23- Tehlikeli Yakınlık

27.7K 3.1K 2.1K
                                    

Demi Lovato - Give Your Heart A Break

Geçen bölüm herkes izledikleri filmi merak etmiş ama özellikle bir filmden yola çıkmadım, izledikleri sahneler kurgunun amacına hizmet etsin diye kafadan uydurdum gerçekten tüm o sahneleri barındıran bir film var mı bilmiyorum kdfsmkc

Gözlerimi araladığımda bir an için nerede olduğumu idrak edemedim.

Yataktaydım, orasını anlamıştım. Başım mis kokulu bir yastığa yaslanmıştı. Ama ne ara eve gelip uyumuştum? En son Semih'in evine gelişim ve beraber film izleyişimiz aklımdaydı. Onun evinden çıkışım, kendi evime gelişim ve yatağa uzanışımla ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum. Elbette uykusuzluktan aklımın başında olmamasını bekliyordum ancak böylesi bir hafıza kaybı yaşamış olamazdım.

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp görüşümü iyice netleştirdiğimde anladım.

Yorgunluktan kafayı yememiştim. En son hatırladıklarımdan sonra hiçbir şey olmamıştı. Çünkü uyumuştum.

Semih'in evinde, onun yatağında...

Bu yatağa da kendim gelmiş olamazdım. Zihnim uyanmaya başladığında Semih'in beni taşıdığıyla ilgili küçük bir bilgi beynimde yer edinmişti. Elimle yüzümü sıvazlayıp üstümdeki kıyafetlere rahatsızlık içinde baktım. Pijamalarım dışında bir şeyle uyumak beni her zaman huzursuz ederdi. Üstümdeki nasıl bir yorgunluktu ki Semih'in yanında dahi uyuyabilmiştim?

Aniden bedenim deja vu hissiyle sarıldığında duvara boş boş baktım. Bu ilk değildi. İlk kez Semih'in yanında uyuyakalmamıştım ve Semih de ilk kez beni yatağa taşımamıştı. Geçtiğimiz yaz, halamın evinde kaldığım o gün de böyle bir şey olmuştu. Tıpkı dün geceki uykusuzluğumun sebebi olduğu gibi, o gece de uykusuzluğumun sebebi Semih'ti.

Yataktan kalkıp sarsak adımlarla kapıya ilerlerken saatin kaç olduğunu dahi bilmiyordum. Hava henüz kararmamıştı. Buraya erkenden gelmiştim. Kaç saat uyumuştum ki?

İçeriden gelen seslerle adımlarımı oraya yönelttim. Oturma odasının kapısı aralıktı. İttirerek kapının eşiğinde dikilmeye başladığımda Semih'i koltukta oturmuş ve bacaklarını ileriye uzatmış bir şekilde bulmuştum. Gözlüklerini takmış, ileriye uzattığı bacaklarının üstüne koyduğu deftere bir şeyler yazıyordu. Bir gözü devamlı ekrandaydı. Listemdeki filmlerden izlediğini anlamak için ekrana bakmama gerek yoktu. Zira şu an başka bir şeyi anlamlandırmakla meşguldüm.

Neden üstünde farklı kıyafetler vardı?

Bakışlarımı hisseden Semih'in gri yeşilleri kapının eşiğine döndüğünde gözleri beni baştan aşağı süzdü, birbirine girdiğini tahmin ettiğim saçlarımda fazlasıyla takılırken yüzüne geniş bir gülümseme yerleşmişti. "Günaydın," dedi coşkuyla. "Uykunu almışsındır diye tahmin ediyorum."

Bir elimle gözümü ovuştururken ayaklarımı yere sürüye sürüye ona doğru ilerlemeye başladım. "Kaç saat uyudum ki?"

"15 saat, 16 olmak üzereydi. Az önce nefes alıp almadığını kontrol etmek için gelmiştim, o sırada mı uyandın?"

"Kaç saat?!" Kafamda yaptığım ufak matematik hesabının ardından pencereye doğru koşturduğumda perdeyi kaldırmış, dışarıdaki havaya bakmıştım. Evet, hava hâlâ aydınlıktı.

Çünkü gün yeni doğuyordu!

"Ben gece burada mı kaldım?" Telaşla Semih'e döndüğümde yüzümdeki dehşet ifadesi onu filmi dondurup ayaklanmaya zorlamıştı. Karşıma geçtiğinde benden çok daha rahat görünüyordu.

"Evet, burada kaldın. Ama zaten burada kalmayacak mıydın? Neden çok kötü bir şey olmuş gibi davranıyorsun?"

"Tabii ki burada kalmayacaktım!" Ellerimle yüzümü sıvazlarken telefonumu düşündüm. Annemle babam kaç kere aramışlardı acaba? Onlara gece birinde kalacağıma dair hiçbir şey söylememiştim. Endişeden kafayı yemiş olmalılardı. Resmen ölü gibi uyumuştum. "Burada kalamam."

14 ŞUBAT SENDROMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin