25. BÖLÜM

279 83 66
                                    

"Vay anasını ya! Siz iki kardeş ne azgın çıktınız be kızım. Biriniz kaşla göz arasına Yiğit'i diğeri burnumuzun dibinde Aybars'ı götürüyor. Valla kedicik şakayla karışık sende alttan alttan tavladın çocuğu helal!"

Dediğinde Aybars başımın altındaki yastığı hızla çekip Oğuz'a fırlattı.

"Lan pezevenk! O kapı laf olsun diye mi var orada? Girmeden önce çalıp izin istesene!"

Diye kükrediği sırada Oğuz yastığı havada yakalayıp Aybars'a geri attı. Gülerek odanın kapısını tıklattığında Aybars sinirle gözlerini devirdi. Hala üzerimde olduğu için bende kalkamıyordum. Yerimde huzursuzca kıpırdandığımda Aybars'ın bakışları beni buldu. Nihayet üzerimden kalktığında oturur pozisyona geldim.

"Niye geldin?"

"Sena kendine geldi. Çınar ve Esra Sena'yı eve götürmek istiyor."

Dediğinde Aybars başını olumsuz anlamda salladı.

"Bu gün onun sırası. Önce anlatsın. Sonra nereye gitmek istiyorsa gider."

Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Az önce o kız yüzünden benim ağzıma sıçan adam bu değil miydi? Ne oldu da birden bire buz kesti böyle? Oğuz itiraz ederek konuştu.

"Aybar. Kız iyi değil. Hem ne acelesi var ki yarın anlatır."

Dediğinde Aybars ateş saçan gözlerini Oğuz'a dikti.

"Hayır dediysem hayır! Onun bu çocukça davranışları yüzünden benim kaybedecek bir dakikam bile yok! Her şey plana uygun gidecek! Anlaşıldı mı?"

Dediğinde Oğuz istemese de başını onaylarcasına salladı. Oğuz'un kısa süreliğine bakışları beni buldu.

"Kedicik. Boynundaki şey açık yara için uygun değil! Gel yaranı temizleyip saralım."

Dediğinde Aybars direk itiraz etti.

"Sen çık! Ben hallederim. Bir saate kadar herkes hazır olsun. Yemeği dışarıda yiyeceğiz."

Dediğinde Oğuz başını sallamakla yetindi. Oğuz bana zoraki gülümseyip odadan çıktı. Aybar ateş saçan gözlerini bana çevirdiğinde yorganın altına saklanmamak için kendimi zor tuttum. Elim boynuma gittiğinde bakışları elimi takip edip boynum da durdu. Bıkkın bir nefes verip banyoya gitti ve yine ilk yardım çantasıyla yanıma geldi. Yatağa hemen yanıma oturduğunda ben çoktan boynumdakini çıkarmıştım. Yarayı temizleyip oyalanmadan sardı. İlaç kutusunu banyoya götürdüğünde bende yerdeki elbiseyi alıp banyoya adımladım. Kapıdan çıkacakken göz göze geldik. Elimdeki elbiseye bakıp konuştu.

"Vaz geçtim. Üzerindekiyle gel."

Dediğinde sinirlensem de bir şey demedim. Adam resmen benimle oyun oynuyordu. Elbiseyi dolaba tepip tekrar yatağa uzandım. Gerçekten çok uykum vardı. Dünden beri ağzıma tek lokma girmemişti. Bu adamla tanıştığımdan beri tüm düzenim alt üst olmuştu.

"Bir saate çıkıyoruz dedim duymadın mı?"

"Duydum. Ama hala bir saatim var öyle değil mi?"

"Kardeşinle vakit geçirmek istemiyor musun?"

"Niye bu son görüşüm mü olacak?"

Dediğimde yüzü bir anlığına renk değiştirdi. Konuşmak için dudakları aralansa da vaz geçip omuz silkti.

"Sen bilirsin. Benden söylemesi."

Dedi ve odadan çıktı. Gözlerimi kapatıp boynumdaki kesiğin acısına odaklandım. Acı beni her zaman ayakta tutmuştu. Etrafımda gerçek olan ve beni asla terk etmeyen yegâne sevgilimdi. Odaklandıkça artan acı dudaklarımın kıvrılmasına sebep oldu. İşte bu gerçek bendi. Ruhum ve bedenim. Ailemin laneti olan ölümü miras almıştı. Hem annem hem de babam acı içinde tek başlarına can vermişti. Aile mirasını tüm benliğimle kabul ediyorum. Zamanı geldiğinde acı dolu ve yalnız bir ölümün beni beklediğini biliyorum. Kendimi bu sona çoktan hazırlamıştım. Elbet aynanın karanlık yüzü bana da görünecekti. O zamana kadar bende sabırla bekleyecektim.

AYNA +18 #ilmelistanWhere stories live. Discover now