Uyku

564 26 9
                                    

Ebrar'dan  

Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda ilk pozisyonumun aksine yattığımı fark ettim. Kafamı kaldırdığımda Vargas'ın çenesiyle göz göze gelmiştim. O an fark ettim ki onun dizinde yatıyordum. Tam kendime söylenmeye başlayacakken uyandığımı fark etmişti. Gülümseyerek günaydın demişti. Öyle güzel gülünür müydü zalımın kızı. Uyanır uyanmaz gördüğüm bu manzara hoşuma gitmişti. Ebrar kendine gelmelisin. O senin takım arkadaşın ve tanışalı daha 1 gün bile olmadı. Kendimi bu şekilde avuturken konuşmam gerektiğini hissetmiştim.

- Kusura bakma gerçekten. Ne ara dizine yattığımı bırak uyuya kaldığımı bile hatırlamıyorum.

- Sorun değil. Hem dizime sen yatmadın ben yatırdım. Uyuya kalmıştın fakat o şekil yatarsan boynun tutulurdu. Sen kusura bakma asıl.

- Yok canım ne kusuru.

- Eee ben gideyim o zaman artık. Zaten yeterince zahmet verdim. Zehra da evdedir.

Gitmesini istememiştim. Gitme desem çok mu garip olurdu? Garipse garip. Söylersem ne kaybederim ki?

- Gitmesen. Yani şey zaten akşam olmuş. Zehra ile yarın buluşucaz. Buradan direkt geçeriz. Hem sen de tam dinlenmedin. Tabi sen bilirsin.

Konuştukça saçmalamayı acilen bırakmalıyım. Bu kız benim dengemi öyle bir bozmuştu ki konuşmayı unutmuştum iyi mi? 

- Zahmet ol-

- Şu zahmet saçmalığını bir daha açarsan seninle asla muhatap olmam demiştim. Ve cümlem biter bitmez ağzına hayali bir fermuar çekmişti. Bu yaptığı gülümsememe sebep olmuştu. Çok tatlıydı zalımın kızı. Cevap vermesi için gözlerinin içine bakıyordum.

- Kalırım. Tabi kalırım.

Cevabı beni sevindirirken bunu çok dışarı vurmamaya çalışmıştım umarım başarmışımdır. Gerçekten uzun süre uyumuştum. Acıkmış olmalıydı. Ne yemek istediğini sorduğumda. Sipariş verdiğini söylemişti. Gerçekten hızlı ve düşünceli biriydi. Zil çaldığında kapıyı açıp gelen siparişleri almıştım. Poşetin içine baktığımda ful benim sevdiğim şeyleri görünce şaşırmıştım. Bunları sevdiğimi nerde biliyordu ki?

-Bunları sevdiğimi nerden biliyorsun? Hepsini almış olman tesadüf olamaz.

- Zehra'ya sordum. Yaptıkların için teşekkür amaçlıydı.

Gülümsemiştim. Benim için yaptığı küçük şey bile beni çok mutlu etmeye yetmişti. Gülümseyerek mutfağa geçmiştim. O da arkamdan geldiğinde yemeğimizi yemeye başlamıştık. Bu sefer sessizce değil sohbet ederek yemeğimizi yemiştik. İkimizde eski kulüplerde yaşadığımız komik anları anlatırken gülmekten gözümüzden yaş gelecek kıvama gelmiştik. Yemeğimizi bitirdikten sonra çöpleri atıp kahve yapıp Vargas'ın yanına geçmiştim. Öylesine muhabbet etmek için ağzımı açtığımda Vargas'ın çalan telefonu beni susturmuştu. Vargas müsaade isteyerekten telefona bakmıştı. Kim arıyorsa gözleri parlamıştı. Hemen açıp konuşmaya başlamıştı.

-Prensesim nasılsın? İyiyim. Alıştım alıştım. Bende seni özledim Ari. 

Vargas konuşurken arayan kişinin eski takım arkadaşı Arina olduğunu anlamıştım. Eda abla önceden anlatırken bahsederdi oradan kalmıştı aklımda. Sadece onunla çok yakınmış o zamanlar. Ama şuan bana da gayet yakındı değil mi? Hem de yeni tanışmamıza rağmen. Bir dakika. Ben az önce kıskanmış mıydım? Neden? Neden kıskanmıştım ki durduk yere onu şimdi? Hangi sıfatla kıskanmıştım onu?  Ebrar kendine gerçekten dur demelisin yoksa bu işin sonu hiç iyi olmayacak. Ben bunları düşünürken onlar telefonu kapatmak üzereydi. Kapatırken kızın Mile dediğini duymuştum.

FİREWhere stories live. Discover now