Doya Doya

349 24 3
                                    


Ebrar

O iğrenç konuşmanın üstünden 2 gün geçmişti. 2 gündür ne sesini ne kokusunu ne de yüzünü görmüştüm. Bugün antrenman vardı. Onu görmek için yanıp tutuşuyordum. Ancak Dani bugün dinleneceğini ve gelmeyeceğini söylediğinde asılan yüzüme engel olamamıştım. Nereye kadar kaçacaktı benden. Özlemiştim. Ve benim aptallığım yüzünden üzülmüştü. Kendime olan nefretim gittikçe artıyordu. Moralimin bozuk olduğunu fark eden Hande ve Zehra çifti antrenman sonrası yanıma gelip beni sorguya çekmişlerdi. Gerçekten tencere kapak bir çift olmuşlardı. İkisi de iyi bok yaptığımı söyleyip gidip konuşmam için gaz vermişti. Gazla çalışan bir insan olduğumdan sonradan tuttuğu odanın önünde bulmuştum kendimi. Cesaretimi toplayıp kapıyı çaldığımda ne açan vardı ne de bir ses. Odada yoktu. Neredeydi peki? İçimden bir ses bar kısmına gitmemi söylüyordu. Bara indiğimde gözlerim etrafı tararken karanlıkta bile parlayan pürüzsüz tenini görmüştüm. Hem bu kadar güzel hem de bu kadar yakışıklı olmayı nasıl beceriyordu? Hızla yanına ilerleyecekken en son geldiğimizdeki kız benden önce davranmış ve ona varmıştı bile. Daha önce konuşmuşlar gibi konuşmaya başlayınca olduğum yerde kal gelmişti. En son geldiğimizde konuşmalarını duymuştum ancak gayet terslemişti onu Mile. Ondan sonra bir daha konuşmuş olma ihtimalleri yoktu dimi? Gözlerim istemsiz dolmuştu. Ellerimden kayıp gidiyormuş gibi hissetmiştim o an. O kadar dikkatli izliyordum ki yanıma gelen kızı fark bile etmemiştim. 

-Bakışlarla insan öldürmek deyiminin hiç gözlerimin önünde gerçekleşeceğini düşünmemiştim.

Türkçe konuşan kıza şaşkınlıkla dönmüştüm. Benim boylarımda bir kızdı. O an o kadar onlara dalmıştım ki kızı düzgün duymamıştım bile.

-Pardon?

-Diyorum ki efekan yapma oğlum gözlerin öyle kalacak.

Esprisini öyle bir şiveyle yapmıştı ki gülmeden edememiştim.

-Kusura bakma ama gerçekten sırası değil.

- Yok kusurluk değil de iyi gibi durmuyordun.

-İyi olduğumu savunmuyorum zaten.

- Benim duyduğum Karakurt böyle değildi.

Kızı incelemeye başlamıştım. Türk'e çok benzemiyordu. Uzun boyu, sapsarı saçları vardı. Gözleri kahverengi olmasaydı eğer kesinlikle rus diyebileceğim güzel bir kızdı. 

-Ee tanışmayacak mıyız?

-Sen beni tanıyorsun anladığım kadarıyla.

-Evet. Takıma gelen yeni kişileri araştırmaya severim.

-Takım?

-Yeni sezonda bizdesin.

- Bu ne ya Rusya'ya gidenler de ruslara mı benziyor?

Gülmüştü. Gülünce gülesim gelmişti. Bulaşıcı bir gülüşü vardı. O sırada izleniyormuş gibi bir his hissedip Mile'ye doğru bakmıştım ancak bana bakmıyordu. Yüksek ihtimalle beni fark etmemişti bile. Tekrar bozulan moralimle ortamı terk etmek istemiştim ancak yanımda kız elini tanıtmak için uzatınca ertelenmişti.

-Vera Svetlena. Takımın smaçörüyüm. Yarı rus yarı türküm.

-Ebrar Karakurt diyerek uzattığı eli sıkmıştım. Konuşmaya devam edince beni salmayacağını anlamıştım.

- Eee Karakurt neden sevgilinle ayrı ayrı takılıyorsunuz?

- Yeni tanıştığım birine anlatmak ne kadar doğru sence?

- Tavsiye veririm diye demiştim ancak pek ihtiyacın yok gibi.

-Nasıl?

- Sevgilin bir süredir buraya beni öldürecekmiş gibi bakıyor.

FİREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin