7

1.2K 83 96
                                    

''Bir şey mi dedin hayatım?'' İsagi, meraklı gözlerle Nagi'ye bakarken Nagi, yüzünü göğsüne gömmüştü. Boğuk bir sesle ''Sadece çok iyi olduğunu söyledim.'' diye cevapladı. İsagi, gülüp Nagi'nin saçlarına elini geçirdi. 

Eli saçlarında gezerken Nagi'nin sessiz oluşundan uyuya kaldığını anlaması uzun sürmemişti. ''Bir turla yetinmezdin sen. Günün bu kadar yorucu muydu?'' kafasını kaldırıp saçlarına öpücük bıraktı ve tekrar kafasını yatağa koydu. 

Acaba beni ne zaman mühürleyecek? Bir an önce onunla evlenmek ve aile kurmak istiyorum.

Reo, altına bir eşofman giyerek salona ilerledi. Kendini geniş koltuğa bırakıp telefonundan saate baktı. On beş dakika sonra kim olduğunu öğreneceğim.

Elindeki telefon titremeye başlarken aramayı anında yanıtladı.

''Başkanım.'' ruhsuz gibi çıkan ses tonundan bir şeylerin istediği gibi gitmediğini anlayabilmişti. ''Buldun mu?'' karşı taraftan birkaç saniye ses gelmezken Reo'nun dizi titreşime girmiş gibi titriyordu.

''İlk olarak mail adresini sorguladım ama hiçbir şey çıkmadı. Gidip mekanın sahibi ve çalışanlarıyla konuştum. Ama herhangi bir bilgi vermediler. Para teklif ettim reddettiler.''

Elini alnına götürüp ovuşturdu. ''Susma payını fazla almışlar galiba.'' karşısındaki kişide en az onun kadar zeki birine benziyordu. İşi oldukça zor olacaktı. ''Başkanım, Seishiro Şirketi ile bir bağlantısı olabilir mi?'' 

Reo, düşünceli bir şekilde zemine odaklandı. ''Sanmam. Böyle saçma şeylerle uğraşacak zamanları olduğunu düşünmüyorum.'' yoğun bir döneme girmişlerdi. Mikage Şirketinin altında kalan tüm şirketler bu tarz dönemlerde nefes bile alacak zamanı bulamazdı.

''Varsayalım ki onlar yaptı bunu. Neden bu tarz bir şeyle bana yakınlaşmaya çalıştı ki? Amacı şirketimi bitirmek ama o benimle ilgileniyor gibiydi.'' kafasında bir sürü cevapsız soru oluşmuştu. 

''Sizi ayartmaya çalışıyordur belki de. Oldukça yakışıklı ve varlıklı bir iş adamısınız herkesin gözü üstünüzde.'' asistanının dediği şeye gülüp koltukta yatar pozisyona geçti. ''Beni yakışıklı bulduğunu bilmiyordum asistan.'' 

Asistanı da gülerken cevap verdi. ''Elbette yakışıklı buluyorum. Yoksa neden size katlanayım?'' asistanından ilk defa bu tarz şeyler duyması onu şaşırtmıştı. ''Katlanılmaz biri miyim ben Hiori?'' 

Bir şeyin dökülme ve kırılma sesi duyulduktan sonra nefes nefese bir şekilde konuştu. ''Beni kovmakla tehdit etmeseniz o kadarda kötü biri değilsiniz. Ama bazen çok gıcık tavırlarınız olabiliyor.'' 

''Bir şeyi mi kırdın sen?'' kaşları çatılmış karşıdan cevap bekliyordu. ''Kendime yemek hazırlamaya çalışırken tabağı düşürdüm de.'' Reo'nun dudakları iki yana kıvrılırken telefonu hoparlöre alıp kenara koydu. ''Telefonu elinde tuttuğun için mi?'' asistanı doğru olduğuna dair mırıltılar çıkardı. 

''Telefonu hoparlöre alıp bir yere koyabilirdin.'' karşıdan tekrar tıkırtılar gelirken ''Size saygısızca davranmış olurdum öyle.'' dedi. ''Fazladan yemeğin var mı?''

''Evet var neden?'' Reo, koltuktan kalkıp telefonla birlikte odasına yürümeye başladı. ''Karnım acıktı da sana misafir olmaya geliyorum.'' 

''Ama şey yani pek bir şey yapamadım. Bunları yiyebileceğinizi düşünmüyorum.'' kaşları çatılırken askıdan bir sweatshirt aldı ve üstüne giydi. ''Ben de insanım biliyorsun değil mi Hiori. Bana farklı bir dünyadanmışım gibi davranma.'' 

''Özür dilerim. Sadece siz benim çok üstümdesiniz o yüzden...'' 

''Ben seni asla altımda görmedim.''

''Sizinle çalışmayı gerçekten seviyorum.'' bu iltifat Reo'yu gülümsetirken arabasının anahtarını almış kapıya doğru yürüyordu. ''Birazdan orada olacağım.''

''Peki bekliyorum.'' Reo, aramayı sonlandırırken otoparka inip arabasına bindi. Hiori ile iş konuları hariç konuşma fırsatını pek bulamamıştı ve şuan onu konuşturmayı başarmışken devamını getirme niyetindeydi. 

Çalışmaya başladığı zamandan beri onunla olan asistanının hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Bu yüzden içinde onu tanıma isteği vardı. 

Araba apartmanın önünde dururken kilitleyip kapıya doğru yürüdü. Asistanı hastayken birkaç kez buraya geldiği için adresi ezberine yerleşmişti. Yaşadığı dairenin katına çıkıp kapıyı tıklattı. Kapı hızla açılırken yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

''Hoş geldiniz başkanım.'' 

''Hoş buldum Hiori.''

''Geçin lütfen. Evinizdeymiş gibi hissedin.''

Reo, içeri geçip salon olduğunu düşündüğü yere doğru ilerledi. Elindeki paketi hatırlayıp arkasından gelen Hiroi'ye döndü. ''Tatlı bir şeyler aldım. Tam olarak ne sevdiğini bilmediğim için hepsinden biraz koydurttum.'' 

''Teşekkür ederim ama hiç gerek yoktu.'' Reo, elindeki paketi ona uzatıp almasını bekledi. ''Alıp yemezsen kovarım.'' Hiori'nin yüzünde büyük bir gülümseme oluşurken paketi alıp mutfağa ilerledi. Reo'da yemek masasının olduğu kısma ilerleyip hazırladığı sofraya baktı.

''Bu bir şey yapmamış halin mi?'' Hiori, elinde salata tabağıyla salona girip Reo'nun yanına ilerlerken başını onaylamak için aşağı yukarı salladı. 

''Geleceğinizi daha önce söyleseydiniz size uygun bir sofra hazırlayabilirdim.''

''Tabii bu sizin iş hariç evime ilk gelişiniz o yüzden baya şaşırdım.''

Reo'nun oturması için sandalyeyi işaret etti ve Reo oturduktan sonra karşı sandalyeye geçip oturdu. Reo, yemekten bir kaşık alıp bakışlarını Hiori'ye çevirdi. ''Sen mi yaptın bunu?''

''Evet. Kötü mü olmuş?''

''Şaka mı yapıyorsun çok iyi bir şey bu!'' Reo, arka arkaya kaşığını yemeğe daldırırken Hiori, onun bu haline gülmeden edememişti. ''Demek ki böyle yanlarınız da varmış.'' 

''Bu yanlarımı sadece benim için değerli olan insanlara gösteririm.'' Hiori'nin yanakları kırmızılaşırken kafasını eğdi. 

''Ben sizin için değerli biri miyim?'' 

Reo, küçük bir çocuk gibi kafasını sallayıp gülümsedi. ''İş harici baş başa yemek yediğimize göre öylesin.'' 

''Sizde benim için öylesiniz.''

***

Reo x Hiori ilişkisi oluşturma yolunda ilerliyorum resmen işler biraz daha karışsın da kaos çıksın açıkçası Nagi'nin bu tavırları yüzünden Reo x Hiori daha mantıklı geldi şuan 

Revenge || Nagireo OmegaverseWhere stories live. Discover now