Teni Tenime

552 25 10
                                    


Vargas

İtalya'ya karşı aldığımız maç sonrası sevinç gösterileri yaparken gözüm bir noktaya takılmıştı yine. İlk gördüğümde benzetmişim diye düşündüğüm eski karım şuan odağımdaydı. Ebrar'ın da gösterdiği mesajlar sonrası ona olan sinirim artmışken yüzsüzce buraya gelmesi daha da sinirlenmeme sebep olmuştu. Coşku sebebi ile kimse o an gittiğimi fark etmemişti. Planlarımın arasında ağzının payını güzelce verip Ebrar'la olan güzel ilişkime sorunsuz devam etmek vardı. Yanına vardığımda gözleri mutlulukla parlıyordu. Benim ise onun aksine irislerimde ki tek duygu nefretti. Hala hayatıma karışma hakkını nerden buluyordu bilmiyordum. Onu kimsenin görmeyeceği bir koridora götürmüştüm. Ebrar'ın görüpte boşu boşuna sinirinin şuan bozulmasına gerek yoktu. Gece anlatırım diye düşünüyordum. Hayatın planları bozmayı sevdiğini atlamıştım tabi o an. Boş yere geçtiğimizde konuşmaya daha doğrusu tartışmaya başlamıştık. 

- Senin amacın ne Yesli? Hayatıma karışma hakkını nerden buluyorsun? Kimsin sen he?

- Karınım. Hatırlatayım. 

- Boşandık biz boşandık. Ne karısı?

- Boşanmış olmamız birbirimizi sevmediğimiz anlamına gelmiyor ama sevgilim.

- Ben senin hiç bir şeyin değilim. Hayatım da biri var farkında mısın?

- Sadece onla kendini avutuyorsun. Eninde sonunda geleceğin yer benim yanım bunu kabullensen iyi olur.

- Ben Ebrar'ı seviyorum Yesli. Hatta ona aşığım. Senin yüzünden onun üzülmesine asla izin vermem. Gerekirse her yola başvururum her yola. Seni bitiririm anladın mı?

Tehditkâr bakışlarımı inatla üstünde tutuyordum. Söylediklerimde ciddiydim. Eğer Ebrar onun yüzünden üzülürse ona ağır bedeller ödetirdim.

- Anladın mı diyerek bağırmıştım. O da bağırmaya başlamıştı bu andan sonra.

- Şu aptal kızda ne buluyorsun anlamıyorum. Güzel mi bende olurum, başaralı mı bende başarılı olurum. Ne varsa onda hepsinin iki katına sahip olurum. 

- Her şeye sahip olsan da benim sevgime sahip olamazsın Yesli. Kabullen bunu. Kabullen ve yoluna bak yoksa senin için bu hikayenin sonu iyi bitmeyecek.

-İzin vermiyorum anladın mı? O kızla ayrılman için her şeyi yaparım. Gerekirse onu öldür-

- YESLİ! KENDİNE GEL. YOKSA BEN GETİRECEĞİM. 

- Onun için bana mı bağırıyorsun? Onun için mi bana gözlerinde böylecesine nefretle bakıyorsun? 

- Bu saatten sonra Ebrar'ın tenine rüzgar değse senden bilirim. Duydun mu beni? Uzak duracaksın ondan, benden, bizden.

- Beni buna sen mecbur bıraktın demişti. Anlamadığım için ne diyerek tepki vermiştim ancak o benim dudaklarıma çoktan varmıştı bile. Şoka uğramıştım ancak bu şok kısa sürmüştü. Direkt onu ittirdiğimde tekrar bağırmaya başlayacakken duyduğum sesle kalakalmıştım. Ebrar'dı bu. Ne kadardır buradaydı? Ya yanlış anladıysa düşüncesi içimi çoktan yemeye başlamıştı bile. Ebrar'a doğru döndüğümde gözleri buz kesmişti. Ve o buzlar benim kalbime batmıştı. Yanlış anlamıştı işte. Hayır. Hayır. Onu bu sebepten kaybedemezdim. Hayır. Hızlıca açıklama yapmak için dudaklarımı açmıştım.

-Sevgilim bak yanlış anladın. Tepki vermeden önce bir din-

Sözümü sadece bir el hareketiyle kesmişti. Açıklama duymak istemeyecek kadar mı nefret etmişti benden? Benim sözümü kestikten sonra benim yanıma geçip bedenini Yesli'ye dönmüştü. Bu bakışlarını ilk defa görüyordum. Öyle sert bakıyordu ki Yesli'nin az önce benim karşımda ki duruşu tuzla buz olmuştu bile. Ses tonu da en az bakışları kadar buz gibiydi.

FİREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin