8. Bölüm CENAZE

505 37 17
                                    

"En muhtemel ihtimali unutmuşsun" dedi Deniz acı acı gülerek.

-Ben kendimi öldürürüm. Seninle evlenmektense zaten yaşamayan bedenimi alır giderim bu pislik dünyadan.

-Sen ölürsen bende yaşayamam. Senin yaşaman gerek. Sen yaşa ki Mehmet'te yaşasın.

-Sen ne aşağılık bir insanmışsın da ben görememişim. Ya sen benim hayatımı mahvettin.Özür dilerim dedin,
pişmanım affet dedin. Şimdi beni Mehmet'le tehdit ediyosun. Merak etme sen benim Mehmet'le birarada olabilme ihtimalimi yok ettin zaten.
Sen daha benden ne istiyorsun? diye acı bir çığlık attı.

-Birşeyleri telafi etmek için imkan istiyorum senden Deniz.

-Telafi edilecek hiçbirşey kalmadı. Deniz diyede birşey kalmadı. Tek istediğim geberip gitmek...

-Ailene bu acıyı yaşatabilecek misin? En çokda annene ve abine...

-Ya sana inandım ben, güvendim. Herşeyimi anlattım. Şimdi beni ailemden mi vurmaya çalışıyorsun?

-Ben seni hiçbir şeyden vurmaya çalışmıyorum. Ben bir ihtimal arıyorum. Benim olabilmen için birlikte olabilmek için bir ihtimal dileniyorum senden.

-Senle ben diye birşey yok Yusuf. Deniz diye birşey yok. Şimdi ne halin varsa gör. Beni sonsuza kadar burda tutamazsın. Şu kapıdan çıktığım gün Yusuf Berzan diye biride kalmayacak sana yemin ederim.

-Seni sonsuza kadar tutmayacağım zaten. Sabaha kadar düşün. Sabah bu kapıdan çıkıp gitmene izin vereceğim.

-Siktir git Allahın belası, def ol git diye nefesi kesilene kadar bağırdı Deniz.

-Yusuf çıkarken senin için değerli olan şeyleri düşün. Anneni, abini, canı benim için beş kuruş etmeyen o herifi dedi.

"Defoool" diye bağırıp hıçkırıklara boğuldu yine Deniz.

Yaşadıklarını aklı almıyordu. Herşeyi elinden alınmış dağılmış paramparça olmuştu. Bu saatten sonra onun canının bir önemi yoktu. Ya Mehmet? abisi, ailesi onlar ne olacaktı? Sabaha kadar düşündü.

Defalarca hüküm vermiş bir sürü insanın hayatını mahvetmiş bir adam herşeyi yapar diye düşündü.

Kendinden iğrendi böyle bir adama güvenip inandığı için.

Sabaha kadar bir sürü çare aradı kendince. Sonra konakta ilk kaldığı gece gördüğü rüyayı hatırladı. Karanlık gökgürültülü bir gecede bir labirentin içinde çıkışı aradığını ama Yusuf'un bütün çıkışları kapattığı o rüyayı...

Burdan kurtulmak gitmek istiyordu ama nereye? Evi neresi bilmiyordu ki.

Kim onu bu halde kabul ederdi artık.
Mantıklı olması gerekiyordu ama yapamıyordu.

Bütün ihtimalleri akıl süzgecinden geçirdi. Ve sabahı bekledi.

Sabah hemşireye seslendi.

-Çöz beni tuvalete gideceğim. Yusuf'ada Deniz kararını vermiş dersin.

Hemşire kapıdaki adama iletti. Sonra bağlarını çözdü. O kadar perişan ve bitap düşmüştü ki ilk kalktığında dengesini sağlayamadı. Hemşire yardım etmek istedi ama reddetti.

Tuvaletten çıktıktan sonra yatağa değil köşedeki tekli koltuğa oturdu.

Birazdan Yusuf Bekir'in yardımıyla odaya girdi. Hemşireye "çözmüşsünüz bağlayın tekrar".

Deniz:

-Korkma Yusuf Berzan. Seni öldürecek hiçbirşey yok elimde. Az önce tuvalete zor gittim.

-Korkmuyorum sadece kendine zarar vermemen sakin kalman için buna yapmak zorunda kaldım.

BİR GARİP ÇALIKUŞUWhere stories live. Discover now