31. BÖLÜM

262 85 78
                                    

Hayat ne gariptir öyle değil mi? Verdiğinde tam veriyor! Aldığında tam alıyor! Tıpkı şimdi olduğu gibi!

Toprak! İlk ve son âşkım dediğim adam yanı başımda oturmuş hangi filmi izleyeceğimizi seçiyor. Bakışlarımı bir an olsun onün üzerinde ayırmazken Ecem elindeki poşetlerle içeri girdi. Aras hızla oturduğu yerden kalkıp soluğu Ecem'in yanında aldı. Onlar poşetteki ıvır zıvırları masaya koyarken Giray her zamanki gibi söylenmeye başladı.

"Bu ne amına koyayım! Aranızda ki tek sap ben olmak zorunda mıyım?"

Dediğinde gülümsedim. Toprağın bakışları beni bulduğunda elaları yine kısılmış beni izliyordu. Yanına gittiğimde Aras Girayla laf dalaşına girmişti bile.

"Çok konuşma lan! Ecem daha yeni kabul etti. Nazar değdirirsen kardeş filan dinleme sikerim belanı!"

Dediğinde Toprak daha fazla dayanamadı ve bağırdı.

"Lan yeter! Kızların yanında küfürlü konuşmayın diye daha kaç kez uyaracağım sizi!"

Dediğinde Aras'ın bakışları anında Ecem'i buldu. Ecem sorun yok dese de rahatsız olduğunu hepimiz biliyorduk. Giray sözde ortamı yumuşatmak için oklarını bana çevirdiğinde Toprak tepkimi ölçmek için sürekli beni izliyordu. Rahatsız olduğumu anladığı an Giray'ı öldüreceğini bildiğim için sesimi çıkarmadım.

"Gecem? Sen daha ne kadar boş gezeceksin? Hayır, kardeşim hayatının sonuna kadar sana bakmaya yemin etmiş olabilir. Ama sende kendine çeki düzen versen diyorum!"

Giray'ın söylediklerinde ciddi olmadığını biliyordum. Bu yüzden yanına gidip şirince gülümsedim.

"Giray. Bence sen babana söyle sana bu kadar para dökeceğine beni okutsun. Hem senden daha zekiyim hem de daha vefalı!"

Dediğimde saçlarımı birbirine karıştırdı.

"Bende onu diyorum baş belası! Benden daha zekisin! Nede üniversiteye devam etmiyorsun? Hem gerekirse ben karşılarım eğitim masraflarını."

Dediğinde gülümsedim. On dokuz yaşında psikolojiyi dondurduğum sıralarda tanıştığımız bu üç adamın belki de bu hayattaki en büyük şansım olduğunun farkındaydım. Ecem sayesinde kendimize yeni bir hayat kurmuştuk. Babam öleli daha bir yıl olmuştu. İlk seneden kazandığım psikolojiyi dondurmamın sebebi Aziz Çağlar'ın bana sunduğu teklifti. Babamın katilini bulmak için özel olarak yetiştiriliyordum. Alanında uzman olan polisler bana iki yıl eğitin verecekti. İki yılın sonunda Aziz çağlara borcumu ödeyecek ve hayatıma geri dönecektim. Düşüncelerimde Toprağın sesiyle uyandım.

"Gecem! Sen bakma o gevezeye. Parayı biriktirdiğinde okuluna dönersin. Bu süre zarfında maddi manevi hep yanında olacağım. Biliyorsun değil mi?"

Başımı onaylarcasına salladığımda Giray yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Toprak ve Giray'ın kardeş olduğunu öğrendiğimden gün neden olmasın deyip! Ecemle ikimizi herkese kardeş diye tanıtmaya başlamıştım. Aziz Çağlar başta sorun çıkarsa da her şeyi pürüzsüz bir şekilde hazırlayıp önümüze koymuştu.

Aras, Giray ve Toprak kardeş olmadığımızı biliyorlardı. Ama bir süre sonra etrafa söylediğimiz yalana kendimiz inanmıştık. Şimdi sorsan ölümüne kardeş olduğumuzu savunurlar. Gerçeği bildikleri halde!

Günler birbirini kovalarken acı tatlı anılar biriktirmiştik. Toprak hayatımın merkezi olurken onun merkezi ailesi olmuştu. Aramıza giren mesafeler canıma tak ettiğinde artık benden uzaklaşmasını sessizce izlemeye koyulmuştum.

Hiç unutmuyorum. Haziran ayının sıcak günlerinden biriydi. Sarı üzerinde renkli çiçeklerin olduğu elbisemle Üniversitenin önünde bekliyordum. Okula dönmüş bir yılımı arkada bırakmıştım. Nihayet sınav bitmiş olacak ki bizimkiler kapıda göründü. Hepsi yüzlerindeki değişik duygularla yanıma geldiğinde gülümsedim.

AYNA +18 #ilmelistanWhere stories live. Discover now