51. BÖLÜM

196 50 78
                                    

Kasıklarıma giren ağrıyla iki büklüm oldum. Burası neden bu kadar soğuktu? Tırnaklarımı etime geçirmekten avuç içimde kan toplanmıştı. Gözlerimi hala sıkı sıkıya kapatırken müzik artık beni rahatsız etmeye başladı. Buradan çıkmak istiyordum ama lanet olsun ki çıkamıyordum!

"İyi bok yedin Gecem! Yok ya benden bir halt olmazmış! E boşa dememişler terzi kendi söküğünü dikemez diye!"

Dün gece bir cesaret girdiğim hastanede kendimi morgda buldum. Hastanede yaklaşık beş saat müzikle dolanmış bir şey olmayınca asıl korkum olan morga inmiştim. Daha kapısına gelmeden nefesim daralsa da kendimi durduramamıştım. Ve işte sonuç!

Kasığıma yine bir ağrı saplanınca çaresizce ağlamaya başladım. Elimi karnıma koyup konuştum.

"Annecim! Çok özür dilerim bebeğim. Bencil bir anne olduğum için özür dilerim. Lütfen beni bırakma!"

Bu ağrının hayra alamet olmadığını pek ala biliyordum. Ama elimden bir şey gelmiyordu ki! Buz gibi fayansın üzerinde kitlenmiş bir şekilde oturuyordum. Sırtım kapıya yaslı öylece cesetlerin olduğu dolaplara bakıyordum.

Kapı birkaç kez zorlanmış ama ben önünde olduğum için açılmamıştı. Kulağımdaki müzik olmasa çoktan delirmiştim. Hoş ona da katlanamıyordum ya artık neyse! Telefonumu uçak moduna almıştım. Biri ararsa müzik duruyordu ve ben bunu göze alamazdım.

Titrek bir nefes verdiğimde göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı. Çok yorulmuştum. Kendimi sıkmaktan gözlerimi açık tutmaktan çok yorulmuştum. Alt tarafımda hissettiğim ıslaklıkla ağlamam şiddetlendi.

Lanet olası morg görevlisini keşke göndermeseydim. Hayır, üç kuruş paraya da hemen tav olmuştu piç! Çıktığımda bu konuyu kesinlikle duruyla konuşacaktım. Gözlerimin önünde beliren silüetle düşüncelerimden ayrıldım.

Kuruyan dudaklarımı aralayıp fısıltı şeklinde konuştum.

"Anne!"

Annem karşımda bana gülümsüyordu. Ama bu imkânsız! Ayağa kalkmak için birkaç kez çabalasam da hepsi boşunaydı. Bakışlarım tekrar annemi bulduğunda dudak büküp çocuk gibi ağladım.

"Anne ne olur yardım et! Çok canım yanıyor!"

Annem o son zamanlarındaki gibi acı içinde gülümsedi. Sol gözünden bir yaş akarken ben başımı hızla iki yana salladım. Bu bakışı biliyordum. Bunun arkasından annem kan kusarak ölmüştü. Tekrar o anı yaşamak istemediğim için kalan son gücümle bağırdım.

"Hayır! Git! Görmek istemiyorum! Ne olur git!"

Her şey bir anda oldu. Bu ani hareketimle telefon kucağımdan düşerken kulaklık çıktı ve onun sesini duydum.

"Gecem! Bebeğim buradayım. Sakin ol! Geldim. Buradayım!"

Derin derin nefes alırken gözlerim kapalı konuştum.

"Aybars! Söyle gitsin! Görmek istemiyorum onu o halde! Ne olur gitsin!"

"Tamam. Tamam, güzelim gidecek. Şimdi ben içeri geleceğim. Ama önce senin oradan çekilmen gerekiyor."

Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Yapamıyorum. Kımıldayamıyorum."

Gecem. Gözlerini aç bitanem. Bak korkacak hiçbir şey yok. Ben seni izliyorum. Hadi! Yapabilirsin!"

Kafam çok karışık olsa da Aybars'ın ne demek istediğini anlamıştım. Morgda kamera vardı. Ve beni görüyordu. Kuruyan dudaklarımı yalayıp konuştum.

AYNA +18 #ilmelistanWhere stories live. Discover now