BÖLÜM 18

18 8 0
                                    

Nesli'yi kaçıranlar uzaklaşır uzaklaşmaz bende Ferhat abiyle peşlerinden gri renkli başka bir araçla gittik.

Arabayı yakalamıştık.
"Abi yaklaş biraz daha."

"Tamamdır." diyip gaza bastı.

Tamamıyla yaklaştığımızdan emin olur olmaz kapıyı açtım ve diğer araca ani bir refleksle atladım.

Nesli'nin yanındaki adamla boğuşmaya başladık o an ve bir hamleyle arabadan attım.

Nesli'de bir eliyle şoförü engellemeye çalışıyordu.

Nesli'nin elinden tutup kendime doğru çekmeye kalmıştım ki acıyla "Ahhh!" diye inledi.

O an içimden kendime bir ton küfür etmiştim. Kolunun kelepçelendiğini unutmuştum ve canını yakmıştım.

Mahçup ve üzgün bakışlarla ona baktım.

Şoförün ani manevrası sonucu Nesli'nin kapısı açılıverdi. Son anda onu çekip şoförü etkisiz hale getirdim ve Nesli'yi kurtardım.

Arabayı uygun bir yere çekip  Nesli'nin olduğu koltuğa geçtim. Cebimdeki anahtarla kelepçeyi çıkarttım.

"Az önce canını yaktığım için özür dilerim." dedim ellerini tutarken.

"Özrünüz kabul edildi beyfendi." diyip sımsıcak bir gülümsemeyle baktı bana.

O an o gözlerde evreni gördüğüme yemin edebilirdim.

Nesli'yi alıp doğruca güvenli eve geçtik.

Kızlar hemen sarıldı Nesli'ye.
Erkeklerse " Hoş geldin. " diyip gülümsediler.

"Sen git dinlen, zor bir gün geçirdin."

"İyiyim ben Timur. Sayende iyiyim."
Son cümle kalbimde öyle bir ışık yakmıştı ki anlatamam.

Ortamı o an bir sessizlik almıştı. O sessizlikte ben Nesli'nin gözlerine, Nesli benim gözlerime bakıyordu.

Onun gözlerinde kendimi görmek öyle güzeldi ki, o an zamanı durdurmak istedim. O an hiç bozulmasın diye dua ederken bu sessizliği yine bir telsiz bozuverdi.

"Hay ben böyle işin..." diyiverdim o an.

Anonsta Kasap'ın olduğumuz yere yakın bir köyde birini öldürdüğünü söylüyordu. O anda telefonuma da mesaj geldi. Sesli bir şekilde okumaya başladım mesajı.

"Bu beni yakalaman için son şans çünkü bu öldüreceğim son kişi olacak. Beni hala yakalayamamana şaşırıyorum açıkçası. Burnunun dibindeyim ama sen hala beni bulamadın. - KASAP -" yazıyordu.

"Bu ne demek şimdi?" dedi Şahin.

"Yine bir oyun peşinde anlaşılan. Neyse gidip bakalım bu sefer kimi öldürmüş ve sebebi neymiş."

Böylece evden çıkıp o köye gittik. Bir ağaca bağlanmış bir not vardı. Elime eldivenleri takıp notu aldım.

"Cesedi ararken notumla karşılaşmak sizi baya üzdü anlaşılan. Ceset burada değil. Her bir parçasını, her bir organını, her bir uzvunu Türkiye'de İstanbul'daki bir çok ilçenin çöpüne attım. Yani anlayacağınız beni ve cesedi Türkiye'de bulacaksınız." yazıyordu.

Görevliye doğru yürüdüm.

" Bu notta el izi varmı? "

" Maalesef yok. Büyük ihtimal eldiven kullanmış. "

" Hay ben böyle işin içine... " dedim sinirle.

O an Rıza Baba'dan telefon geldi.

" Çabuk buraya gelin. Kasap'ın  burada olduğuna ve birini burada öldürdüğüne dair ihbarlar var. "

BİR DİZİ SERİ CİNAYETLER Where stories live. Discover now