34. BÖLÜM

257 85 90
                                    

...Keyifli okumalar...Kısa olduğu için sorry🥀

Karakolun önünde uzun bir süredir bekliyordum. İçeri girmek istiyordum ama öğreneceklerimden de fazlasıyla korkuyordum. Kafamı direksiyona yaslayıp bir süre daha bekledim. Cama vuran yağmur sesleri beni rahatlatırken tüm cesaretimi toplayıp indim araçtan. Emniyetteki telaşı umursamadan adımlarımı nezarethaneye doğru attım. Karşıma çıkan resmi polis beni durdurduğunda elimdeki kimliği çıkarıp gösterdim. Polis bir adım geri çekilip konuştu.

"Komserim. Buyurun ne istemiştiniz?"

"Halit Akın! Nerede?"

"Az önce sorguya alındı."

Dediğinde kaşlarımı çattım. Özellikle uyarmama rağmen Aziz Çağlar yine bildiğini okuyordu. Başımı sallayıp sorgu odasına doğru gittim. Aziz Çağlar'ın özel misafirleri için kullandığı odaya girdiğimde onunla göz göze geldim. Elindeki kelepçelerle koyu kahvelerini bana dikmiş bakıyordu.

"Senin burada ne işin var?"

Aybars'ın sorusuyla duraksadım. Asıl onun burada ne işi vardı? Odada sadece ikimiz vardık. Aynalı camın karşısına geçip kahkaha atmaya başladım. Cama sinirle yumruk atıp bağırdım.

"İhtiyar! Halit nerede?"

Hızımı alamayıp cama birkaç kez daha yumruk attığımda Aybars yerinden kalktı.

"Gecem! Senin burada ne işin var? İhtiyar kim lan?"

Başıma cama yaslayıp öylece bekledim. Kendimi toplayınca odadaki telefona yöneldim.

"Anahtarı getirin! Hemen!"

Dedikten sonra telefonu sertçe kapattım. Kısa bir süre sonra içeri giren polisten anahtarı alıp Aybars'ın kelepçesini çözdüm. Polis ne yaptığımı anladığında önüme geçti.

"Komiserim Aziz Amir!"

"Siktirtme lan Aziz amirini! Söyle ona Halit itini cehennemin dibine de soksa bulacağım! Şimdi çekil önümden!"

Aybars'ın elini tutup sorgu odasından çıktım. Koridordaki tüm bakışlar bizi bulurken ben Aybars'ın elini güç almak için sıktım. O da varlığını hissettirmek istercesine tutuşuma karşılık verdi. Bakışlarım ona kaydığında gözlerimiz birleşti.

Koyu kahveler bana ne kadar sinirle baksa da şuan önceliği kesinlikle iyi olup olmadığımdı. O yüzden sabrediyordu. Buradan çıktığımız an patlayacaktı adım kadar emindim. Emniyetten çıktığımızda temiz havayı ciğerlerime çektim. Aybars beni hızla kendine çekip sarıldı.

"Sakin ol! Geçti."

Sanki bunu söylemesini bekliyormuşum gibi bir anda ağlamaya başladım.

"Az kalmıştı Aybars! Çok az kalmıştı! Babamın katilini öğrenmeme çok az kalmıştı!"

İç çekerek ağlamaya devam ediyordum. Az önce söylediklerime pişman olur muydum bilmiyorum. Ama artık ondan bir şey saklamak için sebebim kalmamıştı. Sakinleştiğimde geri çekildim. Ağlamaktan buğulanan gözlerimi silip gülümsedim. Koyu kahvelere bakış konuştum.

"Sor hadi! Ne soracaksan sor!"

"İyi misin?"

Duran yaşlarım sessizce akmaya tekrar başladığında güldüm.

"Hadi ama Aybars! İkimizde ne sormak istediğini çok iyi biliyoruz."

Belimden tutup beni kendine çekti.

"Evimize gidelim. Biraz dinlendikten sonra zaten hesap soracağım! Ama önce."

Dedi ve dudağıma yapıştı. Beklemeden direk karşılık verdiğimde öpüşümüz gittikçe derinleşiyordu. Bir anda duyduğum korna sesiyle korkuyla geri çekildim. Önümüze duran siyah arabanın camları da siyah filmle kaplı olduğu için içindeki kişiyi göremiyordum.

AYNA +18 #ilmelistanWhere stories live. Discover now