I wanna have control

552 79 130
                                    


Tw // panik atak

Kahkaha ve onunla senkronize bir şekilde gıcırdayan çatal bıçak sesleri Rin için yabancı olan oturma odasını işgal etmişti. Gözlerini çatalıyla didik didik ettiği tabağından çekip odada, ve hararetle sohbet eden insanların üstünde gezdirdiğinde tek yabancı olan şey oturma odasının olmadığının farkındaydı.

Çevresindeki insanlar, bulunduğu ortam, kendisi... Her şey ve herkes yabancıydı. Bu yabancılık tarafından dibe çekilmeyi reddetse de sadece reddetmek yetmiyordu. Her saniye öncekinden daha da boğucuydu. Ne zaman bu ızdırap son bulurdu tahmini?

"Rin-kun okul nasıl gidiyor bakalım?"

Rin, gözlerini dalgın bir şekilde baktığı tabağından çekip ona seslenen anne ve babasının aile dostuna -adını aklında tutmaya değer görmüyordu- elinden geldiğince uzun sürecek şekilde dikti. Şu anda kendisini gergin hissediyordu, uzun süreli göz temasları da onun için bir nevi işkenceydi fakat Hiori ve Anri'nin onun için gösterdiği çabaya karşılık verme isteği bundan daha değerliydi.

Dudaklarını araladı ve gerginliğini kapatmaya uğraştığı ses tonuyla "Güzel." dedi. Aslında bu soru üzerinde düşünmemişti. Düşüncelerle dolup taşan kafasına bu düşünceyi eklemeyi unutmuştu. Fakat bir cevap vermesi gerekiyordu. O da kulağa baştan savma gelen "güzel" oldu.

Rin'in karşısındaki adamın gözlerinde gördüğü bakış verdiği cevaba tezattı. Rin'in anne ve babasına bir mesaj vermek istercesine bakıyordu. Rin'in sözlü olarak çokça duyduğu bir mesaj. O bakışların ardındaki niyeti, o cümleyi anlamakta bu sebeple zorlanmadı.

'Bu çocuğun sorunu ne?'

Rin, gözlerini adamdan kaçırdığında adamın eşinin ifadesinin adamdan da beter olduğunu gördü. Kadın annesine kısık gözlerle ve dudaklarındaki ince bir gülümsemeyle Rin'in görmekten en hoşlanmadığı ifadeyle bakıyordu.

"Rin-kun da pek konuşkanmış."

Küçümseme

Babası bozuntuya vermemek için küçük bir espri yapılmışçasına hafifçe kıkırdarken annesi omuz silkti ve Rin'e omzu üzerinden bakış atıp karşısındaki adama "Rin'i biliyorsunuz pek konuşkan değildir. Her zamanki hali yani üzerinize alınmayın." dedi.

Her zamanki hali

Rin'in her zamanki halini biliyor muydu annesi? Onu kadar tanıyordu ya da tanımak için çaba sarf etmiş miydi? Rin'in her zaman insan içine çıktığında ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini biliyor muydu?

Çok anlamsız sorular.
Hepsinin cevabı da aynı. Hayır. Epey trajikomik.

Cevabı umursamamak, görmezden gelmek istedi. Annesinin ya da masadaki insanların tavrını görmemek için bir bardak su içip ağzına bir çatal salata attı. Tadını aldığı şeyleri düşünmeye çalıştı. Kendi yapsaydı hangi malzemeyi ne kadar koyardı onu düşünmeye çalıştı. Onların gözündeki Rin'i görmemek için gerçekten elinden geleni yaptı.

İyileşemese bile berbat hissetmekten yorulmuştu.

'Onların gözündeki sen sen değilsin. Seni tanımıyorlar. Seni bilmiyorlar.'

Hiori'nin sözlerini içinden tekrar ederken şu aile dostu olacak adamın ağzından çıkan bir cümle Rin'in bataklıkta boğulmamak için verdiği savaşı Rin'in aleyhinde bitirdi.

"Sae böyle değildi. Kardeş bile olsalar farklılıklar oluyor."

Adamla birlikte karısı da sanki bu anı bekliyormuşçasına kafasını salladı ve "Sae-chan bir başkaydı gerçekten. Keşke o da burada olsaydı." dedi. Annesi bu sözlere küçük bir kahkaha attı. Rin için bıçak keskinliğinde olan o cümleler annesi için komikti. Gerçekten bu kadar komik miydi?

elem çiçekleri | rinsagi Where stories live. Discover now