BÖLÜM 13

40 25 4
                                    

Ormanlık alanda yine aynı manzara bizi karşılamıştı.

Cesedin boynunda yine ok ve yay işareti olan kolye bulunuyordu.

Ormanlık alanda işimiz bitince merkeze geri döndük.

Adli tıptan önceki maktule dair rapor gelmişti. Raporu elime alıp okumaya başladım.

"Maktulun ismi Fırat Kartal, evli ve bir çocuğu var.
Eşinin ismi Rana Kartal'mış. Polise bir çok kez kocasını şiddet uyguladığı için şikayette bulunmuş lakin hiç bir işlem yapılmadan geri gönderilmiş eve." dediğim an ilk tepkiyi Nesli göstermişti.

"İyi ki ölmüş demem gerekir böylesine. Kadına şiddet uygulayan erkek cezasını çekmeli.." dedi sinirlerine hakim olamayıp.

"Bence de haklısın." dedi elini yumruk yapıp Kübra.

"Haklısınız kızlar lakin bu şahısın cezası ölüm olmamalıydı, cezasını adalet vermeliydi ve müebbete çarptırılmalıydı." dedim.

"Ama abi kendin okudun. Rana Hanım kaç kez şikayette bulunmasına rağmen işlem yapılmamış ve kadına şiddet uygulamaya devam etmiş. Bazı meslektaşlarımız maalesef ki bizim gibi değil abi. Maalesef ki bu ülkede adalet öyle işlemiyor.." diye söze atıldı Şahin.

"Şahin, bu ülkede herkes kendi adaletini sağlamaya kalkarsa baş üstünde baş, taş üstünde taş kalmaz. " dedi Rıza Baba ve odasına gitti.

Bizde her zaman ki gibi sohbet etmeye başladık.

" Paris'te havalar nasıldı Timur? " diye sordu Selin.

" Her gün yağmur ve bunaltıcı bir havası vardı. İstanbul gibi güzel bir havası yok. "

" Nesli, sende oradaydın. Gerçekten öyle miydi havası?" diye Nesli'ye dönüp sordu bu sefer Selin.

Selin'e bana inanmıyor musun der gibi sert bir bakış attım o an.

" Timur Bey, doğru söylüyor. Bunaltıcı bir havası var oranın."

" Timur Bey? " diyip şaşkınlıkla baktı ekiptekiler.

"Bey değil Hanımefendi mi demeliydi?" dedim sesimin sert tonda olduğunu varsayarak.

"Tamam, tamam sustuuk Timur Bey." diyip gülmeye başladı, Şahin ve Mesut.

Onlara sert bir bakış attım. Bu hemen susmalarını sağlamıştı.

Mesai çıkışı gelmişti.

Merkezden çıkar çıkmaz arabama yöneldim. O sırada da Nesli Hanım arabasına binmişti.

Tam arabamı çalıştırdım gidecektim ki Nesli hanımın arabasında bir terslik olduğunu gördüm.

Bir süre bekledim arabasını çalıştırması için ama olmamıştı.

Yardım etmeye karar verdim ve arka koltuğa attığım siyah ceketimi alıp arabadan çıktım.

Hava soğuktu, kış mevsimine giriyorduk.

"Yardımcı olmamı ister misiniz?" dedim arabanın camından bakıp.

"Teşekkürler ben hallederim." demişti gülümseyerek.

"Peki, kolay gelsin ama az önce baktığıma göre arabanın aküsü bitmiş bu halde çalışmaz, muhtemelen müzik sistemini açık unuttunuz ki siz arabaya binmeden önce Ikilem çalıyordu son ses.." dedim.

"Aahh nasılda unutmuşum yaa. Arabadan indiğimde müziği açık bırakmıştım." dedi elini alnına vurup.

O an aklıma Ayşe gelmişti.

BİR DİZİ SERİ CİNAYETLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin