(31) Kralın Tahtı Yıkıldı.

387K 19.1K 23K
                                    

"Biliyorum senin dünyandaki küçük bir noktayım ama unutulmaması gereken en önemli şey, noktanın olduğu yerde tüm cümlelerin son bulduğuydu. Sonları ben aldım sen başlangıç ol."

Kafamın içinde bir dünya vardı, belki de bir masal veya hayalî bir âlem. Bir şizofrenin korkunç kâbusları, bir hayalperestin düşleri vardı orada. Kafamın içindeki dünyada solmaya mahkûm bir buket gibi ödünç alınmış birkaç mutluluk vardı. Başkalarının gülüşlerinden çaldığım küçük sevinçlerim kendi gözyaşlarımın içinde kaybolup gidiyordu. Tam anlamıyla mutlu olmayı hiçbir zaman beceremedim çünkü her cennetin bir cehennemi vardı. Ben bir zamanlar annemin cenneti, babamın telaşı ve ablamın sinsi kıskançlığıydım. Bir 13 Haziran'da annemin canından çok sevdiği katili, babamın yıkımı ve ablamın ezelî düşmanı oldum.

Annemi mezara, babamı yalnızlığa, ablamı hiçliğe ve kendimi güneşin hiç doğmadığı karanlık bir evrene savuran benim. Ben yirmi altı yıllık hayatımda o kadar çok şey oldum ki kendi benliğimi unuttum. Çok fazla şey oldum ama bir tek ben olamadım.

Hangisiydim ben?

Babasının savaşçı kızı Efil mi?

Annesinin küçük katili Bige mi?

Yoksa Sanrı'nın karısı Saka mı?

Birden fazla ben vardı ama bu gece sadece Saka'ydım, Sanrı'nın Saka'sı. Hector denen adam beni kullanarak kocamın damarına, damarına basarken olmam gereken tek kişi Saka'ydı. Bu masayı Hector'un kanıyla yıkayıp üstüne bir sigara yakan kadın olmalıydım. Olmam gereken kişi ve yapmam gereken şey belliyken hiçbir şey yapamıyorum çünkü burada yalnız değildim! Çok şey yapmak istiyorum ama tüm ekibin hayatını tehlikeye atmaktan korkuyorum!

Hector onun yanına gitmemi isteyince Karun'un ona olan bakışları düz ve boştu ama hissettirdikleri dehşet vericiydi. Tedirgindim çünkü Karun her an her şeyi yapabilirdi. Bu masada dönen tek bir oyun birçok şeye sebep olabilirdi. "Sakin ol," diyen Duha'nın sesi söyleyemediğim her şeyi onun kulağına fısıldıyordu. Burada olmasa da Duha kulaklık sayesinde etrafımızdaki sesleri duyduğu için az çok neler olduğunu tahmin ediyordu.

Duha onu sakinleştirmek için kulağına gereken her şeyi söylüyordu. "Biliyorum dayanılması güç bir olay ama sakin olmalısın. Elay anahtarı almayı başardı, şimdi odanın anahtarını Kenan'a gönderdim. Bizimkiler çalışma odasına sızarsa kasanın icabına bakmak kolay. Kenan ve Furkan için üst katta çalışma odasını gösteren kameralardan kurtulmalıyım. O masada kalmalı ve bize biraz daha zaman kazandırmalısın."

Duha'nın sesini Karun'da duyduğu için derin bir nefes alıp kendini sakinleştirmeye çalışmıştı ki Elay, "Adamın yanında karısına yürüyorlar nasıl sakin ol dersin?" dediğinde Karun'u kışkırttığının farkında bile değildi.

"Sen olsan sakin kalır mıydın?" Bu soruyu Duha'ya soruyor olmalı. "Biri karına asılsaydı sakince izler miydin onu?"

"Sikerdim lan onu! Oldu mu?" Duha'nın sesi ondan beklemediğim bir ciddiyetle çıktı. "Ama söz konusu karımın hayatıysa biraz sabreder daha sonra o puştun ceddini bellerdim! Adamların yüzde sekseni aşağıda, eğer o masada olay çıkarırsa öldürecekleri ilk kişi Bige olur. Karısının ölümünü izlemek istemiyorsa Hector'a tahammül etmek zorunda!"

"Hector kim?" dedi Elay.

"William'ın kendi gibi it oğlu."

"Şu takıntılı psikopat dediğin oğlu mu?"

"Evet."

"Hani Bige ve benim dikkatini üzerimize çekmeyeceğimiz kişi mi?"

"Evet."

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin