9. Bölüm

3.4K 425 141
                                    

                     Medya

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Medya

Harun Kolçak~Gitme Seviyorum

&&&
O gün, Naz heykel çalışması için müdavimi olduğu Maslaktaki sanat atölyesine gidecekti. Bana da gelmem için çok ısrar etmiş, ben de Tarık Hoca'dan sonra uğrayacağıma söz vermiştim. İkindi olmak üzereydi, kuru bir soğuk insanın yüzüne sertçe vuruyordu. Montumun yakalarını yukarı kaldırıp okulun çıkış kapısına doğru yöneldim, aynı anda cebimdeki telefon mesaj geldiğini belirtircesine bir sesle titreşti. Keyifsizce telefonu çıkarıp baktım, Naz'dı; "Nerede kaldın aşkım?" diyordu. Bir an kararsız kaldıktan sonra hızlıca yazdım. "Yeni çıktım, geliyorum bebeğim."

Yaklaşık yirmi dakika sonra, bahsettiği sanat atölyesinin yer aldığı, daha çok iş ofislerinin bulunduğu devasa plazaya gelmiştim. Büyük camlı, döner kapıdan girip güvenlikten geçtikten sonra asansörlere doğru ilerledim. Daha öncesinde, Naz'dan kaçıncı katta olduğunu öğrendiğim için rahatça hareket ediyordum. Fazla bekletmeden gelen asansöre binip gideceğim katın düğmesine basarken aklım hala Tarık beyin söylediklerindeydi. Rıza Dinçer'in, önüne çıkan engeli ne olursa olsun yok edeceği söylemi, neresinden bakılırsa bakılsın ütopik geliyordu. "Ne yapacak yani, beni öldürecek mi?" diyerek kendi kendime söylenirken asansör sallanarak durdu, kapıları açıldı.

İndiğim katta şöyle bir çevreme bakındıktan sonra Naz'ın bahsettiği atölyenin adını görerek sağ tarafa yöneldim, camlı kapı benim gelişimle otomatikman açılmıştı. Giriş kocaman bir resim atölyesi şeklindeydi, birbirinden değişik tablolar duvarları süslüyor, birçok şövalenin üzerindeki tuvallere örtüler atılmış, bir korkuluk gibi geleni karşılarcasına sessizce yerlerinde bekliyordu. Ortalıkta kimse görünmüyordu, tereddütle ileri doğru yürürken alıcı gözlerle etrafımı süzüyordum. Heykellerle süslenmiş dar bir holden geçerken adımlarım yavaşlamıştı. Acaba, burada sergilenen eserler arasında benim nazlı kızımın da bir yapıtı var mıydı? Her birine birkaç saliselik bakış attıktan sonra yürümeye devam ettim; nihayetinde iki atölyenin olduğu bir alana ulaştığımda kapısı açık olana yöneldim. Doğru tercihte bulunmuştum. Ortadaki kocaman dikdörtgen şeklindeki ahşap masanın ucunda benim prensesim duruyordu. Saçları yukarıdan bir bantla toplanmış, üzerinde yeşil bir önlük, tüm dikkatini ellerinin arasındaki kile vermiş bir şekilde çalışıyordu. Şu haliyle nasıl sevimli, nasıl da hoştu Ya Rabbi! İnsan, en önemli uzvu, kalbi olmadan yaşayabilir miydi? Ben, onsuz olabilir miydim? Benim kapı eşiğinde belirmemle o da kafasını kaldırmış, yüzündeki ciddi ifade anında dağılırken kocaman bir gülümseme yüzünde bahar çiçekleri gibi açmıştı. O, her şeyin anlamıydı benim için.

"Yakışıklım," derken neredeyse koşar adım bana doğru gelmiş ve bir çocuk sevinciyle boynuma atılmıştı. Kollarımın arasındaki varlığı, neredeyse her şeyin anlamı haline gelmişken onu sevmekten başka ne yapabilirdim ki?

BEGONVİL ÇIKMAZI (Mahalle Hikâyesi)Where stories live. Discover now