58. BÖLÜM

156 48 71
                                    

Aybars beni umursamadan içeri girdiğinde panikle odama baktım. Sakın ağlama annecim sakın! Ağlarsan her şey mahvolur! Aybars içeriye gidip ilaç poşetini aldı.

"Bunu unutmuşum."

Sinirle konuştum.

"Bana söyleseydin getirirdim. Evime bu şekilde giremezsin!"

Aybars'ın dudakları alayla yukarı doğru kıvrılırken konuştu.

"Nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyorsun? Acımız daha çok tazeyken sen nasıl hayatına devam edebiliyorsun? Benim hayatım her anlamda durdu Gecem! Sen nasıl yiyip içebiliyorsun?"

Aybars'ın bağırmasıyla bakışlarım tekrar odaya kaydı. Atlas uyanmadığı için rahat bir nefes alıp verdim. Bana hayal kırıklığıyla bakan koyu kahvelere baktım.

"Dışarıda konuşalım!"

Dediğimde kaşları çatıldı.

"Neden burada konuşmuyoruz? Yoksa beklediğin biri mi var?"

Söylediği şeyle şaşkınca ona baktım. Gerçekten mi? Hayatımda biri olduğunu mu sanıyordu. Başımı sinirle iki yana sallayıp konuştum.

"Aybars çık dışarı. Üzerimi giyinip geliyorum."

Aybars başını sallayıp dışarı bir adım attığında ben koşarak odaya girdim. Kapıyı arkamdan kilitleyip Atlasa baktım. Lanet olsun uyanmıştı! Şaşkınca etrafı izleyen miniğime baktım. Ben ne yapacaktım şimdi? Hızlıca üzerimi giyinirken odanın kapısı çaldı.

"Gecem hazır mısın?"

"Değilim Aybars! Hem ben sana dışarıda bekle dedim."

Atlas'ın Aybars'ın sesine verdiği tepkiler gerçekten ilginçti. Daha kırkı bile çıkmamıştı ama Aybars'ın sesine her an tepki veriyordu. Atlas'ı pusetine yerleştirirken ne yapacağımı düşünüyordum. Aklıma telefonum geldiğinde sağ sola baktım ama yoktu. Sinirle saçlarımı karıştırırken odadan çıktım. Aybars'la burun buruna geldiğimizde kapıyı hızlıca çekip konuştum.

"Gidelim mi?"

Aybars başını olumlu anlamda sallasa da bakışları sürekli odadaydı. Tek kaşımı kaldırıp konuştum.

"Hadi!"

Başını sallayıp yürüdüğünde koşarak içeriden telefonumu aldım. Allah'ım sen koro onu! Hayır, tükürüğüyle bile ölen çocuklar duymuştum. Son kez odaya bakıp evden çıktığımda içimde bir huzursuzluk vardı. Asansörün gelmesini beklerken konuştum.

"Aybars sen aşağıya in ben hemen geliyorum. Galiba ocağı açık unuttum!"

Aybars bir süre yüzüme ifadesizce baktıktan sonra pes edip başını salladı. Asansöre bindiğinden emin olduğumda hızlıca içeri girdim. Koşarak odaya girdiğimde Atlas ağlamak üzereydi. Dudaklarını büzmüş her an ağlayacak gibiydi.

"Annem! Birtanem. Geldim kuzum. Tamam buradayım! Ağlama kıyamam ben sana!"

Atlas aranmaya başladığında güldüm.

"Acıktın mı sen annem?"

Yatağa oturup Atlas'ı emzirmeye başladığımda dış kapının çarpma sesini duydum. Kaşlarımı çatıp oraya baktığımda kimseyi göremedim. Bu sefer kırılma sesi duyduğum yere çöküp yatağın kenarına uzandım. Lanet olsun evde biri vardı!

Yatağın üzerindeki puseti alıp Atlas'ı içine yatırdım. Komedinin içindeki silahı alıp telefonumu çıkardım. Lara'dan mesaj gelmişti. Kahretsin kırmızı alarm mı? Ne yani hepimize aynı anda baskın mı gelmişti! Telefondan direk süreyi başlattım. Buradan bir an önce çıkmam gerekiyordu. Aksi halde Bilgisayarlarla birlikte havaya uçacaktık.

AYNA +18 #ilmelistanWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu