12- Sana Ne Kadar Dokunacağım?

34.8K 3.4K 3.1K
                                    

Dove Cameron - Boyfriend

Elimi saçlarımdan geçirip aynadaki görüntüme bakarken içimdeki sebepsiz heyecanı bastırmakla uğraşıyordum. Heyecanlanacak bir şey yoktu. Alt tarafı Semih'le buluşacaktım ve birlikte birkaç saat geçirecektik. Ve ben de 14 Şubat'ı ona nasıl zehir edebileceğimle ilgili fikirler arayacaktım.

Belki onu yeterince zorlarsam bana ne halim varsa görmemi söyler ve kendiliğinden vazgeçerdi. Onun randevu teklifini en başından beri kabul etmeyi düşünmüyordum çünkü Semih... Tanıdığım biriydi. Çok yakın bir ilişkimiz olmasa da senelerdir birbirimizi tanıyorduk ve ister istemez iletişim halindeydik.

Ancak o çöp konteynerinin yanında söyledikleri bana kendimi berbat hissettirmişti. Bir an için hisli hisli bakıp "Seni kendim için istiyorum," derken ardından kahkahalarla gülerek şaka yaptığını söylemişti. O an karar vermiştim, o gün için partnerim olmakta bu kadar ısrarcı davranan Semih'e 14 Şubat'ı zehir edecektim. Güzel bir randevuya çıkma hayalimden çoktan vazgeçmiştim. Semih, bunu bir şaka olarak görüyorsa ben de kötü bir şaka olarak görebilirdim.

Ve bunun için heyecanlanmama kesinlikle yoktu. Yanaklarıma ufak tokatlar atarak silkelendim ve çantama telefonumu koyup odamdan çıktım. Annemle koridorda karşılaştığımızda "Nereye gidiyorsun?" diye sormuştu.

"Bir arkadaşımla buluşacağım."

"Gamze mi?"

"Yok," dedim içime kaçmış gibi duran sesimle. Annemin yüzüne muzip bir sırıtış yayılırken bana daha çok yaklaştı. "Kimmiş bu arkadaş?"

"Düşündüğün gibi biri değil."

"Öyleyse neden kim olduğunu söylemiyorsun?"

Kollarımı göğsümde birleştirip gözlerimi annemin yüzüne diktim. "Semih."

"Semih," diyerek tekrarladı annem. Kim olduğunu algıladığı anda gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Dudakları bir soru için aralanırken soruyu önceden tahmin edip "Evet," dedim. "İlker Abinin kardeşi olan Semih."

"Siz ne ara bu kadar yakınlaştınız?"

"Yakın değiliz," diye homurdandım. Annemin şüpheli bakışları karşısında yalan söylemek çok zordu. Zaten ona yalan söylemek de istemiyordum ama bu randevu olayını nasıl açıklayacağımı da bilmiyordum. Böyle ayaküstü anlatılacak bir şey değildi, ondan emindim. "Gerçekten de yakın değiliz. Bir konu var halletmemiz gereken, o kadar."

"Nasıl bir konu bu? Halanla mı ilgili yoksa?" Semih'le ortak tek noktamız onun abisiyle benim halamın evli olması olduğundan annemin böyle düşünmesi normaldi. "Gibi gibi," diyerek geçiştirdim ve annemin yanağını öptüm. "Benim şimdi çıkmam lazım, geldiğimde konuşuruz."

"Tamam... Ay, dur!" Annem, telaşla kolumu tutup gözlerime korkuyla baktı. "Motosikletine binmeyeceksin, değil mi?"

"Anne-..."

"İlker dedi, deli gibi kullanıyormuş o motoru. Söz ver bana, binmeyeceksin. Vallahi de giderim kalpten."

"Tamam," dedim onu rahatlatmak için, hızlıca. "Binmeyeceğim, söz. Ben de korkuyorum zaten."

Daha fazla soru sormasına müsaade etmeden dışarı fırladım. Asansöre binip aşağı kata inerken aynadan görüntümü kontrol ediyordum. İster istemez saçımı düzeltip kendimi inceledim.

14 ŞUBAT SENDROMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin