40

30.7K 1.7K 160
                                    

YANINDAYKEN DEĞERİMİ BİLMEZSEN DEĞERİMİ BİLDİĞİN GÜN YANINDA OLMAM

BENİ ELBET ARIYCAN AMA TELEFONLA DEĞİL MUMLA

O ÇOK GÜVENDİĞİN ERKEKLERE İKİNCİ YUMRUĞU VURMAM

MY NAME İS MUNDAR GENELDE BÖYLE DİYORLAR.

💅İNCİ💅

En son ne zaman gördüğümü hatırlamadığım için onun olup olmadığından emin olamamıştım. Gözlerim de tam netlemiyordu zaten. Önüme dönüp etrafa bakınmaya devam ettim.

Gözlerim Ahmet Emir'i bulduğunda onun da bana baktığını fark ettim. Karşısındaki adamla konuşuyordu ama çokta dinlemiyormuş gibiydi. Adamın omuzunu sıktıktan sonra elini uzattı. Tokalaşıp masaya doğru yürümeye başladı.

Yaklaştıkça yüzünü daha rahat görüyordum.

Sandalyeyi çekip oturdu yanıma. "Karşıdan başka güzel, yakından başka güzel görünüyorsun." dedi ve elini bacağıma koydu. Elimi elinin üstüne koyup sıktım. Yeri değildi.

"Herkes çok güzel olmuş." dedim. "Eleştirecek kimseyi bulamadım." Etrafı kısaca süzdü. Sonra tekrar bana baktı. "Ben senden başka güzel olan birini göremiyorum." dedi ve yanağımdan öptü.

İltifatı beni güldürürken bize doğru gelen bir kadın gördüm. Oturuşumu dikleştirip Ahmet Emir'e yaklaştım biraz daha. "Merhaba, hoş geldiniz." dedi ama gözleri bendeydi. "Hoş bulduk." diyerek cevap verdiğimde kendini tanıttı. Başkomiserin eşi olduğunu duyunca gelen rahatlamayla güzelce sohbet etmiştik.

Karakolda illaki kadın polis vardır diye düşündüğüm için kafayı yemiştim. Ahmet Emir maalesef ki yakışıklı biriydi, ondan hoşlanan birileri olabilirdi yani.

Biraz sohbet ettikten sonra masadan kalkıp eşinin yanına gitmişti.

Tekrar duyduğum piyano sesiyle sahneye baktım. Gerçekten de Buraktı.

Bunca zaman İstanbul'da yaşamıştı ve biz karşılaşacak burayı mı bulmuştuk?

Çok dikkatli baktığım için Ahmet Emir'in seslendiğini duymamıştım. "Bir sıkıntı mı var?" diye sorunca kafamı iki yana salladım. "Yok hayatım, sadece piyano çalan çocuğu arkadaşıma benzettim. O mu değil mi anlamaya çalışıyordum." dediğimde kollarını bağladı önünde. "Burak Beylen." dedi. "Arkadaşının adı bu mu?" Ona doğru dönüp şaşırmış bir şekilde baktım. "Evet, sen nereden biliyorsun?"

Cevap verecekti ama masaya gelen giden bitmiyordu ki, yarım kalmıştı.

"Selamın aleyküm." diyerek Ahmet Emir'in omuzuna bir el dokundu.

Semra, sevgili eşi ve biricik kızları gelmişti.

Masaya oturmuşlardı, konuşuyorlardı ama bizim de konuşmamız lazımdı?

"Hayatım." diyerek Ahmet Emir'in koluna girdim. "Biraz dışarıya çıksak olur mu?" diye sordum. Kafasını salladı ve ayağa kalkıp sandalyemi biraz geriye çekti.

Terasa çıktığımızda durup Ahmet Emir'e baktım. "İlk olarak Semra ile aynı masada olmaktan rahatsızım. Ne olursa olsun, çocuğu olsa bile. Hoşuma gitmiyor." dedim. Kafasını yavaşça sağa yatırdı tamam dermiş gibi.

"Diğeri de." dedim ama sözümü kesip kendisi tamamladı. "Burak'ı nereden tanıyorum?". Kafamı salladım. "Evet, nereden tanıyorsun?"

"İsmini biliyorum sadece, böyle şeylerde genelde o geliyor. Piyano falan çalıyor." dedi ve bana doğru bir adım attı. "Sen nereden tanıyorsun?"

İNCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin