#21#

4.1K 360 273
                                    

"Bakın General, bunu hakkıyla yapacak yüzlerce başarılı asker varken ben olmaz. Beni anlıyorsunuz değil mi? Benim yetkilerimi aşar bu durum."

Evet, ben ve yetkilerim.

Tuğgeneral"Senden bu yönetim isteğinde bulunanda, yetkiyi veren de benim. Kimse sana bir şey diyemez."

Kraliçeye laf edebilecek biri mi? Hiç sanmıyorum.

"Üzgünüm general ancak ben bunu kabul edemem."

Derin bir nefes aldım. Yüzüstü bırakmışım gibi hissediyorum nedense.

"Eğer sizde kabul ederseniz benden kısa bir süre haber bekleyin general. Ben uygun bir asker bulup konumunuza göndereceğim."

Tuğgeneral"Kabul ediyorum."

"Anlaşıldı general, Allah'a emânet olun."

Tuğgeneral"Sizde Allah'a emânet olun Kraliçe."

Aramayı sonlandırıp Şırnak sınır karargâhının bağlı olduğu Tuğgeneral'in, komuta etmemi istediği planı incelemeye devam ettim. Aslında olay basitti, sadece katılım çoktu.

Yani şöyle, yüzlerce başarılı askerin katılacağı dev bir terör operasyonu planlanıyordu. Tek operasyon olmasına karşın yüzlerce asker tek bir noktada olmayacaktı. Kuzey Irak ve Suriye'de eş zamanlı operasyonlar yapılacaktı.

Mevzu buydu kısacası.

Kartal'ın mekânındayken gelen aramadan sonra merkeze gelmiş, birkaç sorunu hâllettikten sonra çatıya çıkmıştım. Şuanda ise yapmaya ara verdiğim siteleri yapıyordum. Daha doğrusu Tuğgeneral arayana kadar yapıyordum.

Yaklaşık 4, 4 buçuk saattir çatıdaydım ve 50'den fazla siteyi hâlletmiştim. Bitirir bitirmez anlık teslim ederek de bir kısmından kurtulmuştum diyebilirim.

Tekrar bilgisayarıma dönüp son dokunuşları yaparak siteyi tamamladım. Arjantinli müşteriye gönderdiğimde birkaç dakika sonra bankadan bildirim gelmişti.

"Hesabınıza 20.000$ havâle edilmiştir*."

(*Bir hesaptan başka bir hesaba aktarılan paraya denir.)

General'in isteği üzerine bahsi geçen bölgeyi de araştırmıştım. Ve dedikleri gibiydi. Kendilerini kurulan ilk şehrin şanslı ev sahipleri olarak görüyorlardı.

Kimse kusura bakmasın da, benim gözümde itin yarvusu da ittir.

Bu günlük bu kadar yeterli diye düşünerek düzeneğimi topladım. Belim felfecir bir şekilde isyan bayrağını çekmişti resmen. Çantamdan küçük bez çantamı çıkarıp içindeki ıvır zıvırlardan yedim biraz.

Sonunda her şeyimi toplayıp yüzüme maskeyi geçirdim. Daha önce merkezden ayrılırken kamuflajları teslim etmiştim. General bir süre misafirleri olacağım için geldiğim zamanlarda giyebileceğimi söylemişti. İçim rahattı.

Kamuflajın çantasına çantamı yerleştirip çatıdan binaya geçtim. Yemekhâne katına geldiğimde yarbay seslendi. Döndüğümde oturdukları masaya davet etmişti. Kabul edip yandan sandalye çekerken kısaca masaya göz gezdirdim. Yarbay, 2 yüzbaşı, 1 üsteğmen ve 1 teğmen vardı.

Teğmen"Hoşgeldiniz Kraliçe."

Konuşmayacağım için gözlerimi kapatıp başımı salladım. Anladınız siz.

Yüzbaşı"Komutanım bu elemanları ne zaman def edeceğiz?"

Yarbayla göz göze geldiğimizde

Siberin Kraliçesi  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin