BÖLÜM 15

24 12 0
                                    

Mezarlıktan döner dönmez merkeze gittik. Şahin ve Kübra yoktu.

Mesut ve Selin kendi aralarında konuşuyordu.
Can ve Zeyno'da aynı şekilde.

Bizi görünce bize doğru döndüler.

"Bugün ki durumlar nedir? Adli tıptan raporlar daha gelmedi mi?" dedim yerime geçip.

"Geldi bile abi. Sen ne zaman sorsan dakikasında geliyor." diye güldü Can.

"Caan!" dedim bir kaşımı kaldırıp ve raporu okumaya başladım.

"Maktulun ismi Mert Sarı. 30 yaşında, bir çok yerinde kurşun delikleri ve bıçak izleri bulunmuş ve ağaca yağlı urganla boynundan bağlanmış."

Mert Sarı ismini duyan Zeyno şok olmuştu.

"Ne oldu?" Diye sordum.

"Geçenlerde buraya bir kadın gelmişti Selin'le ifadesini almıştık ; Defne Sarı. Eşinden şiddet gördüğünü, onu aldattığını söylemişti. Boşanma kararı almıştı ama kocası bu kararı duyunca 3 gün önce evini basıp kurşunla öldürmeye teşebbüs etmişti.. " dedi.

"Peki yakalanmadı mı bu naşeref?"

"Yakalayamamıştık Mesut abi çünkü ortalıkta yoktu. Hangi deliğe girdiyse bizden önce ikinci kasap bulmuş ve öldürmüş." dedi Can.

"Layığını bulmuş." dedi Selin ve ekledi.

"Etme bulma dünyası, sen o masuma bunu edersen başkası da gelir sana eder." dedi sinirli bir tavır takınarak.

Mert Sarı konusu kapanıp öylece sohbet etmeye başlamıştık ki telsizlere anons geçildi.

"Acil destek. 44 41 den merkeze, Şahin Kaya ve Kübra Kaya kaza geçirdi. 44 41 den merkeze, Şahin Kaya ve Kübra Kaya kaza geçirdi." diyordu.

Elime telsizi aldım.

"Merkezden 44 41 e. Orası neresi?" dediğim an karşıdaki polis konumlarını bildirdi.

Rıza Baba'ya durumu bildirip hemen çıktık ve doğruca minibüse bindik.

Bir süre sonra oraya varmıştık.

Ambulansı gördüğüm an çok korkmuştum ve minibüs durmadan kapıyı açtım ve kendimi dışarı attım.

Düşüp biraz yalpaladıktan sonra kardeşlerimin olduğu ambulansa doğru gittim.

İkisini de görünce derin bir ohhhh çektim.

Şükür ki bir kaç sıyrık dışında hiç bir şeyleri yoktu.

"Ne oldu çabuk biriniz anlatın bana?" dedim sinirden köpürüyordum.

Şahin yerinden doğruldu ve konuşmaya başladı.

"Her sabah ya benim arabamla ya da Kübra'nın arabasıyla gelirdik merkeze. Bugün ayrı arabalarla gelelim dedik. Normal bir şekilde peş peşe gidiyorduk. Trafik lambasının olduğu yerde kırmızı ışık yandı ama Kübra duramadı ve beni aradı. 'Frenler tutmuyor.' dedi. " o sırada ekiptekiler geldi.

" Eee sonra? " dedim.

"Kaza yapıp kendine veya bir başka cana zarar vermemesi için boş bir alan bulmaya çalıştık. En sonda da burayı bulduk. Onu durdurmak için önüne kırdım arabayı ve bir süre kendi etraflarında döndü arabalarımız. Onun Güvercini, benim Kartalım. Sonra Kübra'nın arabası uçurumun kenarında durdu ama bu seferde arabasının kapısı açıldı ve araba hafif aşağı doğru hareketlenince Kübra arabanın kapısından tutmasaydı düşecekti . Onu yakalamak için bende peşinden onun arabasına atladım ve kolundan tutup yukarı çektim. Son anda kurtarabildim yoksa yoksa. " dediği an gözlerinden yaşlar süzüldü.

BİR DİZİ SERİ CİNAYETLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin