V🌼

1.8K 244 182
                                    

Sınır: 100 vote, 100 yorum
(Bölüm başına 500 okunma var)

İyi okumalar güzel papatyalarım;)
























"Ne yaptığını zannediyorsun anne?"

"Ne yapıyormuşum?"

Derince nefes aldı Jungkook. Kendini sakin tutmaya özen gösteriyordu. Bilakis öfkelenirse karşısındaki kişinin annesi olmasını umursamadan kalbini kırardı. Çünkü annesinin onu düşündüğü yoktu ve bu yüzden sabrının sınırlarındaydı.

Kral tahtına adımlayıp oturduğunda yorgun bakışlarıyla güzel kadına baktı, ardından "Evli olmama, Omega'mı bulmama rağmen saraya gözdeler getirtmişsin" dediğinde burnundan soludu Ana Kraliçe.

"Taehyung denen çocuk mu hemen yetiştirdi?"

Elleri tahtın kenarlarına konmuş bulunduğu yeri sıktığında atik hamleyle  ayağa kalkmış annesine hırsla adımladığında öfkeyle "Kaç kez dedim Taehyung'u diline dolama?! Tek bir laf etmemen gerektiğini aklına kazıyamadın mı hâlâ?!" diye bağırdı.

Gözlerindeki kıvılcım kadını titretirken ellerini önünde birleştirdi. Dik durmaya özen gösterdi. Kendinin haklı olduğunu kanıtlamak için buna ihtiyacı vardı.

"Bir bildiğim var ki, sana en güzel gözdeleri buluyorum"

Kekelememek için verdiği çaba Kralı güldürürken kaşınım tekini kaldırıp alayla "Eğer Taehyung onları reddediyor, gerek olmadığını söylüyor, evlerine gönderiyorsa bir bildiği vardır" demişti. Beyaz tenli kadın sertçe yutkunduğunda pes etmemeye yeminli gibi yine konuştu.

"Köylü Omega'dan sana yar olmaz Jungkook. Bu yaşında nasıl davranacağını bilmeyen, başındaki tacın önemi kavramayıp kelebeklerin arkasından koşan çocuktan başka bir şey değil. Peşinde de ona sevdalı olduğu her hâlinden belli Alfa'yla"

Şimdi yutkunmak sırası Jungkook'taydı. Çatılmış kaşlarıyla annesine bakarken kadın onu kolundan sürükleyerek pencere önüne getirmiş "Bak! Parmağında babanın hediyesi, başında tacı, üzerinde en pahalı kumaştan takım. Azat ettiğin ruhu ve bedeni. Ama ona sevdalı erkekle eğleniyor" diyerek gülüşen ikiliyi göstermişti.

Gözlerinde yaramaz parıltılar vardı. Şeytan doğru yolda olduğuna dair kulağına fısıldıyor. Fakat melek kılını kıpırdatmadan 'Yazık' diye mırıldanıyor.

"Yeter!"

Elini kadının tutuşundan kurtaran siyah saçlı sinirle bağırdığında boş odada yankılanan sesiyle titremişti. Dehşetle oğluna bakarken üstüne yürüyen Jungkook ile geri adım atmaya başlamıştı.

"Parmağında babamın hediyesi var! Çünkü benim eşim! Başında tacı var! Çünkü benim Kralım! Üzerinde en pahalı kumaştan takım elbise var! Çünkü benim Omega'm! Azat ettiğim ruhu ve bedeni! Çünkü benim ruhum ve bedenim! Benim!"

İşaret parmağıyla kendi göğsünün ortasına sertçe baskı yapıp "Ne yaptığı, kimle konuştuğu yalnız beni ilgilendirir! Beni! Onu sorgulama hakkın yok! Eleştirme hakkın yok! Karışma hakkın yok Jeon Chin-Sun! Bunu aklına kazı!" diye devam ettiğinde sinirden esen çenesiyle derin soluk verdi.

"Şimdi odana çekil Kraliçe!"

Kadın dolan gözleriyle oğluna baktığında o parıltılar hiç işe yaramadı. Yıllardır her canı yandığında parlayan gözlerine bakmamıştı annesi. Acıyan vücudunu sarmalamamıştı.

Vermediği şefkati bekleyemezdi. Zamanında öğretseydi en güzel şekilde o duygunun güzelliğiyle kutsanırdı.

"Emredersiniz Kralım" diye mırıldanan kadın saygıyla eğilip kapıya yöneldi. İhtişamlı kapı açıldığında gördüğü yeşil gözler öfkeyle solumasına sebep olurken Taehyung onu aldırmadan Kralın yanına adımlamıştı. Chin-Sun nihayet gittiğinde kapı kapanmış, ikili yalnız bırakılmıştı.

Noemí JikookWhere stories live. Discover now