When I'm not around

491 76 252
                                    


İsagi sınıftaki herkesin başına bela olan fizik ödevini bitirdiğinde saat akşamın onuna geliyordu. Masada uzun süre oturduğu için boyun ve bel ağrısı vardı ama normalden uzun süre odaklandığı için başına vuran ağrının yanında boyun ve bel ağrısı bir hiçti. Masa lambası yüzünden sızlayan gözlerini işin içine katmamıştı daha.

Öğrencilik yeni yüzyılın işkencesiydi.

Kendi kendisine sızlanarak kollarını önüne doğru uzattı. Kendi çapında karnını ve sırtını esnetip biraz olsun sızılarını gidermeye çalıştıktan sonra doğruldu. Sırtını sandalyeye tabiri caizse yapıştırıp bu kez geriye doğru esnemesinin ardından sonuçtan kısmen memnun bir şekilde sandalyeden kalktı.

Gözlerini ovuşturarak mutfağa giderken oturma odasının açık kapısından sarmaş dolaş bir şekilde pür dikkat film izleyen ebeveynlerini gördü. Annesinin kafası babasının boyun girintisindeydi. Yanakları makyaj yapmadığı halde tatlı bir pembe tonundaydı. Babası da kolunu annesinin omzuma sarmıştı ve dudaklarında hafif bir gülümseme vardı.

İkisinin etrafındaki aura parlak bir kırmızıydı.

İsagi'nin gözlerini kamaştıran cinste bir parlaklıktı bu. Ebeveynlerinin birbirine duyduğu sevgiyi bu mesafeden dahi kalbinde aynı şekilde hissediyordu. Yüreği bu duygu karşısında uçuşurken anne ve babasına çok imrendi. Birisini her şeyiyle şefkatli bir şekilde sevmek çok güzel bir duyguydu.

Bir gün kendisi de birisini bu şekilde sever miydi birisi tarafından bu şekilde sevilir miydi merak etti.

"Yoichi ödevini bitirmişsin galiba bizimle aksiyon filmi izlemeye ne dersin?"

Babası ona seslenene kadar İsagi ayakta yeterince uzun bir süre dikilip ebeveynlerini izlediğinin farkında değildi. Bir yanı anne ve babasının arasına oturup ikisine birden sarılarak film izlemeyi çok cazip bulsa da ebeveynlerinin romantizmini bölmeme isteği daha ağır bastı.

Alaycı bir sesle "Çifte kumruları varlığımla rahatsız etme fikri kulağa harika gelse de gözlerimi dinlendirmem gerek size iyi eğlenceler." derken annesinin yanakları kırmızıya dönmüş İsagi'ye şakacıktan bir şey fırlatıyormuş gibi yapmıştı.

"Oğlumuza bak büyümüş de küçülmüş." dedi.

İsagi, annesinin sözlerine kıkırdayıp bedenini rahatlatmak için bir bardak yeşil çay koydu ve kupayı sıkıca tutarak odasına geri döndü. Masasını kendi çapında toparlamadan önce içinde yeşil çay olan kupayı komidinin üstüne bıraktı. Test kitaplarının bir kısmını çantasına diğer kısmını kitaplığına yerleştirdikten sonra masanın her tarafına dağılmış kalemlerini toplamaya başladı.

Eline geçen günlerde kaybettiği uçlu kalemi gelene kadar gayet hızlıydı.

Gözünün önüne Rin'in kalemi verirkenki halleri gelene kadar gayet hızlıydı.

Rin'in renkleri anılarında dans ettiğinde İsagi yapması gereken şeyi hatırladı.

Masanın üzerindeki telefonu eline aldı ve yatağın üstüne oturdu. Twitter'a girdi ve mesaj kutusunu açtı. Ona yardımcı olabilecek kişi tam da buradaydı. Tabi İsagi bunu söylemeye çekinmezse ve söylediği kişi de yardımcı olmaya yanaşırsa. Mesaj yazmadan önce komidinin üstündeki kupayı dudaklarına götürdü.

elem çiçekleri | rinsagi Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt