16. Bölüm

4K 444 253
                                    

MedyaLara Fabian~Je t'aime

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya
Lara Fabian~Je t'aime

                           &&&

Hayat, gerçekten iyi bir öğretmendi. Bunu söyleyince aklıma Tarık Hoca gelmişti. O, dünya yüzündeki nadir iyi insanlardandı ve benim bugünlerimde çok emeği vardı. Her zaman kendisini iyi bir şekilde andığım ender kişilerdendi. Okula devamımı teşvik eden, en ümitsiz zamanlarımda bana destek olan ve güç veren Tarık Beydi. İlk sene, son sınavlara giremediğim için bütün derslerden kalmıştım malum. Yaman'dan aldığım darbe, babam sandığım adamın öldürülüşü ve tüm malvarlığımızın elimizden alınarak beş parasız ortada kalışım... Doğal olarak, yaşadığım kabusa benzer olaylardan dolayı serseme dönmüştüm ve ne yapacağımı bilemiyordum. İşin avunulacak tarafı, başkalarına muhtaç duruma düşmememdi, bu da babaannem sayesindeydi. Bizim gestaponun Erenköy'de kirada olan evi ve emekli maaşı sayesinde başkalarına avuç açmaktan kurtulmuştuk. En azından başımızı sokacak bir çatımız vardı ve açıkta kalmamıştık. Begonvil Sitesindeki villadan sonra Erenköy'deki iki oda bir salon eve geçişimizi nasıl anlatsam bilemedim. Zira, ben Begonvil'deki evi bile ilk aşamada beğenmemiş, hatta Yaman'a bununla ilgili bir ton laf etmiştim. Onun bana söylediği çoğu şeyin anlamını, zaman içinde öğrendim. Evet, hiçbir şey göründüğü gibi değildi ve mahrumiyet çok farklı bir olaydı.

Okuluma Naz olarak değil, Nazlı olarak döndüğümde, eski arkadaş grubumdakilerin insan değil birer sırtlan olduğunu görmek beni şaşırtmadı. Gerçi, bunu o zaman da biliyordum ve onlara ısınamama nedenim de buydu. Kaya, ilk başta mesafeli durmuş, daha sonra baba parasının verdiği bir güvenle bana asılmaya başlamıştı. Kendince, bu sefer eli daha güçlüydü. İnsanların, her şeyi maddiyatla ölçmesini hiçbir zaman anlamamışımdır. Varlıklı Rıza Dinçer'in kızıyken de kimseyi maddiyatına göre sınıflandırmamıştım ki ben. Şımarık ve bencil, günü yaşayan bir zavallı olmam haricinde, ne kimsenin yokluğuyla ne de sahip olamadıklarıyla dalga geçmiştim. Özünde kötü olan bir insan değildim ben. Kaya ve o serseri arkadaşları, tabii bunların içinde Gülin de vardı, bir süre benimle uğraştıktan sonra vazgeçmişlerdi. Ne onların alayları, ne de beni rezil etmeye çalışmalarını umursamıştım, daha doğrusu öyle görünmüştüm. Öyle bir zırh giyinmiştim ki, onu benden başkası delemezdi artık. İnsanlardan nefret etme aşamasına gelmiştim neredeyse, onlara güvenmiyordum.

Okulda ilk yılım dersler açısından kolay, diğer bakımlardan zor olmuştu. Bahsettiğim gibi, her fırsatta beni acıtmaya çalışan insanlarla mücadele halindeydim. Diğer taraftan, babaannemin emekli maaşı geçinmemiz için yeterli değildi ve okul sonrasında çalışmam gerekiyordu. Sağ olsun, bu noktada da Tarık Hoca imdadıma yetişmiş ve bana eski öğrencilerinden birinin ofisinde iş sağlamıştı. Okul çıkışı ve hafta sonları orada çalışıyordum artık. Çok yoruluyordum doğru, ama başka alternatifim var mıydı? Bazen ders çalışırken masada uyuyakaldığım oluyordu ve babaannemin zorlamasıyla yatağa geçiyordum. Allah'tan kendime ait bir odam vardı. Arabam yoktu, hesapsız harcadığım kredi kartlarım, marka giysilerim, ayakkabılarım... Onların büyük çoğunluğunu, Erenköy'deki eve eşya alabilmek için satmıştım. İnsanoğlu her türlü şarta uyum sağlayabiliyordu; bunun en iyi örneği bendim.

BEGONVİL ÇIKMAZI (Mahalle Hikâyesi)Where stories live. Discover now