10.Bölüm

2.7K 68 1
                                    

Dışarı çıktığımızda konuşmaya başladım
"Bu ağaç ev çok uzak mı"
"Birazda niye sordun"
Kafamla topukluları gösterdiğimde güldü
"Çok merak ettim köye niye topukluyla geldin"
"Ben böyle bir yer olduğunu bilmiyordum heryer toprak"
"Köy ya çünkü"
Çeşmenin ordaki ağaçtan geçmiştik biraz yürüdükten sonra ormanın içine girdik  etrafa bakarken kafamı yere çevirince kafam kadar böcek görmüştüm
"Ayy Nazlı burda böcekler var ya bizi yerse nereye getirdin bizi acaba yabani hayvan varmıdır"
"Geceleri domuz gezer"
"Ay onlar çok tatlılar küçük pembe birşey olmaz onlardan"
Nazlı bana sen ciddimisin dercesine bakıyordu
"Tam olarak bu pembe küçük hayvanları nerede gördün"
"Nereden olacak telefondan"
"Balım canım arkadaşım sen bu işlere kafanı yorma olur mu"
Nazlı durduğunda bende durdum sonunda gelmiştik ve iyikide gelmişiz burası çok güzel büyük bir ağacın arasında mini bir ev gibi birşey vardı vardı merdivenleri aşşağı doğru sarkıyordu hızlı adımlarla ağaç eve yaklaştım Nazlı'da arkamdan geliyordu merdivenlere baktığımda bu topuklarla hayatta çıkamazdım ayakkabıları çıkarıp elime aldığımda yanıma geldi
"Tırmana bileceğine emin misin"
"Küçükken her babamla kavga ettiğimde ağaca çıkardım sonucundada ya tam çıktığımda yada inerken düşüyordum sürekli kırık yada ezilme olduğu için çözümünü bunla bulmuşlar çok benziyorlar o yüzden evet"
Ben çıktığımda Nazlı'da peşimden çıkmıştı
"Gel sana abimin oyuncaklarını göstereyim"
O bir odaya girdiğinde bende girdim masada duran kutuyu alıp yere oturunca merakla bakmaya başladım kutunun içinden misketleri çıkardı
"Bunlarla oynamak için çok savaş veriyordum ama inat değil mi bir türlü oynatmadı bana"
Güldüğüm de bi kaç adım sesi duydum nazlıya döndüğümde
"Sende duydun mu"
"Abimlerdir herhalde"
"Abinler sessiz olmaya çalışarak mi giriyor hemen abini ara"
Telefona bakıp bana geri baktı
"Çekmiyor"
Kapı kapanma sesi gelmişti
"Nazlı şu an burada birileri var ve niyetleri pek iyi değil büyük ihtimalle ben dolabın içine giriyorum sende masanın altına gir"
"Balım korkuyorum"
"Eğer birşey olursa hemen burdan kaçıyorsun ben seni korumaya çalışıcam"
"Ya sana birşey olursa"
"Bişey olmaz bana olursada arkamdan üzülecek kimse yok ama senin seni seven bir ailen var eğer yakalanırsan hemen beni öne atıyorsun ben yakalanırsam ben adamı oyalarım sen kaçarsın hadi gelecekler şimdi"
Hemen dolabın kapağını açıp içine girdim nazlıda masanın altına girip önüne sandalye çekmişti görünmüyordu zaten kısa ve zayıf olduğu için hiçbir yeri görünmüyordu benim dolaba girme nedenim herzaman ilk dolablara bakarlardı adam benimle uğraşırken Nazlı aradan kaçardı bi kaç saniye sonra kapı açıldı adım sesi duyduktan sonra
"Minik kuşlar nerdeymiş acaba saklanmışlar mı"
Etraftan çıt çıkmayınca
"Burada olduğunuzu biliyorum beni uğraştırmayın"
Dolaba doğru yaklaşıp kapağa vurdu aralıktan görebiliyordum onu
"Acaba minik bir kuş burdamıymış"
Elimle ağzımı tuttum nefes almamaya çalıştım ama dolap dardı bi anda dolap açılınca dizim titredi Nazlı'da bu odadaydı karşımda iri yarı bir adam duruyurdu
"Doğru tahmin Balım'cığımız burdaymış"
Gözlerim Nazlıyı bulduğunda gözleri dolmuştu adam elini saçlarıma atıp bir tutamını alıp elinde döndürdü
"Demir zevkliymiş"
Miğdem bulanıyordu
"Diğer kuşu bulana kadar seninle ilgilenelim ne dersin"
Eli hayla saçımdaydı gözü arsızca bedenimi süzüyordu aşırı rahatsız ve iğrenç hissediyordum geri nazlıya döndüğümde gözlerimle kapıyı işaret ettim adam bedenimi süzdüğü için fark etmemişti Nazlı kafasını hayır olarak salladı bi anda saklandığı yerden çıkıp adamın sırtına atlayıp saçını çekmeye başladı napıyordu bu manyak kaçmasını söylemiştim
"Ulan bırak saçımı lann gözüm"
"Oyarım o balımı süzen gözlerini"
Adam eli Nazlı'nın bacağını bulunca karnına becerebildiğim kadarıyla tekme attım adam hem tepesindeki nazlıdan hem tekmemden dolayı bükülünce ayağımdaki topukluları çıkarıp adamın kafasına kafasına vurmaya başladım odaya onun gibi iki tane daha adam gelince iki topuklularımıda kafalarına attım en sevdiğim topuklulardı içim acımıştı birisinin topuğu gözüne diğerinin alnına gelmişti alnına gelen sendelesede hemen nazlıya doğru ilerleyince
"Nazlı kaç hemen sonra şansın olmayabilir"
"Hayatta seni bu hanzolarla tek bırakmam"
Adam Nazlıyı tutup çekince Nazlı inmek zorunda kaldı adam kaç katıydı sonuçta diğer adam hayla gözünü tutuyordu kayliba yerinden çıkmıştı boşuna ince topuk almıyorduk canım Nazlı'yı alınca diğer adam gözünü bırakıp üstüme doğru gelince artık başka şansımız olmadığını anlamıştım adam kolumdan sertçe tutup kendine çekti burnuma bezi dayayınca nefes almamak için dirensemde gözlarim kaymaya başlamıştı son gördüğüm şey Nazlı'nında aynı durumda olduğuydu
"İyi uykular minik kuşlar bu yaptıklarınızın karşılığını alacaksınız merak etmeyin"
Sonrası karanlık
Gözlerimi açtığımda karanlık bi depodaydık çok pis kokuyordu ellerim ve ayaklarım sandalyeye bağlıydı Nazlı'nın sandalyesiyle benimki birleşikti sırtımız birbirine dayalıydı ağzımda  bantlanmıştı ne oluyordu Demir'le bir sıkıntıları vardı kafamla nazlının omzuna vurmaya başladım uyanması için bir kaç vuruşumda kendine gelmeye başlamıştı kafasını kaldırıp etrafa baktığında korkuyla
"Balım"
Demişti
"Ben sana kaç dedim"
"Seni tek mi bıraksaydım"
"Evet"
"Saçmalama balım abimler çoktan yokluğumuzu fark edip bizi aramaya başlamışlardır yani inşallah"
Nazlı'yı arıyorlardır beni hiç sanmıyordum acaba babama haber vermişlermidir verselerde çok üzüleceğini sanmıyordum bizi niye kaçırdıklarını bile bilmiyordum ellerimi oynatmaya çalıştım ama sadece bileklerimin acımasıyla kaldım çok sıkı bağlamışlar iplerden kurtulmaya çalışırken bizi kaçıran adam gelmişti
"Oooo minik kuşlar uyanmış"
Gözlerimle bantı işaret ettiğimde
"Emriniz olur"
Bantı ağzımdan sertçe çekince acısada ses çıkarmadım
"Bak şerefsiz bizden ne istiyorsun bilmiyorum ama biz seni tanımıyoruz sen daha benim babamı tanımıyorsun"
"Yoo geyette tanıyorum ama benim derdim senle değil Demir'le"
"Demir'le ne işin olabilir"
"Doğru Demir'le işim yok ama onlarca adamını bombayla katleden gölgeyle işim var belki duymuşsunuzdur ben kıyım timinin başkanı sizin dilinizde baş terörist"
"Çeşke daha çok adamını gebertseymiş piç kurusu"
Yanağıma sertçe tokat atınce yanağım yana düştü belli etmemeye çalışsamda canım aşırı yanıyordu Nazlı ses çıkarmaya çalışıp ağzını açmasını istiyordu
"Minik kuş fazla öttü"
Kafamı kaldırıp yüzüne tükürdüğümde sinirlenip tekrar elini kaldırınca adam gelip
"Abi gölge arıyor"
"Görüyormusun minik kuş sevgilin arıyor"
Adama işaret verdiğinde ağzımı bağlamıştı
Telefonu açtığında demirin sesi depoda yankı yaptı
"Ulan ibne evladı Balımla Nazlıyı nasıl kaçırırsın bu ikimzin meselesi"
"Bilemiyorum belkide eğlenmek istemişimdir şuan senin kız kardeşin ve balım gayet eğlenceli duruyor"
"Onlara dokunursan senin ecdadını sikerim"
"Senin minik sevgilin naptı biliyormusun benin yüzüme tükürdü ben şimdi  napayım sen söyle"
"Lan beni delirtme onlara birşey olursa herbir uvzunu başka ülkeye gönderirim anladın mı"
"Bilemiyorum artık elveda Demir"
"Kapatma piç ku-"
Telefon kapanmıştı
"Şimdi sana gelirsek minik kuş neler yapsak acaba sana"
"Bana hiçbirşey yapmazsın"
"Emin misin"
"Çok eminim"
Üç el silah sesi geldiğinde bi adam  aceleyle yanımıza gelip
"Abi geldiler tüm adamları indiriyorlar"
Bi anda nazlıyla ikimizinde kafasına silah dayadı Nazlı zaten ağlıyordu daha beter ağlamaya başladı demir içeri girdiğinde aşırı çekici görünüyordu evet şuan tek derdim buydu ne ölsemde birşey olmaz silahını adama çevirip
"İndir silahını yakalandın burdan çıkış yok sana"
"Kendimle beraber ikisinide götürürüm belki ne derdin"
Arakadan bir asker ensesine silahı dayayıp nazlıdaki silaha tekme attı ama benim kafamdaki hayla duruyordu ateş edemiyorlardı ben varım diye
"Makyaj güzeli gözünü kapat"
Gözlerimi kaptığım anda silah sesleri gelmeye başladı ne olduğunu bakmaya cesaret edemedim hızlı adım sesleri geldi ilk önce arkaya gitti sonra önümde diz çökmüş ayaklarımı açıyordu sıra ellerime gelince
"Aç gözlerini makyaj güzeli korkucak bir şey yok titreme geçti"
Titrediğimi yeni farkettmiştim
"Ya kan varsa"
"Hayır yok bana güvenmiyormusun"
"Güveniyorum"
"Aç hadi"
Gözlerimi açtığımda kan yoktu ama arkayı tahmin edebiliyordum ayağa kalktığımda bana sıkıca sarıldı babamın sesini duydum
"Çek kollarını kızımdan bunlar senin yüzünden oldu uzak dur kızımdan"
Demir benden ayrılınca
"Baba Demir'in suçu yok"
"Yürü seninle evde konuşcaz başlıklarda en üstteyiz senin yüzünden herkese rezil olduk yürü"
İyimisin diye bile sornamıştı kızına sarılmamıştı ben onun kızıydım düşmanı değil kolumu sıkarak sertçe sürüklüyordu beni arabanın içine fırlattığında canım acımıştı ama herzamanki gibi sesimi çıkarmadım
__________________________________________1181
kelime
___________________________________________

KOMUTANIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin