24

861 66 86
                                    

Nagi, kollarının arasındaki bedenin kaybolduğunu hissettiğinde gözlerini aralayıp karanlığa alışmaya çalıştı. Yatakta doğrulup gözlerini ovaladı ve boş yatağa baktı. Eli komodinin üzerindeki telefonuna kayıp ekranı açtığında saatin 04:35 olduğunu görüp uykulu bir şekilde ayaklarını yataktan sarkıttı. 

''Bebeğim?'' Odadan çıkıp koridorda ilerlerken öğürme sesleriyle adımları banyoya yöneldi. Aralık kapıyı ardına kadar açıp klozetin dibinde oturmuş kusan Reo'yu gördü. 

Endişeyle yanına ilerleyip diz çöktü ve yüzüne dökülen saçlarını elleriyle topladı. Bir eliyle sırtını okşarken korkuyla yüzüne bakıyordu. ''Sevgilim, iyi misin?'' Diye sordu titreyen sesiyle. 

Reo, birkaç saniyenin ardından kafasını kaldırıp Nagi'ye döndü. ''İyiyim midem bulandı sadece.'' Nagi, sırtındaki eliyle vücudunu kavrayıp kucağına çekti. ''Hastaneye gitmeli miyiz?'' Eliyle midesine masaj yapmaya başlamıştı. 

''Hımm hayır gerek yok. Hamileliğin ilk aylarında mide bulantısı normalmiş.'' Reo, gözlerini kapatıp ağırlığını Nagi'ye verip düzenli nefes alıp vermeye başladı. 

Nagi, Reo'yu dikkatlice kucağına alıp odaya geri dönerken saçlarını öpücüklere boğup rahatlatmaya çalışıyordu. Yatağa oturup kucağındaki bedeni tamamen sarmaladı. 

''Daha iyi misin bir tanem?'' Elini yüzünde gezdirip yanaklarını okşadı. ''Senin için ne yapabilirim?'' Diye ekledi. Reo, göğsüne sinip gülümsedi. ''Böyle kalsak yeterli.'' Nagi, başını sallayıp yorganı üstlerine çekti. Yorganla Reo'yu tamamen gizlerken güldü. 

Reo, elini Nagi'nin çenesinde gezdirirken konuştu.''Nagi...'' 

Başını eğip cevapladı. ''Efendim bebeğim.'' 

''Az önce yediğim her şeyi kustum ya ben hani... acıktım sanırım...'' Reo, yüzünü Nagi'nin boynuna sürtüp öptü. ''Yemek mi yesek? Şey... çilekte yiyelim.'' Nagi, onun bu şirin hallerine gülerken alnını öptü. 

''Canı çilek mi istemiş benim bebeğimin?'' Reo, masum bir şekilde kafasını aşağı yukarı salladı. ''Hem benim hem de çocuğunun.'' Nagi, kucağındaki bedeni yavaşça yatağa oturtup yataktan kalktı. 

''O zaman hemen çilek alıp geleceğim size.'' Reo, sevinçle ellerini çırparken kollarını kocaman açıp Nagi'yi bekledi. Nagi, kollarının arasına girip onu öptükten sonra dolabına yönelip bir eşofman altı ve sweatshirt giydi. 

Reo, eliyle karnını okşayıp heyecanla ''Baban bizim için çilek alacak!'' Diye fısıldadı. ''Minicik olsan da seni çok seviyor.'' Nagi, onu birkaç saniye huzur içinde izledikten sonra odadan çıkıp dış kapıya yürüdü ve evden de çıktıktan sonra arabasına binip açık bir yer aramaya başladı. 

Reo, elindeki nane limon çayıyla geniş koltuğa oturup televizyonu açtı. Çayını yudumlarken kanallar arasında geziyor, izlemeye değer bir şeyler arıyordu. 

Sonunda bir aksiyon filmi bulduğunda koltuğa iyice yayılıp izlemeye başladı. Yaklaşık bir saat sonra kapı sesi duyulurken Reo, daldığı filmden gözlerini ayırıp elindeki poşetlerle içeri ilerleyen Nagi'yi izledi.

Nagi, onu fark edip kocaman gülümserken Reo, öpücük atmıştı. ''Hoş geldin sevgilim.'' Deyip koltuktan kalktı ve mutfağa giren Nagi'nin peşinden ilerledi. ''Hoş buldum.'' Elindeki poşetleri bırakıp Reo'yu yavaşça kollarının arasına çekip kokladı. ''Özledim.'' 

''Biz de seni özledik.'' Reo'nun çoğul konuşması Nagi'nin hoşuna gitmeye başlamıştı. ''Babacık size bir sürü şey aldı.'' Kollarını çekip masanın üstüne koyduğu poşetleri açtı. Birçok çeşit meyveyi masaya bırakırken, tatlı paketlerini de tezgahın üstüne koymuştu. 

''Canın tatlı çekerse diye pasta falanda aldım. Hangisini yiyeceğini de bilemedim hepsini paketlemesini istedim. Eğer beğenmezsen sabah düzgün bir yere gidip sevdiklerinden alırım.'' 

Reo'nun gözleri yaşla dolarken kollarını Nagi'ye dolayıp kafasını sırtına dayadı. ''Seni çok seviyorum.'' Nagi'nin elleri Reo'nun ellerini kavrarken kafasını arkaya yatırdı. ''Ben de seni çok seviyorum.'' 

''Seninle olduğum için asla pişman olmayacağımı biliyordum.'' Nagi, gülümseyip Reo'yu kolundan tutup önüne çekti. ''Pişman olmana asla izin vermeyeceğim.'' Elini uzatıp karnını okşadı. ''Artık sizin aileniz benim.''

Dudaklarına eğilip bir öpücük aldıktan sonra masanın üstündeki çilek paketini alıp lavaboya ilerledi. Çilekleri dikkatlice yıkadıktan sonra bir tabağa koyup Reo'ya döndü. ''Çilekleriniz hazır.'' Reo, mutlulukla gülümseyip tabağın içinden bir çilek alıp ağzına attı. 

''Çok lezzetli. İkimizde çok beğendik.'' Nagi, görevini başarıyla yerine getirmiş olmanın rahatlığıyla derin bir nefes aldı. Reo, tabaktaki çilekleri hızlı hızlı yerken Nagi'ye yedirmeyi de ihmal etmiyordu. 

''Canı çeken sensin ama en çok bana yedirdin.'' Reo, kafasını Nagi'nin göğsüne yaslayıp çileklerini yemeye devam etti. ''Babamızın güçlenmesi ve bize iyi bakması lazım.'' Nagi'nin tek kaşı kalkarken sweatshirtinin alt kısmını tutup göğsüne kadar çekti. 

''Bu kasları süs niyetine yapmadım ben.'' Reo'nun bakışları kaslarına kayarken dudaklarını yaladı. ''Burasıda çok lezzetli görünüyor.'' Dilini kaslarına değdirirken Nagi'nin vücudu gerilmişti. ''Yapma hamilesin.'' Reo, omuz silkip dilini kaslarının üstünde gezdirmeye devam etti. 

Nagi, onu tutup masanın üstüne oturttu. ''Karnında bebeğimizi taşıyorsun ama hala yaramazlık peşindesin.'' Reo, sırıtıp kollarını boynuna uzatıp ellerini ensesinde birleştirdi. ''Seni de yemek istemem suç mu?'' 

''Beni de mi çekti canın?''

''Hem de nasıl bir bilsen.''

Bacaklarını belinde birleştirip kendine yapıştırdı Nagi'yi. ''Her dakika yemek istiyorum seni.'' Göz kırpıp çenesini öptü. ''Yoksa sen istemiyor musun?'' Öpücükleri adem elmasına oradan da boynuna kayarken Nagi'nin yutkunduğunu hissetti. 

''Sen adamı yoldan çıkartırsın.'' Diye fısıldayıp dudaklarına yapıştı Nagi. Reo, kazanmış bir şekilde dudaklarının üstüne gülümsedi. ''Çıksana.'' 

***

Ben bu bölüme kalbimi bıraktım... Nagireo diye ölüp ölüp diriliyorum şuan...

Revenge || Nagireo OmegaverseTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon