilerle çeşitli boş olan taş evlere götürülüyordu.Limanda doktor kontrolünden geçip bir süre beklememiz gerekiyormuş.Karantinaymış adı...Bunu da Bekir'den öğrendim..Bekirle limandaki son konuşmamız o oldu.Sonrasında sıramız geldi babam bir şeylere imzalar attı ve biz oradan ayrıldık.Ayrılmadan önce Bekir ve annesi ,bazı komşularımız hala orada bekliyordu.Ben de birazdan oradayım gülüm merak etme.Nakliye işleri uzun sürebiliyormuş olur da birkaç gün gecikirse korkma zaten aynı yerlere yerleştirirler bizi...Hemşehriyiz nasıl olsa seninle dedi ve göz kırptı..Her şeyi bilen sevgilim bu sefer yanıldı..O bizim birbirimizi son görüşümüz oldu..Limanda ,birkaç saat sonra yanımda olacağını söylediği gün...Sondu...

              Tüm bunlardan 7 yıl sonra üç yıldır kocam olan Adil'den ilk çocuğuma hamile olduğumu öğrendiğim gün sağlık ocağından çıkarken karşıma çıkmasa öyle biri hiç olmadı zanneder kendimi de buna ikna etmeye devam ederdim...Ama vardı şimdi karşımda o dolu gözlerini benim yeşil gözlerime kilitlemişken...Adımı dudaklarından bunca yıl sonra inilti gibi duymasaydım da..Parmağımda onun taktığından farklı bir yüzük evli bir kadınken bile ...Hep var olduğuna onu sadece kendime ,yüreğimin en görünmezinde sakladığıma nasıl inanmam?

Hikayemizin Girit kısmını ufak ufak toparlıyoruz efenim..Umarım kafanızdaki sorulara biraz da olsa yanıt bulabilmişsinizdir?

Ya da yerine yeni sorular mı ???

GİRİTLİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin