VI🌼

1.5K 217 148
                                    

Sınır: 100 vote

















"Kes sesini Jimin! Marifetmiş gibi bir de gelip anlatıyorsun!"

Omega gözlerini büyütmüş anneannesine bakarken eliyle ağzını kapamıştı. Bunu duymayı beklemiyordu. Ahnjong ise aksine öfkelenmişti torununa. Onu böyle yetiştirmemişti. Sarı saçlı Omega'sı bencil olamazdı.

Jimin şaşkınca "Ne?! Sanırım beni dinlemiyorsun anneanne! O en başından hiçbir şeye karışmayacağının sözünü verdi. Sadece yanı başında olacaktım ve karşılığında sözlerini tutacaktı. Ama gerçek yüzünü dün gördüm" dediğinde yanılmışlığın verdiği hayal kırıklığı vardı üzerinde. Ya da yanıldığını düşünüyordu.

Yaşlı kadın sabır dilenircesine nefes verdiğinde sakin tutmaya çalıştığı ses tonuyla "Dinledim ve Jungkook oğlumu haklı buluyorum. Verdiği sözleri çiğnediğini zannetmiyorum. Haklı olarak odasında başka bir Alfa kokusunu istemiyor" demiş, Omega ise alnını ovmaya başlamıştı.

"Ciddi misin? Beni bir başkasıyla gördüğünde ne yapacak o zaman? Yalan sözler vermeyecekti o vakit! Arkadaşımın kokusu üzerime sindiği için içinden adeta canavar çıkmıştı"

Ahnjong torununu kesinlikle haklı bulmuyordu. Toy olduğu için oldukça fevri davrandığı, kendi dediğinin olmasının istediğinden burnunun dikine gittiğinin kanısındaydı.

"Saçmalamayı kes artık! Kurdu onu ele geçirmişti! Canı yandığı için hırçınlaşmıştı"

Öfkenden çıldırmanın eşiğinde olan Omega "Asıl bu saçma! Böyle bir şey yüzünden canı yanmaz" diye bağırdığında anneannesinden aynı karşılığı beklemiyordu.

"Seni ahmak! Alfa'sı tüm acıya siper oluyor! Omega'nın canı yanmasın diye kendi mahvoluyor. Sen daha kendinin ve ruh eşinin kurduyla iletişim kuramıyorsun. Ne anlatıyorum ki sana. Bencilce davranıyor, burnunun dikine gidiyorsun! Omega'nıysa yalnızca kurtinsan olduğun için formaliteden içinde taşıyorsun"

İkisinin de birbirini anlamadığı kesindi. Gözler öfkeyle kavruluyordu. Taraflar kendi doğrularını savunuyordu. Gerçek doğrularsa çoktan rüzgarla savrulup gitmişti.

"Bunu ben istemedim! Çok yanıyorsa canı kendini feda etmesin. Kendi acımı kendim çekerim. Ben de meraklısı değildim lanet olası entrikaların döndüğü sarayda yaşamaya! Başka şansı yokmuş gibi yalvardığında içim acıdı. Yardım etmek istedim ve karşılığında size daha rahat hayat sunmak!"

Hiç düşünmeden sıraladığı cümlelerle kadın donup kaldı. Ne dediğinin farkına yeni varan Jimin Ahnjong'un yanına ilerlemek istediğinde yaşlı beden eliyle durması işaret etmişti.

"Anneanne ben öyle dem~..."

"Beni yalnız bırak lütfen. Yorgunum"

Jimin pes etmişlikle omuzlarını düşürdü. Az müddet ona arkasını dönen kırgın bedene baktı. Ağır adımlarla odayı terk ettiğinde artık çok şey için geçti. Çok şey unutulmuştu. Çok önemli uyarılar çiğnenmişti.

Eşiyle arasında geçenleri artık üçüncü bir şahıs biliyordu. Belki de daha fazlası...

Ve en güzel şekilde sırtından bıçaklanacağını bilmiyordu.






🌼






"Efendim, Majesteleri sizi yaz bahçesine bekliyor. Gelmenizi rica etti"

Jimin bugün yemek dışında odadan hiç çıkmamıştı. Kahvaltısını, öğlen yemeğini bile Alexander ile yemişti. Anneannesiniyse görmemişti. Muhtemelen söylediklerini içerlemişti.

Noemí JikookWhere stories live. Discover now