İstekler

152 7 0
                                    

🎀


"Hayır çiçek kız, öyle olmaz!" kaşlarını çatan Gül sanırım bu lakabı beğenmiyordu. "Bana bak! İkide bir çiçek kız deyip durma elimde kalırsın!" Evet gerçekten sevmemiş.

Boran omuz silkip Havin'in yanına geçti. "Ben Havin'le eş olmak istiyorum." Bana bakıp sinsice güldü, Gül'e nispet yapıyordu. "Bende Mehmet'le olmak istiyorum." Bu sefer nispet sırası Gül'e geçmişti.

Evet peki ben burada ne yapıyordum. Sabah canım sıkıldığı için Gökçe'yle gezmiştik. Saatlerce gezip tozmamız çocukların yanında son bulmuştu. Ve şimdi Gökçe'yle oturmuş öylece çocukların tartışmasını izliyorduk. Aslında başlarda güzel anlaşıyorlardı ama sonra diğer sokaktan Havin gelince bütün düzen gitti.

Gül, Havin'i kıskanmıştı. Nedeni ise gelir gelmez bütün dikkatleri üstüne çekmeseydi. Aslında onun bir suçu yoktu, hep erkek milleti ne olacak. Zeynep, Gül'ün yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadı.

Şimdi olayı özetlersek: Havin ve Boran kuzenler ama Gül bunu bilmiyor. Gül bence Boran'ı seviyor ve bu yüzden Havin'i kıskanıyor. Zeynep ve Ayşe, Gül'e yardım ve yataklık yapıyor. Diğer erkekler ise bu olay yüzünden bunalım geçiriyor.

"Eğer bir an önce oyuna başlamazsak ikinizde oyundan çıkarsınız. Zeynep sende Murat'ın yanına geç!" Can sinirle söylenirken biz onun bu hallerine gülmüştük. "Abi ben bir şey yapmıyorum ki. Hep Gül! Mızıkçı işte ne olacak." Boran, Havin'i kolunun altına alarak merdivenlere geçti. Gül ağzı açık bir şekilde Boran'ın arkasından bakıyordu.

"Ya bir şey söyleyeceğim. Aspirin oynasanıza hem o daha eğlenceli." En sonunda dayanamamıştım. Aspirin varken eşli oyunları kim ne yapsın? "Can sen doktor ol. Diğerleri de merdivene dizilsin." Allah'tan oyunu biliyorlardı. Ah be çocukken az oynamazdık. Zaten çocuklara da ben zorla öğretmiştim.

Onlar oyuna dalarken bizde çekirdek çitliyorduk. "Ben sana bir şey deyim mi. Bu Gül ile Boran olur." Gökçe zorla konuşurken ona onay verip elimle Can'la Havin'i gösterdim. "Benim diğer büyük ship bu." Gökçe hızlı başını sallayıp ayağa kalktı. "Evet ya! Saatlerdir bunu düşünüyorum. Sırf kızarsın diye de bir şey söylemedim ama acayip yakışıyorlar!" bir çocuk edasıyla konuşurken ona gülmekle yetindim.

"Can'ı kimseyle paylaşmam. O benim." Gülerek söylediğim şeye göz devirip elinde ki çekirdekleri yüzme doğru teker teker fırlattı. "Sübyancı hiç utanmıyor musun, kardeşin yaşındaki çocuğa sulanmaya!" kocaman bir kahkaha atmıştım. Beni gözleriyle süzüp başını iki yana salladı.

"Kimle kim yakışıyormuş Gökçe abla?" Dedikoducu Boran yanımıza gelip oturdu. "Sen kaçsana. Yakalarlarsa görürsün." Bana omuz silkip çekirdek poşetine elini daldırdı. "Onu bunu bırakında Barlas abiyle Özlem abla favori çiftim." Ona yandan bir bakış atıp önüme döndüm. "Sence Alya abla? Yakışıyorlar mı, ne dersin?" omuz silkip etrafı izlemeye koyuldum. "Bana ne ya. Sanki benim görüşüme göre hareket ediyorlar. Allah mesut etsin."

"Tamam Alya abla bir şey demedik. Hemen de kıskan." Boran söylenirken Gökçe de onunla bir olup gülüyordu. "Ne kıskanacağım be! Onlar beni kıskansın!" ayağa kalkıp sinirle karşı kaldırıma yürüdüm. Ani fren ve korna sesi kulağımda yankılanırken olduğum yerde kaldım. Kalbim hızla çarparken bütün dengem bozulmuştu.

Sola doğru korkuyla döndüğümde siyah aracın içinde direksiyona sıkıca tutunmuş bir adam vardı. Gökçe yanıma geldiğinde ben halen daha adımı izliyordum. Adam arabadan hızla inip yanıma geldi ve kollarımı tuttu. "Kızım iyi misin?" Sesinde korku ve endişe vücudumda çarpıntı yapmıştı. "Evet, iyiyim. Ben özür dilerim-" adam beni kendine doğru çekip sardı.

Şanlı Komutan Where stories live. Discover now