quarante six

1.3K 96 247
                                    

Buğra odasından çıkıp parmak uçlarında sessizce yürüyerek misafir odasının kapısını korkunç bir yavaşlıkla aşağıya indirdi. Hayatında ilk kez babasının kapı gıcırtısına olan takıntısı yüzünden kapıları durmadan yağlıyor olmasına bu kadar sevinirken sabah olduğunda onu bu yüzden öpeceğini aklına not etti. Odaya girip kapıyı ardından kapattığında telefonuyla ilgilenen sevgilisini gördü. Alparslan odaya girmesiyle telefonu yan tarafına bırakarak ona gülümsedi. Karanlık olduğu için görüşü biraz sıkıntılıydı ama odaya vuran ay ışığı sayesinde yüzünü seçebiliyordu.

Buğra üstündeki ince pikeyi kaldırıp kendisine kollarını açan sevgilisinin yanına neredeyse uçarak ulaşırken yanına yatarak hızlıca kollarının arasına girdi. Alparslan bir kolunu Buğra'nın başının altından geçirip diğeriyle bedenini sıkıca sararken aralarında hiç mesafe kalmayacak kadar vücudunu vücuduna yasladı. Buğra kolunun üstünde yatarken sonunda amacına ulaşmış olmanın mutluluğuyla gülümsedi.

"Rahatladın mı?"

Alparslan sırıtarak sorduğunda kafasını heyecanla sallayarak karşılık verdi ona. Beş gündür ailesinin evindelerdi ve Alparslan ilk gece yaşananlar hariç yanına asla yaklaşmamıştı. Buğra da bu gece artık sabrının sonuna geldiğini hissetmiş, zorla da olsa kendisini yanına getirtmişti.

"Öpsene beni."

Alparslan masumca sorduğu soruyla güümseyerek dudaklarını dudakları arasına aldı. Kudurmasın diye Buğra'ya çaktırmasa da o da deli gibi özlemişti sevgilisini. Bu yüzden ona daha fazla karşı koyamamıştı. Güzel dudaklarını sakinlikten uzak bir şekilde emerken Buğra'nın vücudunu daha çok kendine bastırdı. Buğra dudakları arasına sesli bir nefes bırakıp boynuna sarıldığında günlerdir ona dokunamamanın getirdiği hassaslıkla daha şimdiden sertleştiğini hissediyordu. Buğra bir bacağını kırıp kasıklarına getirerek diziyle oraya baskı uygularken hissettiği zevkle elini kalçasına atıp okşamaya başladı. Rahat duracağına söz vermesini istemişti ama ateşle barut yanyana geldiğinde yanmadan durmaları hiçbir zaman mümkün olmuyordu. Aklının son mantıklı tarafını da yitirmeden önce dudaklarından ayrılıp elini bacağına atarak hareketlerini durdurdu.

"Durmamız gerekiyor Buğra, olmaz güzelim."

Buğra ile birlikte kendini de ikna etmeye çalışıyordu aslında. Eğer biraz daha zorlarsa ona dayanamayacağını biliyordu. Yine de kendinden ödün vermemek için sert duruşunu bozmamaya çalıştı.

"Neden olmuyor, sessiz oluruz."

Buğra dudaklarını kulağına yakın bir yere sürterken elini tutarak kalçasına geri koydu. Alparslan'ın gözleri öpücükleri yüzünden kapanırken çoktan mayışmaya başladığını hissediyordu. Buğra elini sertliğine atıp okşamaya başladığında kendinde onu durdurabilecek gücü aradı ama şu an her şey zaten fazlasıyla zorluyordu. Elini tişörtünden içeri sokup sırtını okşamaya başladı yavaşça.

"Yakalanırsak?"

Bir yandan kendini Buğra'nın eline ittiriyor bir yandan ise mantıklı davranmaya çalışarak durması adına konuşuyordu. Durması gerekiyordu çünkü kendisi duramıyordu. Buğra ise sıcak dilini ıslak bir şekilde boynunda gezdiriyor, iz bırakmadan emip geri bırakıyordu. Sertliğini eşofmanından çıkarıp iyice kavradığında Alparslan kafasını sertçe yastığa bastırdı. Onunla baş edemiyordu.

"Seni içimde istiyorum, hemen şimdi."

Buğra itiraza kapalı bir ses tonuyla konuşup gözlerini gözlerine dikti. Gözleri karanlığa alıştığı için artık daha net görebiliyor, yeşillerinde alev alev yanan şehvet kendi bedenini de yakıyordu.

"Rahat duracağına söz vermiştin."

Buğra sinsice gülümseyip alt dudağını ısırıp, ısırdığı yeri emerek geri bıraktı. "Ben hiçbir şey için söz vermedim, mesajları tekrar oku."

Jolie Laide (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin