trente six

1.9K 120 236
                                    

Buğra elindeki köpüğü Alparslan'ın suratına üflerken kıkırdadı. Gülüşü Alparslan'ı da gülümsetirken yanağına gelen köpüğü alıp Buğra'nın burnuna sürdü.

"Yaramazlık yapma böcek."

Buğra onu takmayıp eline aldığı köpüğü çenesine sürdü bu sefer. Alparslan ona ters ters bakarken çenesindeki köpüğü alıp elini ılık suya daldırarak temizledi.
Buğra bu sefer üzerine su atmaya çalıştığında tek eliyle bileklerinden yakalayıp kafasının üstünde birleştirerek banyo fayansına dayadı.

"Rahat dur diyorum, üşüyeceksin."

Buğra'nın ise keyfi yerindeydi. Üşüse bile problem değildi. O korkunç geceden sonra her ne kadar istemese de Alparslan'ın zoruyla psikoloğa gitmeye başlamıştı. İlk başlarda içindekileri dökmek zorlayıcı olsa da daha sonraları kendisi için daha rahatlatıcı olduğunu fark ettiğinde gitmekten keyif almaya başlamıştı. Kendisini daha iyi hissediyordu. Ciddi anlamda daha iyi hissediyordu. En azından artık insanlarla iletişim kurarken kendini özgüvensiz hissetmiyordu. Üstelik birkaç arkadaş da edinmişti. Bugün ise evde otururlarken aniden Alparslan'ın ona verdiği sözü hatırlamış, onu zorla banyoya sokmuştu. Evet, kendisini bebek gibi yıkatıyordu.

"Rahat durmazsam ne yaparsın?" diyerek meydan okudu ona. Kafasının üzerinde birleştirilmiş olan bileklerini birkaç kez oynattı kurtulmak ister gibi. Ama aslında kurtulmaya niyeti yoktu. Kendisi üzerinde kurduğu baskınlığı seviyordu. Alparslan'ın bakışları gitgide kararırken Buğra'nın çenesini tutup hafifçe sıktı.

"Ateşle oynuyorsun sevgilim."

Buğra'nın geri adım atmasını bekledi ama yüzündeki ifade arsızlığın daha koyu bir tonuna büründüğünde geri çekilmeye niyetinin olmadığını anladı. Yeşilleri kendisine hiç çekinmeden bakıyor, kırmızı dudakları günaha davetiye çıkarıyordu. Çenesindeki elini ıslak vücuduna sürterek boynuna kadar indirdi. Güç uygulamadan elini boğazına sarıp bakışlarını yeniden sevgilisine çıkardı. Gözlerindeki cüretkar ifadenin hala yerini koruduğunu gördüğünde artık durması için hiçbir sebebi yoktu.

Küvetin içinde bağdaş kurarak oturmuş olan sevgilisinin bacaklarını açmasını sağlayarak tek hamlede üzerine çekti. Göğsü sertçe kendi göğsüne çarptığında tenlerinden çıkan alev ikisini de suyun içinde dahi yakacak seviyedeydi şimdi. Buğra elleriyle Alparslan'ın kasıklarından omuzlarına kadar, vücudundaki su damlacıklarını takip ederek bir yol çizdi. En sonunda boynuna kollarını sardı. Ona büyük bir arzuyla bakarken tek isteği sevgilisinin dudaklarına kavuşmak olduğu için öne doğru atıldı. Alparslan dudaklarına elini kapatıp öpmesini engellediğinde kaşlarını çattı.

"Öpmek mi istiyorsun?"

Buğra ağzını kapatan parmaklarla sesini çıkaramazken kafasını aşağı yukarı salladı. Deli gibi öpmek istiyordu.

"Sabırlı olmalısın güzelim, önce ben seni öpeceğim."

Cümlesini tamamlar tamamlamaz Buğra'yı canı yanmasın diye belinden tutarak küvetin kenarına doğru yatırdı. Vücudunun karnına kadar olan kısmı suyun dışındayken alt tarafı hala suyun içinde, sevgilisinin kucağındaydı. Alparslan göğsü heyecanla inip kalkan sevgilisinin vücudunu süzdü. Pürüzsüz bembeyaz tenini, köprücük kemiklerini süsleyen birkaç tane benini, birazdan izlerini üzerinde taşıyacak olan güzel boynunu büyük bir iştahla seyretti.

Buğra delici elaların hedefi olurken vücudundaki bütün kanın kaynadığını hissetti. Kalbi yerinden çıkmak ister gibi çarpıyor, hissettiği arzu soluklarını kesiyordu. Alparslan tam kalbinin üzerine dudaklarını sürttüğünde nefesini tuttu. Sıcak nefesini teninin üzerinde hissetmek bütün bedenini karıncalandırırken gözlerini sıkıca yumdu.

Jolie Laide (bxb)Where stories live. Discover now