Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Subliminal mesaj
******
Seçkin
Kürşat'ı kendimden uzaklaştırıp ben de iyice ondan uzaklaştığıma emin olduktan sonra derin bir nefes almıştım.
Cidden kafayı mı yemişti bu sapık?
Kaşlarımı çatıp onu baştan aşağı süzdüğüm zaman kalkan şeyini gördüğüm an sessizce yutkunmuştum, resmen adam ayaklı azgın tekeydi.
Birde sürekli bana laf çakmıştı, beyefendi benden daha beterdi be!
Sürekli eşcinsel değilim diyerek bana salça olmuştu ve bugün de az daha iş beter bir hâl alacaktı.
Ayakta götürmüştü beni...
-Ulan senin sevgilin yok mu? Irz düşmanı mısın sen?
Dişlerimi sıkarak konuştuğum zaman Kürşat pişkince sırıtmaya başlamıştı. Şu an ona karşı nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum ve cidden ondan böyle bir şey beklemiyordum anasını satayım.
Sırtlan gibi avlamıştı beni.
Cesaretine hayran olmamak elde değildi çünkü ben normal askerliğimi yaparken komutanıma böyle bir davranışta bulunsaydım şu an mezarımı suluyor olurdunuz.
Gerçi ona bu şeyi yapmasına ben fırsat vermiştim sanırım?
"Bana sevgilim ol dediniz ve ben de kabul ettim, neden şimdi bu kadar kudurdunuz?" Kendini dikleştirip konuştuğu zaman önündeki şişlik daha belirgin bir hale gelmişti ve bu konuda ona ne söylemem gerektiğini ciddi manada bilememiştim.
"Sen fazla oldun he, valla alırım ayağımın altına görürsün dünyanın kaç bucak olduğunu." elimi ona doğru salladığım zaman Kürşat'ın sırıtması daha çok büyümüştü.
Cidden bir deliden kurtuluyordum diğer akıl hastasına yakalanıyordum...
"Flakka serdim yollarına zombi ol gel kollarıma." Bana doğru yaklaşıp birden bire beni kucakladığı zaman onu kendimden ittirmeye çalışmıştım.
Birden bire ne değişmişti anlamıyordum ama Kürşat'ın böyle davranması asla normal değildi.
"Lan oğlum içtin mi sen? Bir dur yerinde a*ına koyayım, ne oluyor sana?" Onu en sonunda kendimden uzaklaştırıp acı ile derin bir nefes almıştım.
Hâlâ sargılıydım ve onun bana sarılıp ani hareketlerde bulunması canımı yakıyordu.
Ayriyeten İkra sağ olsun boğazımı sıktığı için konuşmakta da zorlanıyordum.
Arabada birazcık ona karşı kaşınmıştım ve o da haklı olarak beni kaşımıştı. Tamamen ben hatalıydım çünkü adamın ölmüş annesine laf atmıştım ve o da haklı olarak cezamı kesmişti.
Ben de az değildim...
" O büyükbaş nerede? Görsün de biraz senden uzak dursun. Şu haline bak iyice yaralı böcek gibi oldun, yakında yok olacaksın he. Ayrıca ben senin sevgilinim doğru konuş benimle." Kürşat, benim ona vurduğum gibi kafama bir tane geçirdiğinde kafam öne doğru eğilmişti.
" Ayy çok mu sert oldu? Özür dilerim balım, gel öpeyim." çift kişiliği sonunda ortaya çıkıp az önce vurduğu yeri öptüğünde kafamı kaldırmıştım.
-İkra gitti ve şu oyuna bir son vermezsen cidden seni döveceğim, Arya ve Berkan itinin yaptığı plan bu kadar olur zaten.
Kürşat'ın yüz şekli anında değişirken eğlenme sırası bana geçmişti ve yaptıklarının hesabını şimdi soracaktım.
Evet belki beni korumak için o şeyleri yapmış olabilirdi ama kafama da vurması gerekmezdi ulan.
-Neeeee?!
-Bağırma kulağımın dibinde.
-Komutanım, ne demek gitti? Emin misiniz gittiğine?
-Bir telefon geldi ve bir şey demeden hızlı bir şekilde çıkıp gitti.
-Yalan söylemiyorsunuz değil mi komutanım? Kesin gitti yani?..
Korku dolu bakışlar atarak etrafa bakındığında ona doğru yaklaşıp elimi beline atıp kendime doğru çekmiştim.
Allahtan yaralım acımamıştı ki şu an oyun sırası bendeydi.
"Evet evet gitti, o gelmeden önce şu kapıda bana uyguladığın tarifeyi artık yatağa taşıyabiliriz ne dersin?" Sıcak nefesimi boynuna doğru üfleyip burnumu burnuna sürttüğümde biraz eğilmek zorunda kalmıştım.
Malum boy farkımız vardı.
Kürşat sesli bir şekilde yutkunduğunda korkudan mı yutkunmuştu ya da başka bir şeyden mi yutkunmuştu onu tam olarak anlamamıştım ama şu an onu düşünemeyecektim.
