Ben Böyleyim

1.2K 53 18
                                    

Hiçlik. Koca bir hiçlik içine düşmüş gibi hissediyorum. Yediğim ilk hakaret, verdiğim ilk psikolojik savaş değildi. Son olmayacağının da farkındaydım. Ancak ilk defa bu kadar yalnız hissediyordum. Kimseye kızmaya hakkım yok bunu da biliyorum. Kaçmayı tercih edip uzaklaşan bendim ancak gitme demelerini beklemiştim. Beklentiler. Hep boşa çıkan şeylermiş. Öğrenmesi acı oldu. Artık kimseden veya bir şeyden beklentim yoktu. Tek amacım yıllarımı verdiğim voleybolda kendimi geliştirmekti. Ve tabi ki hayat bunda da bana karşı çok beklersin demişti. Takıma gelecek olan kızın benim pozisyonumla geleceği gerçeği duygularımı daha çok karmaşaya sokmuştu. Tek iyi olduğum ve kendimi, kendime kanıtlayabildiğim tek şey voleyboldu ve bu elimden alınmış gibi hissediyordum. Gelen kız çok iyiydi. Bunu görmemek için kör olmak lazımdı. Ve ben maalesef ne kör ne de sağırdım. Sorun ben miydim gerçekten? Karşı cinse karşı bir şey hissetmediğim için bu kadar nefreti hak etmiş miydim? Kim isterdi ki dışlanacağını, sevilmeyeceğini bile bile böyle olmak. Hem sevmek ne zamandır kötüydü ki? Cinsiyet önemli değildi ki birini sevmek için. Benim doğrularım tabi ki insanların yanlışı olabilirdi ama ölmemi dileyecek kadar mı yanlıştı? Hayır. Asla pes etmeyeceğim ve olduğum kişiden asla utanmayacağım. Şuan kendime söz veriyorum. Asla kendimden vazgeçmeyeceğim. Ben böyleyim. Ve şimdi her zaman ki umursamaz maskemi takıp takıma yeni gelen kız için yapılan tanışma partisine gidip her zaman ki Ebrar olacağım. Düşüncelerimi bölen çalan telefonumun sesi olmuştu.

Zeze arıyor...

Her zaman ki enerjimle açtım telefonu.

- Efendim Zezem? 

-Ebrar çıkmadın dimi evden hala?

-Ya çıkıyordum şimdi.

Giyinmemiştim bile daha ama bunu Zehra'nın bilmesine gerek var mıydı? Hiç sanmıyorum.

-Yalancı. Giyinmediğine kalıbımı basarım. Kaç yıllık kardeşimsin ciğerini biliyorum senin.

Gülümsedim. Uzun bir süre sonra gerçekten gülümsemiştim. Bazı şeyleri seçemezdik ama arkadaşlarımızı seçebilirdik ve Zeze benim en doğru tercihlerimden biriydi. Bunu bir kere daha anlamıştım.

-Ya valla dalmışım kuşum benim. Hemen hazırlanıp çıkıyorum.

-Ebrar bu ara-

-Zeze valla ya hadi tutma beni lafa da-

- Ebrar geleli 3 gün oldu ama çok düşüncelisin bu geceden sonra ilk fırsatta anlatıyorsun bana ne olduğunu. Gülümseyerek beni kandıramazsın. Gözlerinin içi öyle kırgın ve yorgun ki. Anlatmanı bekledim ama sen gelmedin o zaman ben gelirim sana.

Dolan gözlerim akıp akmamak arasında kalmıştı. Doğru tercihim derken yanılmamıştım. O beni hep anlardı. Reddetmenin de mantığı bu yüzden yoktu.

- Tamam zezem. Ama şimdi beni gerçekten lafa tutma yoksa daha da geç kalıcam.

-Tamam. Hadi öptüm.

Bende diyip kapattık. Kısa sürede giyinip çıktım. Arabaya atlayıp hafif hızla sürmeye başlamıştım. Kendi içimde oluşan sorunlardan kaynaklı tabiki de gelen kıza kötü davranmayacaktım. Kızın bir suçu yoktu zaten ama insanoğlu işte başkasını suçlamak her zaman daha kolay gelmiştir. Diye düşünürken buluşma mekanına gelmiştim. Nezih bir mekan tercih edilmişti. Bu iyiydi. Çünkü gerçekten yeni kızı merak ediyordum. İçeri girdiğimde gözlerim kısa süre etrafı taradı. Bizimkileri görünce o tarafa yürüdüm. Masaya vardığımda herkesin gözleri beni bulmuştu. Bu yüzden bir şeyler deme ihtiyacı hissetmiştim.

- Kusura bakmayın ya dalmışım.

Eda abla şaşırmadık diyerek her yere geç kalmamı bir kere daha yüzüme vurmuştu. Tam gözümü devirip cevap verecekken radarıma esmer bir kız girmişti. Hafif çekingenlikle ve kırık bir türkçeyle selam verip kendini tanıttı.

FİREWhere stories live. Discover now