34.

13.1K 899 210
                                    

Kürşat

Biraz toparlandıktan sonra Seçkin komutan da kendine gelmiş ve canının çektiği yemeklerden yapmıştı.

Normalde hayvan gibi yediğim ve yemek seçmediğim için mutlu olmuştum ve şu an ise  bulaşıkları yıkamakla meşguldüm.

Aslında yıkamıştım sadece kurulama işlemi yapıyordum ama ikisi de aynı şeydi sonuçta, bulaşıklarla ilgilenmek...

Seçkin komutan da üzerini değiştirmeye odaya gitmişti ve her şeyi tamamladıktan sonra bana dışarıyı gezdirmeye çıkaracaktı ama benim canım son duyduğum şeylerden dolayı istemiyordu.

Tabii yemek yerken fındık kadar olan beynim hiçbir şeyi düşünmemiş aksine ölmüş gibi yemiştim.

Eee tabii yapan kişi mükemmel olunca.

Oysaki adama yaptığım yemeği yemediği için neler demiştim...

Lan ben de ne kadar dönek bir insandım he.

Vallahi dünyaya topaç olarak gelseydim mükemmel olurdu.

"Ben hazırım, hadi sen de hazırlan da çıkalım az hava alalım." Seçkin komutan, mutfağa girdiği zaman son tabağı da kurulayıp yerine koyup aynı filmlerdeki gibi yavaş çekimle ona doğru bakmıştım.

Bakar bakmaz da nefesim kesilmişti ulan.

"Komutanım, dışarısı kalabalık ve soğuktur şimdi hiç çıkmayalım hem ben, belki konuşuruz siz de benim hayatımı merak etmek istersiniz diye kahve yapacaktım." Üzgün görünmek için mooda girmeye çalışırken Seçkin komutan, kafasını olumsuz anlamda sallayıp beni onaylamıştı.

Adamın sabrını çok fazla zorluyordum ve yarın gidecek olmamanız da eksi bir yan olsa da cidden dışarıya çıkabileceğimi sanmıyordum çünkü üşeniyordum.

Evet tamamen tek sebep buydu. Eh bir diğer etken de duyduğum şeyler olsa da bunun konusunu artık açmamaya karar vermiştim.

"Öyle olsun Kürşat." Yaptığı saçlarını dağıtırken yutkunup arkamı döndüğüm zaman çaktırmadan derin derin nefesler almıştım.

Onun yanında ne kadar sakin kalmak istesem de sanırım başaramayacaktım.

******

Seçkin

Kürşat'ın moralinin bozuk olduğunu sezsem de adama bir şey diyememiştim ve evde kalmayı seçmiştik.

Büyük ihtimalle benim anlattığım şeylerden morali bozulmuştu ama ben onu böyle görmek istemiyordum.

Geçmiş geçmişte kalmıştı ve bu benim geçmişimdi, onu ilgilendiren en ufak bir şey yoktu  ve bana acımasını istemiyordum.

Eğer öyle bir şey sezersem o zaman külahları değişirdik.

Kürşat yanıma geldiği zaman elindeki tepsiyi masanın üzerine bırakıp yanıma kendini atmıştı.

"Sıra ben de komutanım, siz anlattınız ben dinledim. Şimdiyse de ben anlatacağım, siz dinleyeceksiniz." Kendini öne doğru uzatıp kahveleri alıp bana uzattığı zaman ona karşı tek kaşımı kaldırıp bakmıştım.

Daha yarım saat önce hayatımı anlatmıştım ve bu çocuk cidden balık hafızalı biriydi ya da inadına yapıyordu.

Bir şey demeye üşendiğim için kahveyi elinden alıp gülümsemiştim.

Tekrar bir kalp kırma olaylarını yaşamak istemiyordum.

"Dediğim gibi yetimhane de büyüdüm ve ailemi hiç görmedim geçen seneye kadar, devletin bana sunduğu ve öncelik verdiği imkanla memur olarak çalışıyorum, belediyede insan kaynaklarında. Her neyse işte ailemi her yetimhane de büyüyen çocuk gibi ben de merak ediyordum ve gece gündüz durmadan araştırdım, belki zor zamanları olmuştu ve aklıma yatan bir şey olursa kabul edecektim her koşulda. " Kahvesinden bir yudum alıp bakışlarını halıya kitlediği zaman elimi kaldırıp sırtına koyacağım sırada son anda vaz geçip elim havada kalmıştı.

Onun daha fazla üzülmesini istemiyordum ve herkes gibi ikimizin de zor zamanları olmuştu.

" Kendini zorlamana gerek yok, anlatmayabilirsin kardeşim." Elimi üzerinden çekip oturduğum yerde kenara kayıp diğer elimdeki kahveyi tepsinin üzerine koymuştum.

En azından içim ısınmıştı.

-Ben sizin kardeşiniz değilim ve anlatmak istiyorum.

Kürşat birden bire sert çıkıştığı zaman sakin kalmak adına derin bir nefes almıştım.

O da böyle bir insandı anasını satayım.

"Her neyse devam ediyorum işte gece gündüz araştırmalarım sonucunda ikisinin izini buldum ve hayattaydılar. O gün nasıl mutluyum anlatamam, içim içime sığmıyor ve haftalarca mutluluktan uyuyamadığımı biliyorum. En sonunda tüm cesaretimi toplayıp karşılarına çıktığım zaman iki tane de kardeşim olduğunu öğrenmiştim ve onları yetimhaneye bırakmayıp sadece fazlalık olarak beni görüp istememişlerdi. Öyle kafamda kurduğum acıklı bir hikayede yoktu, sadece keyiflerine beni dünyaya getirip bir köşeye bırakıp orada unutmuşlardı. " Kürşat'ın yavaş yavaş sinirlendiği sesine yansırken elindeki kahve bardağını da sıkı sıkı tutarken ne demem gerektiğini kestiremiyordum.

-Uzun lafın kısası ikisi hâlâ evli ve sadece kurdukları düzende bana yer yok. O yüzden ben de onlarsız hayatımda nasılsam şimdi yine aynıyım. Arkadaşım da yok ve böyle gayet mutluyum zaten daha düne kadar içime kapanık biriydim ve askerliğim bittikten sonra yine içime kapanık olarak yaşayacağım.

Dediği şeyle kaşlarım çatılırken bana uyguladığı tarife hiç de içine kapanık biri olduğunu göstermiyordu.

"Kız arkadaşın?" Arya, bir kız arkadaşı olduğunu söylemişti ama Kürşat hiç de öyleymiş gibi göstermiyordu.

Bunu söylerken bile içim sıkılmıştı.

"Kürşat, birkaç saat önce kapıda sana uyguladığım şey için özür dilerim, o dakika kapıyı kitleyecektim ve senin dikkatini çekmem gerekiyordu. Normalde asla öyle biri değilim ve kız arkadaşından da özür dilerim." Ellerimle fark etmeden oynamaya başladığım zaman kıskandığımı asla kabul etmezdim ama ellerimle oynuyordum anasını...

" Kız arkadaşım yok, hiç olmadı da. Yani siz bu fikri nereden duydunuz ya da böyle bir kanıya vardınız bilmiyorum ama kendinizi suçlu hissetmenize gerek yok." Kürşat, elindeki kahve bardağını masaya bırakıp sırıtarak bana döndüğü zaman ben de gülümsemiştim.

Sanki üzerimden büyük bir yük kalkmış gibiydi?..

******

Uyguladığım tarife

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyguladığım tarife

Bereli /bxb ✅✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin