I'm a weirdo

434 55 233
                                    


Tw // panik atak, kaygılı düşünceler

yazdığım en uzun bölüm olduğu için bir değişiklik yapmaya ve bölümün başına not yazmaya karar verdimJELXQKZLEMDLWMZLMDDÖMA yazarken hurt/comfort ı dibine kadar yaşadığım bir bölüm oldu umarım siz de okurken hissedersiniz canlarım.

yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalarr



Rin, bazı anlarda kafasını söküp koparmak isterdi.

Hiçbir şey düşünmemek, aklına hiçbir şeyi getirmemek, sadece anda süzülüp gitmeyi isterdi. Lakin hayatı hiçbir zaman istekleri doğrultusunda gitmediğinden bu istekleri ancak bir rüzgarla parçalanacak karahindiba olurdu.

Dizlerini kendisine daha çok çekip kollarını bacaklarının etrafına sararken yine kafasını koparma isteğiyle dolup taştığı anlardan birisindeydi. Oda sıcaklığı normal seviyede olmasına rağmen elleri ve ayakları çok üşüyordu, bedenindeki titremeyi engellemek zordu. Bağırsakları düğümlenmiş, akciğerleri bütün hava kapasitesini doldurmuştu.

Bedeninin verdiği tepkiler can sıkıcıydı ama bunlar dahi beyninin içinde dönenlere nazaran daha tolere edilebilirdi. Kafasını söküp koparabilseydi eğer aynı şeyleri kafasında sürekli ama sürekli döndürmezdi. Düşünmemesi gereken şeyleri düşünüp durması ne çeşit bir iradesizlikti bilmiyordu sadece sona ersin istiyordu.

Nefes egzersizleri, akılda güzel misafirleri ağırlamak... Tanrı aşkına neden hiçbirisi Rin'in en ihtiyacı olduğu anda işe yaramıyordu? Neden düşündükçe bedeninin daha kötü tepki verdiğini bildiği halde düşünmeyi bırakamıyordu?

'Rin, sana güzel haberlerim var. Sae, bir buçuk aylık tatilinin olduğu bir döneme girmiş ve tatili burada geçirecek. O uçağa binmeden önce konuştum yarına burada olurmuş.'

Annesinin sesi bu haberi verirken ne kadar da neşeliydi. Yurt dışına önce lise sonra da üniversite okumaya giden oğluyla üç yıl sonra görüşecek bir anne için bu tepki pekala normaldi. Oğullarının arasındaki bağın sökülüp koptuğundan habersiz bir anne. Bu detayın üstü şimdilik karalıydı.

Lakin Rin o anda bir zamanlar gözü kapalı güvendiği, saf bir sevgi duyduğu kişi üç yıl sonra geri dönecekmiş gibi hissedemedi. Bir zamanlar en değer verdiği kişi onu üç yıl önce tıpkı bir kağıt peçete gibi fırlatıp atmışken eskisi gibi nasıl hissederdi? Kendisiyle aynı renkteki ama biraz daha iri olan gözlerde gördüğü tiksinti dolu bakışı, bir zamanlar güvende hissettiren sesin donukluğu ortadayken annesinin beklediği tepkiyi veremezdi.

Kollarını birbirine daha da sıkı dolayıp gözlerini kapattığında beyni Rin'i on dört yaşından beri hiçbir detayını unutamadığı o sahneye götürür.

Gökyüzünden buz kristalleri hızlıca düşerken buna iyiden iyiye hızını artıran rüzgar eşlik ediyor. Bahçede iki tane çocuğun silüeti. Bir tanesi ayakta duruyor, kızıl saçları kar yağışından dolayı nemli ve karışık. Diğeri ise dizlerinin üstünde siyah perçemleri yüzünden önünü çok net göremiyor.

Ayakta duran çocukla dizlerinin üstündeki çocuk mesafe olarak birbirine yakın ama aralarında kilometreler var.

"Abi, ben sorun ne anlamıyorum. Neyi yanlış yaptıysam düzelteceğim. Lütfen... Lütfen konuş artık benimle. Aynı evdeyiz ama ben... Ben seni çok özlüyorum."

Dizlerinin üstünde olan çocuğun sesi titriyor, öyle ki kelimeleri çok net teleffuz edebildiği söylenemez. Göz bebekleri parlak, parlaklığın nedeni ise teselli edilmesini umduğu bir hüzün.

elem çiçekleri | rinsagi Where stories live. Discover now