II🌼

2.5K 322 121
                                    

Papatyalarıma iyi okumalar;)











Büyük bir saray. Herkes yanı başındaki adamın önünde saygıyla eğilip 'Majesteleri' diye hitap ediyor. Jimin Jungkook'un Kral olduğunu daha şimdi anlıyordu. Verdiği onca sözlerin temennisi gücüne dayanıyor olmalıydı.

"Bana Kral olduğunuzu söylemediniz. Size sürekli isminizle hitap ettim"

Saray kapısına adımlarken başını eğmiş, yavaşça söylemişti. Jungkook durduğunda bir adım gerisinde anında ona eşlik etmişti. Kral onu çenesinden kavrayıp başını kaldırdığında ateş saçan gözleriyle Omega'ya söylenmişti.

"Bir daha asla insan içinde başını eğmeyeceksin. Benim karşımda bile. Omega'm her vakit başını dik tutacak. Anlaştık mı?"

Omega bunu beklemiyordu. Kimse Majestelerinin gözüne bile bakamazdı. Kellesinden olurdu. Ona büyümüş gözleriyle bakarken Jungkook "Bana ismimle hitap etmeni istiyorum" diye şefkatli sesiyle eklemişti. Jimin ise sadece başıyla onaylamıştı.

Ona uzatılan avuca parmaklarını doladığında içinde oluşan duygular nefes almasını zorlaştırmıştı. Oldukça korkuyor, heyecanlanıyor, endişe ediyordu. Bundan sonraki hayatı nasıl olacaktı aklında zerre fikir yoktu. Tek rahat olduğu konu anneannesi ve Alexander'in sonsuza kadar rahat yaşayacak olmasıydı.

"Sarayımıza hoş geldin güzel Papatya"

İhtişamlı saray kapısından geçtiklerinde Omega büyülenmiş şekilde etrafına bakmaya başladı. 20 yıllık yaşamında gördüğü tek şeyler odundan elde edilen şeylerdi. Her taraf parlıyordu, camlarda bile özel işlemeler vardı.

Şatafatlı bir saray girişiydi. Duvarlarda Kral olduğu belli olan kişiler, özel tablolar, her bir köşeye konan vazolar, canlılığı insanı ağlatacak kadar güzel olan çiçekler vardı.

Omega ilk onun hitabına kızarmış, "Teşekkür ederim Jeonggukie" diye çok geçmeden yanıtladığında Alfa içten gülümsemişti.

Bakışlarını kaçırdığında gözleri gördüğü şeyle büyümüştü. Sarayın yüksek giriş tavanı altından yapıldığı belli olan yıldızlarla süslenmişti. Tavanın tam orta yerinde Güneş ve Ay sembolü parlarken dudaklarından kaçan şaşkın nidalara engel olamamıştı.

"İnanamıyorum, bu nasıl..."

Aralanmış dudaklarıyla Alfa'ya baktığında Jungkook kalbindeki sızısıyla kaldı. Öylesine güzeldi ki, sarışın oğlan. Omega'sının tek saç teli için bu sarayı yakabilirdi.

"Jeon Krallığı, bu saray inşa edildiğinden bu yana buradalar. Giriş her türlü restore edilse bile onlara asla dokunulmadı. Atalarımız büyücülerden Krallığı soruşturduğunda 'Gün gelecek çok nadir bulunan ruh eşleri Jeon Krallığını yönetecek. Yüz yılda bir doğulan ruh eşleriyle krallık adeta kutsanacak. Öyle bir parlayacak ki, onların Güneş ve Ay'dan geldiği düşünülecek. Ve esasında Alfa Güneş, Omega Ay sembolüyle doğulacak. Saray Güneş kadar sıcak olacak, Ay gibi güzelleşecek. Tüm zamanın yükseliş dönemine girecek. Krallık döneminin en sevilecek çifti olacak' denmiş. Bunu duyduğunda sevinen Kral iki sembolü astırmış buraya"

Omega'nın narin bileğini kavrayıp izi okşadığında Jimin merak ve endişeli sesine engel olmadan anında "Bizden mi bahsediyor?" diye sormuştu.

Jungkook hafif kırgınlıkla tebessüm etmişti. Omega'yı istemediği müddetçe böyle şeye mahkum kılmayacaktı. Zaten sesindeki korku düşüncesindeki doğruluğu kanıtlıyordu kanısınca.

Kendini biliyordu Alfa. Bu güzelliğin onu inciteceğini daha korku dolu harelerden anlamıştı. Lakin buna bile tebessüm sundu. Omega'dan gelecek acıya da razıydı. Önemli değildi canının kıymeti.

Noemí JikookWhere stories live. Discover now