BÖLÜM 19

21 10 2
                                    

Nesli'yi sonsuza dek kaybettiğimi düşünüp ağlarken kuyudan ses geldiğini duydum.

Kuyuya doğru koşup içine baktım. Nesli yaşıyordu.

"Iyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" diye bağırdım kuyudan aşağı doğru.

"İyiyim, sadece kolumun üstüne düştüğüm için canım yanıyor." demişti.
Sesini duymak bana iyi gelmişti.

"Merak etme seni oradan çıkaracağım." diyip yanıma zinciri kesmek için bir alet ve arkadaşlarımla iletişim kurmak için telsizi yanıma alıp borudan aşağı doğru kendimi kaydırdım.

Bir süre zinciri kesmeye uğraştım ama olmamıştı.

"Beni burada bırakıp gitmek zorundasın. Buradan kurtulamayacağım."

"Seni buradan kurtaracağım. Kurtaramazsam da beraber ölürüz." diyip son gücümle bir kez daha vurdum, bu sefer başarmıştım ve zinciri kırmıştım.

Telsizden arkadaşlarıma bulunduğumuz konumu haber verdim ve yaralanan arkadaşlarımın durumunu öğrenmiştim. İyilerdi.

Kuyudan çıkmanın bir yolunu bulup binadan çıkacaktık ki etrafımızı teröristler çevirdi.

Silahlı adamlara karşı silahsızdık. Nesli'yi güvenli bir yere çekip dövüşmeye başladım.

Arkamı döndüğümde Nesli'de bana katılmış adamları dövüyordu.

"Seni güvenli ol diye kenara çektim sen yaralı halinle dövüşüyorsun."

"Ben olmasam seni bir hamlede haklar bunlar. Ben yaralı halimle hepsinin üstesinden gelirim." dedi gülerek.

"Güldürme beni Nesli. Geç otur şu köşeye." dedim önümdeki adamı yerle bir ederken.

"İddiaya var mısın?" dedi bir kaşını havaya kaldırıp.

"Yaralı halinle kendini öldürteceksin yaaa." dedim içimden ama kararlı ve inatçı olduğunu bildiğimden kabul ettim.

"Tamam ben geçiyorum köşeye." diyip çekildim ama en ufak bir şeyde müdahale edecektim.

Ben köşeye çekilip onu seyretmeye başladım.

Ciddi ciddi, yaralı haliyle adamları dövüyordu.
Hayran hayran onu izlemeye başladım.

Adamları tek tek dövüp yanıma geldi.

" İddiayı ben kazandım." dedi galibiyetini kahkaha atarak kutluyordu.

"Kutlaman bittiyse çıkalım."

"Pekii. Çıkalım." dedi, gülmeye devam ediyordu.

Bir süre sonra ekip arkadaşlarımız gelmişti.

Bizi alıp doğruca Türkiye'ye doğru yol aldık.

TÜRKİYE

Türkiye'ye varmıştık. Önce hastaneye Nesli'yi muayeneye götürdük sonra merkeze gittiğimizde Rıza Baba cesede ait parçaların toplandığını ve son parçanın yanında bir not bulunduğunu söyledi.

Notu elime aldım ve sesli bir şekilde okumaya başladım.

"Bu canavara ettiğim işkenceler :

1) Ölesiye, anasından emdiği süt burnundan gelene kadar dövdüm. Bayıldı, ayıttım sonra tekrar dövdüm, soluklana soluklana dövdüm.

2) Vücudundaki tüm kanın boşalması için bileklerini ve boynunu kestim.

3) Okla kalbini vurdum ve onu oradan söktüm.

4) Testere ile her bir parçasını vücudundan ayırdım.

5) Eşine ettiği her bir hakaretten ötürü dilini kestim ve çakala yedirdim.

6) Her bir organını leşlere yedirdim.

7) Arta kalan parçalarını da asit kuyusuna attım.

Sizin bulmanız için bir kaç parça bırakmış olabilirim, hadi bu da size ve canavarın ailesine kıyağım olsun aslında bu canavar bir mezarı bile haketmiyor. " yazıyordu.

" Maşallah yapmadığı kalmamış. " diyip kahkaha attı Mesut.

" Mesutt! " dedi Rıza Baba.

" Tamam sustum. Bu adamı öldürme nedeni neymiş. Bunu da yazmıştır herhalde. "

" Yazmış." diyip notun aşağısındaki yazıyı okudum.

" Eşine yaşamaması gerekenleri yaşattı ve bende misliyle ona yaşattım. Ölürken bile pişkinliğini koruyordu, ölmesine sevinmelisiniz.."

" Başka biri yapsaydı ayakta alkışlardım ama maalesef ki bunu yapan bir suçlu ve bunu yakalamak zorundayız." dedi Şahin.

Şahin'e hepimiz katılıyorduk ama onu da yakalamak zorundaydık ve yakalayacaktık ta.

BİR DİZİ SERİ CİNAYETLER Where stories live. Discover now